Kitap açıklaması henüz eklenmemiş.
Son paragraf her şeyi özetliyor:
"Anayurduma selam söyle benden Kör Mehmedin damadı. Benden selam söyle Anadolu'ya... Toprağını kanla suladık diye bize garezlenmesin... Ve kardeşi kardeşe kırdıran cellatların Allah bin belasını versin!"
Ege'nin diğer tarafından savaşa dair yazılmış harika bir öyküdür.
Kitaba başlamadan önce hakkında biraz araştırma yaptım. Bu da bende önyargılar yarattı. 1. Dünya savaşı ve kurtuluş savası sırasında tek hedefi sevdiği kızla evlenmek olan sıradan bir rum köylüsünün yaşadıklarını anlatmakta. Rumlara karşı türk cephesinde, türklere karşı rum cephesinde savaşan, hürriyet uğruna kullanıldıklarını sonradan farkeden bir insanın öyküsü.İki tarafta birbirine çektirmiş.
kitabı okurken hem sinir oldum hem üzüldüm! savaşın yıllarca iç içe yaşamış iki halkı birbirine kırdırdığına şahit oldum!
bunun öncesinde; ticaretin reaya ait olduğu için türklerin ürün konusunda verdiği emeklerinin karşılığını alamadığını, rumların öyle bir sorunu olmadığı için zenginleşip toprak aldıklarını,
türklerin ve rumların çeteler kurup birbirlerini katlettiklerini,
1. dünya savaşında cephede, bazı hastalıkların görüldüğünü
askerden kaçanların asıldığını
ittihak ve terraki, jön türklerin halkı Hristiyan halka karşı kışkırttığını,
Yunanlıların büyük devletler tarafından acımasızca kullanıldığını öğrendim.
yunanlılar işgal edince, birinci dünya savaşında Osmanlı cephesinde savaşmış rumların yunan ordusuna katılıp bize karşı savaşmaları hoşuma gitmedi.
Türklere karşı hakaret var yok değil, Mustafa Kemal Atatürk'e k'kemal' diye bahsedimesi hoşuma gitmedi. stepan'nın hikayesi, annesinin çocuğunu susturmak için boğması orada ağlamamak için kendimi zor tuttum :(
İnsanevladının her yerde hamuru aynıdır.
Nasıl piştiğinin, biçiminin, ambalajının nasıl olduğunun önemi yok. Hepsi sonuçta insandır, etiketinde Türk, Rum, Ermeni, Müslüman, Musevi, Hristiyan falan yazsa da. Her toplumda insanların iyisi, mehametlisi, çalışkanı, dürüstü, yardımseveri ile kötüsü, haini, tembeli, şerefsizi, gaddarı, sapığı, yalancısı bulunur. Ve bu iyi taraftan kötü tarafa geçmemek için çabalasak da bizi mahveden kötülükler yaşadığımızda, bıçak kemiğe dayandığında, damarımıza basıldığında, gaza getirildiğimizde kötülük makinası oluvermek çok çok kolaydır.
Sotiriyu güzel ve akıcı diliyle, kardeşçe yaşayan Anadolu halkının inanç, milli ve etnik değerler ve elbette "büyük adamların ve büyük devletlerin" çıkarları gibi kahrolası şeyler uğruna birbirine düşürülüp ölüme ve felaketlere sürüklenişinin öyküsünü anlatıyor.
Keşke hiç yaşanmasaydılar. Ama biliyoruz ki, insanlık var oldukça yaşandılar ve yaşanmaya devam edecekler.
savaşın sıradan insanlara etkisini anlatmış sotiriyu. bu kitabı okurken öğretilmişliklerden uzak okunması gerekiyor.iki halkın rum ve türk birbirlerine yaptıkları zulümler anlatılıyor. çok etkileyici bir kitap
243 sayfa
Alan Yayıncılık tarafından yayınlandı