Kimdir başkaldıran insan? Hayır diyen biri.
ALBERT CAMUS
Albert Camusnün ölümsüz denemesi Başkaldıran İnsan, ilk yayımlandığında büyük tatışmalar yaratmıştı. Kierkegaard ve Dostoyevski gibi öncüllerinin izini süren Camusnün bu yapıtında savunduğu görüşler, Marksist eleştirmenlerle Sartre gibi Marksizme yakın düşünürlerin sert tepkisiyle karşılaşmıştı.
Bu denemesinde Camus, başkaldırı dürtüsünün, insan doğasının özünde var olan boyutlardan biri olduğunu ileri sürer. Dünyanın anlamsızlığına başkaldırmak ile belirli tarihsel durumlarda toplumu değiştirmek amacıyla eylemde bulunmayı ayrı ayrı ele alır; Fransız Devriminden yola çıkarak devrim sürecinin eninde sonunda bir zorbalık yönetimine vardığını gösterir.
Başkaldıran İnsan, insanlığın siyasal ve sanatsal serüvenine, kalıcılığından hiçbir şey yitirmeyen derin bir bakış getiriyor
Kimdir başkaldıran insan? Hayır diyen biri.
ALBERT CAMUS
Albert Camusnün ölümsüz denemesi Başkaldıran İnsan, ilk yayımlandığında büyük tatışmalar yaratmıştı. Kierkegaard ve Dostoyevski gibi öncüllerinin izini süren Camusnün bu yapıtında savunduğu görüşler, Marksist eleştirmenlerle Sartre gibi Marksizme yakın düşünürlerin sert tepkisiyle karşılaşmıştı.
Bu denemesinde Camus, başkaldırı dürtüsünün, insan doğasının özünde var olan boyutlardan biri olduğunu ileri sürer. Dünyanın anlamsızlığına başkaldırmak ile belirli tarihsel durumlarda toplumu değiştirmek amacıyla eylemde bulunmayı ayrı ayrı ele alır; Fransız Devriminden yola çıkarak devrim sürecinin eninde sonunda bir zorbalık yönetimine vardığını gösterir.
Başkaldıran İnsan, insanlığın siyasal ve sanatsal serüvenine, kalıcılığından hiçbir şey yitirmeyen derin bir bakış getiriyor
Düşünsel anlamda perspektifi açan bir kitap.Bir su doku gibi. Aynı anda hem sahneyi hem de sahne arkasını gösteren anlatımıyla, şahsen oldukça etkilendiğim bir kitap oldu. Önemli bir not, okuyucu kitabı okurken tarihin bazı sayfalarından haberdar olmalı.Mesela 1789 Fransız Devrimin'den 1793 den ...bilgi sahibi olması gerekiyor.
"İnsansal ile tanrısal arasındaki ayrımın boş olduğunu, insanlığın özü,yani insan yaradılışı ile birey arasındaki ayrımdan başka bir şey olmadığını göstermek olacaktır işi. "Tanrı gizlemi insanın kendi kendine aşkındaki gizlemden başka bir şey değildir". Yeni ve garip bir kehanet yankılanır o zaman: "Bireylik inancın yerini aldı, us İncil'in, politika din ile kilisenin, yer göğün, çalışma duanın, düşkünlük cehennemin, insan da İsa'nın yerini", öyleyse yalnız bir cehennem vardır, o da bu dünyadadır: Onunla çarpışmak gerekir. Politika dindir, aşkın Hıristiyanlık, öbür dünyanın Hıristiyanlığı, kölenin vazgeçişi dolayısıyla yeryüzü efendilerini güçlendirir, göklerin dibinde bir efendi daha yaratır. Bunun için, tanrısızlık ile devrimcilik anlayışı aynı kurtuluş akımının iki yüzünden başka bir şey değildir. Her zaman sorulan soruya: Devrim akımı neden ülkücülükle değil de özdekçilikle birleşti? sorusuna verilen karşılık budur işte. Çünkü Tanrı'yı köleleştirmenin, onu buyruk altına alıp kullanmanın anlamı,eski efendileri ayakta tutan aşkınlığı öldürmek ve yenilerini yükselterek kral-insan çağlarını hazırlamaktı. Düşkünlük gününü doldurma, tarihsel çelişkiler çözülünce, "gerçek tanrı, insansal tanrı devlet olacaktır". Homo kominilupus1 o zaman homo homini deus2 olur. Çağdaş dünyanın kaynağında bu düşünce yatar. Feuerbach'ta, bugün hâlâ iş başında bulunan, korkunç bir iyimserliğin doğuşunu görürüz."
(1) Latince: İnsanın kurdu gene insandır. Plautus'un ünlii sözü. insanoğluna kötülük edenin gene insan olduğunu belirtmek ister.
(2) Latince: İnsanın tanrısı gene insandır.
(Albert Camus, Başkaldıran İnsan)
Karton Cilt, Cep Boy Albert Camus 100. Yıl Özel Baskı, 360 sayfa
Kasım2013 tarihinde, Can Yayınları tarafından yayınlandı