Bazen elimizde birçok kitap oluyor ve hangisini okuyacağımıza karar veremiyoruz. Bazen de canımız bir kitap okumak istiyor ama bu kitabın ne olduğuna dair bir fikrimiz olmuyor. İşbu sebeple kurulan bu grupta, okuduğumuz kitaplar hakkında birbirimize yardımcı olabilir, okumak istediğimiz kitaplar hakkında fikir teatisinde* bulunabiliriz diye düşündüm.
* Hep cümle içinde kullanmak istemiştim buraya kısmetmiş.
Onların üsluplarıyla ilgili bir yorumum olmadı ki ben doğrudan sizinle muhatap oldum.
Kışkırtıcı çünkü bu tartışmanın sonu olmadığını hepimiz biliyoruz. Siz inanmıyorsunuz, biz inanıyoruz. Uzlaşma olanağımızın olmadığı, ucu açık sonsuz bir tartışma olur bu. Siz kanıt istiyorsunuz, bir şeyler anlatılıyor ama sizin aklınıza yatmıyor. Bunda anormal bir şey yok çünkü hepimiz bireyiz, herkesin kendi fikirleri var.
Siz teslim dini dersiniz, biz barış dini deriz, bunlar hep fikirlerdir. Ama siz bizim inancımızdaki kavramlardan gücü yetmemiş ya da akıl edememiş diye bahsederseniz en ılımlı insan bile pek güzel hissetmez.
Yav he he...
Soruma cevap aramadığım nispeten doğru. (Çünkü cevaplarını zaten biliyorum.) Çünkü daha inandığı kitaptan haberi olmayıp kendini bir şey sanan insanları maskelerini düşürmeyi seviyorum.
Kuran'da hangi namazda ne okunması gerektiği, bilim, değer vs. falan yok. Allah-Kuran-Peygamber vs. deyip de insanlara yalan söylüyorsunuz. Varsa gösterin, beni susturun. Bu kadar basit!
Kendi çıkarımınız şunun için cevap olmuyor: Örneğin El-Kaide Kuran'a dayanarak insanları ödürüyor, katlediyor, sürekli cihat halindeler; İslam coğrafyasında ufacık kızlarla evleniyorlar, kadınlara hayatı zehir ediyorlar; ama bunlar ne hikmetde gerçek İslam olmuyor; hatalı yorumlama oluyor. Neye göre hatalı, neye göre hatasız? Elbette insaaların işine gelip gelmemesine göre. İyi bir şey olmuşsa gerçek İslam; kötü bir şey olmuşsa gerçek islam değil. Halbuki bu insanlar da Kuran ile uğraşıp bu çıkarımları yapmışlar.
Neyse son paragrafınız çapınızı belli ediyor zaten: "Ad hominem." (Tartışılan söylemleri bırakıp kişinin kendisine saldırma...)
Bence bu konuya yorum yazacak olanlar ilk önce kendi dini kitaplarını okumalı. Çünkü zamanında "bak Kuran'da şöyle şöyle yazıyor" diyen insanların çoğunun hayatında hiç açıp Kuran okumadıklarını, üstüne birde okumadığı şeyi savunduklarını gördüm. İnanmadığım halde okuyup bu kadar laf etmiyorum, insanlar kapağını açmadan başımıza peygamber kesiliyor. Lütfen önce bu konuda bi duyarlı olalım ^.^
Ben ilizyonist değilim kimseyi şaşırtamam. Peygamberler bile inanmayan kesimler için değil, inanmaya meyilli insanlar için gönderilmiştir. Siz sorunuza cevap filan aramıyorsunuz, eğlence arıyorsunuz. Kur'an'ın kapağını dahi açmadığınızı tekrar ediyorum, çünkü bu konuşmalarınızla artık bundan eminim. Şu nerde yazıyor, bu nerde yazıyor diye Kur'an yorumlanmaz. Kur'an'ın bir semantiği vardır. Bir ayette yazılanı başa bir ayet tefsir eder. Namaz şu ayet, oruç bu ayet diye bir durum söz konusu değil. Kur'an ın muhtelif yerlerinde namazda yapılması gerekenlerden bahseder. Rukü, secde, ne okunması gerektiği hepsi var. Ama sizin gibi sabit fikirli bunu anlamaz. Allah senin bu durumunu bile 1400 sene önce belirtmiş : ''Çünkü gerçekten sen, ölülere (söz) dinletemezsin ve arkasını dönüp kaçan sağırlara da çağrıyı işittiremezsin. Ve sen körleri düştükleri sapıklıktan çekip hidayete erdirici değilsin; sen ancak, ayetlerimize iman edenlere (söz) dinletebilirsin, işte Müslüman olanlar bunlardır.
Kendi çıkarımım neden cevap olmuyor ? Kuranla uğraşan her insan Kurandan farklı bir şey öğrenir. Bir okuduğunda farketmediğini diğer okuduğunda farkedersin. Ya da doktorun anladığı başka avukatın başkadır. Bilgiler birleşir ve birbirini tamamlar, bu yüzden sonsuzluk kitabıdır.
Senin inanıp inanmaman zerre kadar beni ilgilendirmiyor. Ama üç gramlık bilginle burada insanları İslam'dan ve Kur'an dan soğutamazsın. Çok atesitle tartıştım ama hiçbiri sizin kadar yüzeysel ve basit argümanlar sunmadılar. Asıl siz hala neden inanmadığınızı bilmiyorsunuz ? Namazın nasıl kılınacağı size göre yazmıyor ya, inanmayalım o zaman. Ne ala memleket.
Delil denenler kişisel deneyimlerden ve çıkarımlardan öteye gitmiyor. Delil dediğiniz kişiden kişiye değişmez, herkes için aynıdır.
Merak etmeyin, inanmayanların (ateist, deist, agnostik vs.) çoğu bir anda inanmayı bırakmıyor, aksine zor olanı yapıyor. Ailesinden miras aldığı din ile ilgili düşünceleri kabullenip, doğru varsayıp (Çok büyük bir ihtimal, farklı bir coğrafyada doğsa o coğrafyadaki yaygın inanışı alacaktı) devam etmek yerine sorguluyor, araştırıyor...
Bir Pastafaryan olarak Uçan Spagetti Canavarı'nın varlığına inanıyorum.
Kendisi süper bir tanrı, cennet'te striptizci fabrikası ve bira volkanları vaat ediyor.
Dinimizi deneyin, memnun kalmazsanız eski dininiz sizi 30 gün içerisinde seve seve alacaktır! :)
Bakinız, yine bilimi inancınıza dayanak gösteriyorsunuz. Bilim insanlarının "Big bang vs. gibi bilimsel olayları zamansız mekansız bağımsız bir gücün başlatması gerekir." gibi gibi bir çıkarımı da sözü de yok. Evrenin bilim yapmaya uygun yapısının olması Tanrı ile daha iyi açıklandığı iddiası inançlıların kendi çıkarımlarından ibaret. (Lütfen kaynak gösteriniz, kişisel deneyimleri ve ya çıkarımları değil.)
Bilim açıklayamadığı soruların yerine kolaya kaçıp Tanrı'yı koymaz; aksine araştırmalarına devam eder.
İnce bir ayar yok, örneğin Dünya'nın eğimi azalıyor, kıtalar yerinden oynuyor, ozon deliniyor, kaynaklar azalıyor, önlem alınmazsa Dünya yaşanmaz bir hale gelecek, ki Ay'a ve Mars'a yerleşim hayal değil. Araştırmalar (Su vs.) sürüyor. Şimdi Mars Güneş'e Dünya'dan daha uzakken ne tür bir Tanrı'nın mm'lik ince ayardan bahsediyorsunuz. Bu senaryoya göre bile İnsan çoktan Tanrı'yı aştı...
Yine 60-70 milyon yıl önce dünyaya çarpan meteordan bahsetmiştim, hani dinozorların tamamını ve canlılığın çok çok büyük bir oranını yok eden... Nasıl ince bir ayarmış ki koskocaman bir meteor çarpıp neredeyse tüm canlılığı yok ediyor.
İkincisi bilim "neden olmuş?" sorusu sormaz. Olanla ilgilenir ve "nasıl olmuş" sorusunu sorar.
Elbette bilim ateistlerin tekelinde değildir; ancak görünen köy de kılavuz istemez. İnançlılar bilimsel gelişmeleri inançlarına alet edip, alakası olmadığı halde inançlarına dayanak gösteriyorlar. Bir de üstüne bir iki kavramdan bahsedip zaman bilimsel olduklarını düşünüyorlar. Yapılacak şey basit: KAYNAK GÖSTERMEK.
Bir şeyin "olmadığına" delil gösterilmez, "olduğuna" gösterilir. (Bu bile neden bilim sözcüğünü ağzınıza almamanız gerektiğini gösteriyor.) Bize Plüton'un hemen alt tarafındaki (atıyorum) Klek isimli tanrının "olmadığını" kanıtlayabilir misiniz? Kanıtlayamazsınız, Plüton'a gidip gözlem, deney yapıp incelemedikçe.
BU TARTIŞMALAR BİLİM ADAMLARI DÜZEYİNDE YAPIL"MI"YOR. BUGÜN BİLİM DÜNYASININ ÇOK BÜYÜK BİR KISMI İNANÇSIZDIR, (Kİ HİÇBİR İNANÇSIZIN BU ORANA RAĞMEN BUNU TANRININ OLMADIĞINA YORDUĞUNU GÖRMEDİM; AMA AKSİNI ÇOK GÖRDÜM.) Kİ BİLİM İNSANLARI TANRI KONUSUYLA İLGİLENMEZ.
Evet, dendiği gibi burada konu "neden inanmıyorsunuz ve ya neden inanıyorsunuz," sorusu. İnsanları terbiyesizlikle, seviyesizlikle suçlamışsınız ki, inanın, bilimin b'sinden anlamadığınız, alakası bile olmadığı halde inançlarınıza dayanak göstermeniz ve bunları yaparken hiçbir bilimsel kanıt sunmamanız daha büyük bir terbiyesizlik, seviyesizlik.
Deizim(Deist olduğum için direk buradan açıklamaya başlayacağım)'e göre Tanrıyı bulmak için birkaç argüman var mesela(Kozmolojik, Doğa Yasası ve Teleolojik Argüman başlıkları altında) Temelde bu argümanlar her şeyin belli bir kuralı-kanunu olduğunu bir de bu kanunları koyan bir kanun koyucusu olduğunu bu sebepten de bir yaratıcı, yaratılmışlığın bir sebebi olduğunu ve de bu kanunları koyabilecek kişinin yüce bir varlık olduğunu ifade eder. Zaten mantıklı düşünüldüğünde, ki deizm Tanrı'yı akıl ile bulmak anlamına gelir, bu dünya düzeninin, güneş sistem ve sistemlerinin kendiliğinden meydana gelmesi ve kendi kendine bir düzen içine girip bu düzeni hiç değiştirmemeye kalkması biraz tuhaf olurdu bu sebeplerden ötürü bir Tanrı'nın olduğuna inanıyorum ama bunun herhangi bir dinin yasaları ile kısıtlanabileceğini ya da sırf müslüman, hristiyan yahut yahudi bir aileden müslüman, hristiyan ya da yahudi bir ülkede doğduğum için hayatımı böyle devam ettirmem gerektiğine inanmıyorum. Özetleyecek olursam bir yaratıcı olduğuna inanıyorum ve o yaratıcıya istediğim ve mantığıma yatan her yoldan ulaşabileceğime inanıyorum.
Bigbang araştırmaları sonucu zaten bu patlamayı bir gücün başlattığı ispatlandı ki bilimin ve evrendeki "hassas ayar"ın bir yaratıcının varlığını kanıtlatığı ortada bunun üzerinde durmayacağım.Sadece bilimi referans göstermek gerekirse referansı gerçekten bol.
İnsanlardaki ahiret ve ahlak inancı doğuştandır.Yapılan araştırmaya göre çocuklar ailelerinden ve okuldan bir şey öğrenmeden inanca sahip olabiliyorlar. Yani sırf müslüman bir ülkede doğduğun için müslüman olmuyorsun bu bu kadar basite indirgenemez.
Dinlerin inkarının biraz kişisel hırs ve ihtiraslardan,kişisel veya genel sebepler yüzünden yaratıcıya küsmekten meydana geldiğini düşünüyorum.Deizm dünyanın haline ve vaziyetine,temel sorulara bir açıklama getirmiyor ve içinden çıkılamaz bir belirsizlik meydana getiriyor ve mantıksal hiçbir açıklama getirmiyor , bence bu konuda ateizmden farkı yok deizmin.
Dinleri anlamak için dini politik oyunlardan ve olaydan ayırıp , tamamen insan odaklı değilde "kaynak odaklı" araştırmak,anlamaya çalışmak gerektiğini düşünüyorum.Yani kanaatimce şu şöyle bu böyle o zaman bu din doğru olamaz mantığı hakim çoğu deistte.
Tabii ki saygım var,inanmayan arkadaşlarım da var,onlar da dinime saygılı.
Ayetlerden ve bilimadamlarının birkaç sözünden derleme yapılmış bir videodan alıntı yapmak istiyorum
"Bu en muhteşem sistem,ancak çok kudretli ve çok zeki bir varlıığn yönetimi ile işleyişine devam edebilir" modern fiziğin atası Isaac Newton
"Biri diğerini tamamladığı için din ve bilim arasında gerçek bir karşıtlık olması mümkün değildir" (1918 Nobel Fizik Ödülü sahibi Max Planck)
"Göğü gücümüzle biz kurduk ve onu biz genişletmekteyiz "(Zayirat Suresi 47)
Bilim : Evrenin genişlemesi (1929)
"Allah insanları hangi FITRAt üzere yaratmış ise yüzünü ona çevir" (Rum Suresi 30)
Bilim:Allah inancı ve ahiret inancı doğuştandır 2007-2012
"Muhakkak ki, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde, ulûl elbab için elbette âyetler (deliller) vardır." (Ali imran 190)
"Muhakkakki biz herşeyi bir ölçüye göre yarattık" (Kamer Suresi 49)
"Eğer biz başlangıcı mucizevi olarak görmezsek,aşılması güç zorluklar kendini gösterecektir."
-Astronom Arthur Eddington 1882-1944
"Elektromagnetik kuvvet ve çekim kuvveti oranında eğer 10^40 ta bir artış olsayadı sadece küçük yıldızlar olurdu.
Aynı oranda bir azalmada da sadece büyük yıldızlar olurdu.Ve dünyanın var olması için küçük ve büyük yıldızlar bir
arada bulunmak zorundadır."
-Teorik Fizikçi Paul Davies
"Rahmân olan Allah'ın yaratışında hiçbir uygunsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun? göz (aradığı bozukluğu bulmaktan) âciz ve bitkin halde sana dönecektir.
Sonum yokluk olsa bu varlık niye ?
-Necip Fazıl Kısakürek
“Sizi boşuna yarattığımızı ve bize tekrar döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?” (Müminun Suresi 115)
Bütün dünya bir oyun sahnesidir.Kadın erkek bütün insanlar da sadece oyuncular.
Her birinin giriş ve çıkış zamanları vardır.
-William Shakespeare
"O kaçmakta olduğunuz ölüm, işte o, size mutlaka ulaşacaktır." (Cuma Suresi 8)
"İnsanlar uykudadır,ölünce uyanırlar" (Hz. Ali)
"Size düşünecek kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi? " (Fatır Suresi 37)
"Görmek isteyenler için yeterince ışık,istemeyenler için yeterince karanlık vardır" (Blaise Pascal)
Dr.Maurice Bucaille'ın Kitab- ı Mukaddes Kuran ve Bilim kitabını tavsiye ederim.
Saygılar...
ben beyin üzerinde duracağım. bilmem kaç gramlık et yığınında nasıl düşünceler, fikirler, oluşuyor değil mi dünyaya nasıl yön veriliyor, kasıp kavuruyor. akletmek başlı başına bence en büyük mucize, delildir. gayrısına ihtiyaç yok. sonra insandki merhamet vicdan acıma diğerkamlık duygularına ne demeli bunun yanı sıra kin nefret kıskançlık haset duyguları. biri Musa iken diğeri firavun, biri Muhammed iken diğeri ebu cehil biri Hüseyin iken diğeri yezid. arayacaksa inanacaksa bile kendini hariç tutarak, kendinde ve gördüğü herkeste tanrısal ve şaytani bir özün bulunduğunun farkında olmayarak arayacak inanacaksa bu belki ödüle ve korkuya dayalı bir inanış daha doğrusu derinlerde mutlaka bir şüphe barından bir bekleyiş olur. irade sahibi olan insan inanmamakta özgürdür. aksi halde inananlar, her insana özgür irade veren tanrısal iradeye karşı çıkmış olurlar. inanmayanlar da sebeplere sahiptirler. önemli olan insana saygı iyiliktir, toplumsal iyilikler ve ibadetlerdir yaratıcının hiç bir şeye ihtiyacı yok ama insan yine insana, en içten duygularına yardımına muhtaçtır . inanan da inanmayan da akla sahipse, empati yapıyorlarsa her şey yürür herkes mutlu olur diğeri kul ile yaratan arasındadır bugün bunu sağlayacak demokrasi, insan hak ve özgürlüklerine saygı ve laikliktir. bu değerlere sahip olsun, inanmış inanmamış benim için çok önemli değil, yoksa inanıp da işçisine kıdem tazminatını vermeyen fazla mesaisini vermeyen, sigortasını yatırmayan nice inananlar yok mu???