Kendimi o kadar yalnız hissediyordum ki, demir parmaklıklar arkasında bir insan başını ve bana yönelmiş iki büyük yeşil gözü farkedince irkildim.Kaşlar siyah, hafif bir şekilde çatık ve birbirine değecek derecede yakındı. Arzu ve masumiyet karışımı bir anlam içeren bu bakış; o derece gençlik ve saflık kokuyordu ki bir çocuk bakışı denilebilirdi.Genç kadın ayağa kalktı, Türk tarzı uzun ve dik kırmalarla örtülü vücudunu beline kadar gösterdi. Karput, gümüş işlemelerle süslü yeşil ipekten yapılmıştı. Beyaz bir örtü alın ve büyük gözleri gösterecek şekilde başı itina ile kaplıyordu. Gözbebekleri doğu şairlerinin bahsettiği gibi deniz yeşilindendi. Bu Aziyade idi.
Kendimi o kadar yalnız hissediyordum ki, demir parmaklıklar arkasında bir insan başını ve bana yönelmiş iki büyük yeşil gözü farkedince irkildim.Kaşlar siyah, hafif bir şekilde çatık ve birbirine değecek derecede yakındı. Arzu ve masumiyet karışımı bir anlam içeren bu bakış; o derece gençlik ve saflık kokuyordu ki bir çocuk bakışı denilebilirdi.Genç kadın ayağa kalktı, Türk tarzı uzun ve dik kırmalarla örtülü vücudunu beline kadar gösterdi. Karput, gümüş işlemelerle süslü yeşil ipekten yapılmıştı. Beyaz bir örtü alın ve büyük gözleri gösterecek şekilde başı itina ile kaplıyordu. Gözbebekleri doğu şairlerinin bahsettiği gibi deniz yeşilindendi. Bu Aziyade idi.
Kendi şehrim hakkında bilmediğim şeyleri yabancı bir gözden öğrenmek güzel ama Loti'nin en meşhur kitabı İzlanda Balıkçısı ile kıyaslarsak bayağı bir üslup ve içerik farkı var.
Arkadaşlar üniveriste yıllarında Eyüp'teki tepeye ismi verilen Pierre Loti'nin bu gerçek hikayesini ve büyük aşkı "Hatice"ye yazdığını romanını okumak beni çok mutlu etmişti.