Bazen elimizde birçok kitap oluyor ve hangisini okuyacağımıza karar veremiyoruz. Bazen de canımız bir kitap okumak istiyor ama bu kitabın ne olduğuna dair bir fikrimiz olmuyor. İşbu sebeple kurulan bu grupta, okuduğumuz kitaplar hakkında birbirimize yardımcı olabilir, okumak istediğimiz kitaplar hakkında fikir teatisinde* bulunabiliriz diye düşündüm.
* Hep cümle içinde kullanmak istemiştim buraya kısmetmiş.
-Benim vikitaptaki puanlama ortalamam 1.küsür oda 0.küsür veremediğim için ki olması lazım ve talep ediyorum.
-Sitede yanlış değerlendirme yapılıyor bence,çok fazla iyi puan veriliyor.
-Bana göre 3 iyi kitap, 6 hayatımda çok önemli bir şey öğreten kitap,8 hayatımı değiştiren,8 den yukarısıda olamaz Kur'an dışında.İleride fikrim zor değişir bence..
- Mantıken adaletli olmak gerekirse x kitaba 10 verdim diğer kitap bana 5de 1 i kadar bi şey katmadıysa neden onada 7 veriyim,mantıksızlık..
Şu sistem hepimize aşina değilmi?12 sene bize okullarda uygulanan pekiyi,zayıf sistemi;
8-10 çok iyi
6-8 iyi
4-6 orta
2-4 kötü
0-2 çok kötü,buna göre her kitaba 8 üstü vereni tabiki sorgularım,her kitap iyi diyen hiç bir yazar okumadım,aksi laflar çok duydum..Nasıl her insan,film,şarkı vs iyi değilse her kitabada yüksek puan verilmez.(bence)
-Eğer yazara saygıdan bahsedilecekse saygı yazarın kitap baş %13 değil en az %50 verilmesiyle olurki,yazar,emeğinin,yıllarının,geçiminin,kendisini riske atmasının,yazmaya devam etmesinin karşılığını alsın,asıl değiştirlmesi gereken bu.
-Yarın bende öreneğin çok hızlı kötü çocuk kitabı yazıp kendi paramla bastırırsam illa saygı için çok iyi kitap denilmesini ben kendim istemem..
Kırılan her not, okurun kitaba ya da yazara üstünlüğüdür. 10 dışındaki her not, bu kitap ya da bu yazar benim seviyemde değil mesajıdır...
hanımefendi hayat sevmediğimiz bir şeyi sürdürecek kadar uzun değil ,her okurun değerlendirmesi farklı aynı kitabı okuyan herkes o kitabı sevmek, anlamak, sonunu getirmek zorunda değil eh haliyle 1 puan da verir 10 puanda bizim yargılayabileceğimiz bir şey değil bu
yanlızca bir kitaba 1 puanını verdım kı o da o kadar anlamsız saçma herzaman aynı sey aynı konu aynı aynı aynııı ( seri bir kitaptı ) yazarın emek harcayarak yazdığı en sonuncu kıtabı 3. kıtaptı , bunun dışında o kadar sıkılduım okuyamadm ve olay dongusu hep aynı yönde donuyordu kı bıktım yanı tamam ıkı bılemedın uc kıtabı ayn yazarsn da 5 kıtap ne abı .. yani anlayacağın böyle kıtaplar var ve 1 puan vermek bizimde hakkmız cok yanlış bırsey olsaydı 1 butonu konulmazdı zatn :)) bu bizim dusuncemız , sennkıne saygı duyarım ama sende lütfen sebeblerımızı bilmeden 1 puan vermemize tepkı verme . ayrıca herke begenp 5 puan verecek dıye bısı yok
@prettyelmayra düşündüğüm halde okuma kontenjanım her bir yazar için bir kitaptır. Kabul edersiniz ki önyargı hepimizin başının belası. Olumsuzu olumluya çevirmek manasında çok karşılaşmamakla birlikte (karşılaşma ümidimi kaybetmeden : ) ) olumluyu olumsuza çevirme manasında çokça karşılaştım. Karşılaştığım zaman da yazarla helaleşip bana müsade deyip uzaklaşıyorum : )
@bilge çetin çok güzel anlatmışsınız, ben de ortaokul zamanında başladım, daha çok klasikleri okuyordum o yıllarda ama mesela Huzur Sokağı'nı da okumuştum. çok da beğendiğimi hatırlıyorum, şu an aynı şeyleri hissetmeyebilirim ama ben tamamen farklı bir şey anladım ya da bahsettim diyelim. insanın aldığı tatla ilgili bir durum, ben de kitap seçerken çok okunanlara bakıyorum, kimseyi de o kötü okumayın, aaa cahiller diye yargılamam. sadece sizin tırnak arasında anlatılan şekilde düşündüğünüz halde okuduğunuzu düşünmüştüm, eskiden okumuş olduğunuz aklıma gelmemişti. anlaşmış olduk sanırım. keyifli okumalar.
@prettyelmayra okuyuş serüvenime ortaokul yıllarında başladım. Çok fazla okuyamamakla birlikte (ki bunun çok çeşitli sebepleri var, maddiyat, teşvik vs.) etrafıma göre okuyan biri sayılırıdım. O yılların ve o dönem çocukluğunun malum ihtiyaçları olan kitapları okudum. Lise yıllarıma geldiğimde kitap kategorim değişmişti. Malum insan lise döneminde kendini ispat, kapasite sorgulaması tarzı şeyler arıyor. Ve bu dönemde kişisel gelişim kitapları, romanları çok okunuyor. Çok iyi hatırlıyorum ben lisedeyken arkadaşımın üniversitede okuyan ablası okuduğum kitapları küçümsemiş, dudak bükmüştü. Ne yani, bunları mı okuyorsun dercesine okuma kültürümü sorgulamıştı. Haklıydı çünkü insan yaşının ve çevresinin verdiği yeni unsurları bünyesinde harmanladığında okuma zevki farklılaşıyordu. Eminim ki zamanında oda benim kaybolduğum sayfalarda yönünü bulmaya çalışıyordu.
Fakat insan böyledir işte, daha güzelini bulduğunu düşündüğü anda geçmişini birden unutur. Neyse. Zamanla farklı eğilimlerin etkisi ile okuyuş ihtiyacınız da değişiyor. Bir dönem ciddi roman okuyucusu oldum. Romalnarında kategorileri var elbet . Bazen aşırı derecede aşk, kimi zaman serüven, kimi zaman biyografi. Ama hepsi popüler kültürün etkisi ile en çok satanlar listelerinde görğdüğüm kitaplar. Kitap alacağım zaman en çok satanlara bakıp kitap aldığım çok oldu. Yada arkadaşlar arasında çok methedilen kitapları aldım. Bunların hepsi birer ihtiyaçtı. Bir inşaatın temeli nasıl oluşturulur?İşte okuduğum bütün kitaplar, sağlam bir okuyucu olmak için kurduğum inşaatın çimentosuna harç oldu.
Karşılaştırma yapmayı öğrendim. Okuduğum hiç bir kitabı neden okudum, zaman kaybettim, diye değerlendirmedim. Eğer okumasa idim mukayese yapamazdım. Mukayese beni daha güzeline sevk etti. Okuyucu aynı zamanda kaşiftir. Kendi dünyasının en kutsal bölgesini arayan bir kaşif. Düşünce dünyamızı oluşturan bu kutsallar mekanlar değil fikirlerdir, daha doğrusu fikirlerden inşa edilmiş şehirler yaratırız bu kitaplarla kendimize. İşte okuyucu okuma serüveni boyunca hep en kutsalını arar durur. Bunun için " bulvar gazetesi, fırça darbeli, gri tonlu şehirlerden geçer. En kutsalı bulabilmek adına en izbe yerleri görmeyi kabullenir. İşte bunun için okudum.
Lütfedip okuduysanız bin teşekkür
arkadaşlar ben kimseye neden o kitapları okuyorsunuz demedim ki, madem öyle düşünüyorsunuz neden okuyorsunuz dedim. bu ikisi farklı cümleler.
bence sadece tartışmak için konuşan insanlar var. kurduğum cümlelerin altında anlam aramanıza gerek yok.
"neden "bulvar gazetelerinden hallice, fırça darbeli, gri tonlu" diye tabir edebildiğiniz kitapları okuyorsunuz onu anlayamıyorum ki ben." bu cümlede o kitaplar okunmamalı mı yazıyor?
bir çok kişi Canan Tan'ı da aynı kategoriye koyuyor ama ben severek okuyorum. tabi ki zevkler farklı. benim beğenmediğimi, bir başkası beğenebilir.
pucca, ahmet batman, kahraman tazeoğlu bir çok yazar var herkes tarafından beğenilerek okunuyor ama bana hitap etmiyor ve bir kitabı bana hitap etmediyse, diğerlerini alıp okumam ama okuduğum kitabına da 1 vermem.
tabiki puanlama sisteminde 1 var, sakın 1 vermeyin kim dedi? ben bir soru sordum ve orada da nasıl bir verebiliyorsunuz dedim, soru buydu ve kişiye özel de sormadım, grupta kaç kişi var ama bir kaç kişi sürekli benim söylediğimin altında başka anlamlar arama telaşında. herkes özgür değil mi düşüncesinde, bence de 1'i hak etmez kitap.
sizce hak eder verirsiniz, ne ala ama ben hak etmiyor dediğim için benimle tuu kaka konumuna gelmenize gerek yok.
herkese mutlu günler.
umarım anlatabilmişimdir bu defa.
emel elif size katılıyorum. Bir de denmez mi "Yüzyıllık Yalnızlık'ı adam beğenmemiş. Tabii beğenmez, beyni o kitabı anlayacak kadar gelişmiş değildir." Böyle yorumlarda duydum, okudum. Bu yorumlarda bulunanları da okur olarak değerlendirmiyorum.
bir kitabın edebiyat çevrelerine kendini kanıtlamış veya yüzyıllar sonra hala okunur olması başka insanlar için nasıl bir ölçüt olabilir ben de bunu anlamıyorum. zamanında değer görmeyip kıymeti sonradan anlaşılan klasiklerden tutun da bestseller listelerinden indiği anda unutulan kitaplara kadar geniş bir yelpaze var ve kimse de "çıkıp bu zaten okunmaz, bu da bir klasiktir düşük puan verilmez" diyemez. madem öyle sadece eleştirmenler okusun kitapları? neden senin benim gibi insanlar okuyor ki zaten?