20. yüzyılın başında bir edebiyat fenomeni olan ve Romain Rolland tarafından "Balkanların Gorki'si" yakıştırması yapılan Panait Istrati'nin ölümsüz eseri Arkadaş'ta, Adrien'la Mihail'in İbrail'in bir kenar mahallesinde yeşeren gerçek dostluğuna tanık oluruz. Bir tarafta hiçbir işte dikiş tutturamamış, parayı önemsemeyen Adrien, diğer tarafta ise hayatı sefalet içinde geçmiş, bir fırıncıda çalışan ve birçok dil bilen Mihail; bu iki zıt insanı tanıştıran ortak dost ise kitaplardır. Onları buluşturan kitaplar sayesinde, aralarında asla kopmayacak bir dostluk bağı kurulur. Arkadaş'ta, Istrati'nin otobiyografik başkahramanı Adrien Zograffi'yle tanışacak, en güzel gençlik anılarını okuyacaksınız.
20. yüzyılın başında bir edebiyat fenomeni olan ve Romain Rolland tarafından "Balkanların Gorki'si" yakıştırması yapılan Panait Istrati'nin ölümsüz eseri Arkadaş'ta, Adrien'la Mihail'in İbrail'in bir kenar mahallesinde yeşeren gerçek dostluğuna tanık oluruz. Bir tarafta hiçbir işte dikiş tutturamamış, parayı önemsemeyen Adrien, diğer tarafta ise hayatı sefalet içinde geçmiş, bir fırıncıda çalışan ve birçok dil bilen Mihail; bu iki zıt insanı tanıştıran ortak dost ise kitaplardır. Onları buluşturan kitaplar sayesinde, aralarında asla kopmayacak bir dostluk bağı kurulur. Arkadaş'ta, Istrati'nin otobiyografik başkahramanı Adrien Zograffi'yle tanışacak, en güzel gençlik anılarını okuyacaksınız.
"Insan yaradılışı böylesine gariptir işte. Söylemek istemediğiniz şeye çok ilgi gösteren kişi,dinlemek istemediğiniz şeyi saatlerce anlatan bir geveze kadar can sıkıcıdır."
"Bitler tarafından yenirken yutarcasına kitap okuyan kaç kişi gördünüz bugüne dek?"
Kitaptaki diyalogları okumak oldukça keyifliydi. Mihail gerçekten farklı ve düşündürücü bir karakter; kitabın uzun olmasını ve onu daha iyi tanımayı dilerdim. "Yoksulluk, yaşamı olanaksız kılan gerçek yoksulluk, benim gibi kılıksız ve pasaklı olmak değildir; sevdiği yaşamı sürdürebilmek için bütün olanaklara sahipken insanca yaşayamayan adamın korkunç durumudur." der Mihail. Buradan bile onun tanımaya değer bir arkadaş olduğunu görüyoruz.
Bu kitabı çok sevdim. Yazarın karakter yaratma becerisine ve insanlığı tahlil edişine hayran oldum. Bir kahvehane sahibinin ve müşterilerinin hayattaki rollerinin anlatıldığı kısım bence çok başarılıydı.
Genç Adrian'la Mihail'in dostluğunu anlatır Arkadaş. Samimiyetin, gerçek dostluğun peşinde koşan Adrian, zengin hayatını bırakıp sefalet içinde yaşayamayı tercih eden Mihail'le tanışınca doldurur içindeki boşluğu. Mihail'in sanata ve edebiyata olan tutkusu, Adrian'ı peşinden sürüklerken okuyucu dostlukların filizlenişine tanıklık ettiriyor.
"Sefalet, gerçek -yani, hayatı zehirleyen- sefalet, şu içinde yüzdüğüm dipsiz yoksulluk ve pislik değildir, sevdiği hayatı sürmek için bütün imkanlara mâlik olduğu halde, bunu yapamayan insanın durumudur."
"Sefalet ve acılar insanı samimî yapar. Daha ileri gidiyorum: ıstırap saadetler yaratır."
Panait İstrati'nin anlatımı, hem fazlasıyla tasvir dolu hem de sıkmıyor aslında. Sokak Kızı kitabından sonra okuduğum ikinci kitabıydı ama konu bütünlüğünü kaybetmemesi ve sonuna dek merak ettirmesi hoşuma giden bol tasvir anlatımları yaparken sıkmayan nadir yazarlardan biri bence...
Ciltsiz, 200 sayfa
20105 tarihinde, Fabula tarafından yayınlandı