Dert Yorumcusu adlı öykü kitabı ile 2000 yılında Pulitzer Ödülü kazanan Jhumpa Lahiri yine, duygular dünyasına açılan mükemmel detaylara akıcı üslubuyla, ustaca dokunuyor. Lahiri, göçmenlerin yaşadığı kültür uyuşmazlıkları, asimilasyon çatışmaları ve en önemlisi de kuşaklar arasındaki düğüm olmuş bağları kaleme alıyor.Ganguli ailesinin Kalkütadaki geleneklerle çevrili yaşamlarından çıkıp birer Amerikalıya dönüşmesi oldukça sancılı bir süreçtir.Görücü usulüyle evlenmelerinin hemen ardından, Aşoke ve Aşima Ganguli Massachusettse yerleşirler. Mühendislik eğitimi almış olan Aşoke ortama daha kolay uyum sağlarken karısı Aşima, Amerikan olan her şeye tepki duyar ve ailesini özler. Yeni doğan oğullarına koyacakları ismi ararken Hintli anne-baba,eski geleneklerin yeni dünyaya taşınmış olmasının şiddetli sonuçlarıyla karşılaşır. Yıllar önce yaşanan bir felaketin anısına, bir Rus yazarın adını alan Gogol Gangulinin tek bildiği, bu tuhaf ve eski adı kadar geleneklerinin ağırlığına da katlanması gerektiğidir.Lahiri, neye tutunacağına karar veremeyen, gülünç dönemeçlerden geçmek zorunda kalan ve buruk aşk ilişkileri arasında tökezleyen Gogolle okur arasında büyük bir duygudaşlık kuruyor.Yazar, insan ruhunun derinliklerine bakarak ailemizin bize verdiği isimlerin ve beklentilerin gücünü göstermekle kalmıyor, kendimizi ortaya koyarken katlandığımız güçlüklerin de altını çiziyor.
Dert Yorumcusu adlı öykü kitabı ile 2000 yılında Pulitzer Ödülü kazanan Jhumpa Lahiri yine, duygular dünyasına açılan mükemmel detaylara akıcı üslubuyla, ustaca dokunuyor. Lahiri, göçmenlerin yaşadığı kültür uyuşmazlıkları, asimilasyon çatışmaları ve en önemlisi de kuşaklar arasındaki düğüm olmuş bağları kaleme alıyor.Ganguli ailesinin Kalkütadaki geleneklerle çevrili yaşamlarından çıkıp birer Amerikalıya dönüşmesi oldukça sancılı bir süreçtir.Görücü usulüyle evlenmelerinin hemen ardından, Aşoke ve Aşima Ganguli Massachusettse yerleşirler. Mühendislik eğitimi almış olan Aşoke ortama daha kolay uyum sağlarken karısı Aşima, Amerikan olan her şeye tepki duyar ve ailesini özler. Yeni doğan oğullarına koyacakları ismi ararken Hintli anne-baba,eski geleneklerin yeni dünyaya taşınmış olmasının şiddetli sonuçlarıyla karşılaşır. Yıllar önce yaşanan bir felaketin anısına, bir Rus yazarın adını alan Gogol Gangulinin tek bildiği, bu tuhaf ve eski adı kadar geleneklerinin ağırlığına da katlanması gerektiğidir.Lahiri, neye tutunacağına karar veremeyen, gülünç dönemeçlerden geçmek zorunda kalan ve buruk aşk ilişkileri arasında tökezleyen Gogolle okur arasında büyük bir duygudaşlık kuruyor.Yazar, insan ruhunun derinliklerine bakarak ailemizin bize verdiği isimlerin ve beklentilerin gücünü göstermekle kalmıyor, kendimizi ortaya koyarken katlandığımız güçlüklerin de altını çiziyor.
302 sayfa