Bazen elimizde birçok kitap oluyor ve hangisini okuyacağımıza karar veremiyoruz. Bazen de canımız bir kitap okumak istiyor ama bu kitabın ne olduğuna dair bir fikrimiz olmuyor. İşbu sebeple kurulan bu grupta, okuduğumuz kitaplar hakkında birbirimize yardımcı olabilir, okumak istediğimiz kitaplar hakkında fikir teatisinde* bulunabiliriz diye düşündüm.
* Hep cümle içinde kullanmak istemiştim buraya kısmetmiş.
Bir tanıdığımdan kitap almışsam ve altı çizili yerler varsa,onun fikrine beğenisine şahit olmuş oluyorum bu çok hoşuma gidiyor.Ben ise bazen çiziyorum bazen de direk not alıyorum
İstesem de hiç bir zaman başaramadığım eylem . Kitaplara kıyamadığımdan olsa gerek bu halim .
Edebiyatçılar bunu hep söyler de ben açıkçası üşeniyorum kıymaktan çok. O kadar heyecanlı, sürükleyici bir anda cümlenin altını çizmektense zihnime kazıyana dek tekrar tekrar okuyorum. Cümlelerin altını çizmek biraz da alışkanlık gibi geliyor bana. Bense kitabın sonuna o andaki düşüncelerimi yazıyorum, yani Suç ve Ceza'nın sonunda öyle bir not var ki, Dostoyevski görse ağlardı. (Yok canım bizimki mübalağa.)
Şu saçma sapan ve bir gün herşeyin yitip gideceği dünyada değil bir kaç satırın altını çizmek o satırları yazmak dahi olsa olsa suya atılmış bir imzadan ibarettir. Ben sadece okumak ve sonra okuduğum herşeyi unutmak istiyorum. Onları hatırlamak değil.
fosforlu kalemle çizerim. kurşun kalemle çizilenleri silerim. oraya da bir zahmet girmesin kurşun kalem.
çizelim bende şu cümlede varım diyelim kitap cillop gibi durunca ne oluyor hırpalansın senin izlerin olsun senin o kitap.Hatta başkasının çizdiği yerler olması dahi beni rahatsız etmez bende aynı yeri çizmek istersem onunla karşılaşmış olmaktan keyif alırım .
Fosforlu kalemlerle çizerim, istersem şekiller kondururum yanına. Sahip olduğumun, kitabın içinde yaşadığımın belirtisi gibi gelir bana. Geriye dönüp bakarım, benim için değer kazanır. Kitabın çizilince yıpranacağını da kesinlikle düşünmüyorum. Yıpratmak çok farklı. Misal: hikayenin içinde hikaye barınıyor, gibi.