Yayımlandığı yıl geniş yankılar uyandıran, bir yıl içinde üç basımı yapılan ve 1979 Sait Faik Hikaye Armağanını kazanan bu kitabın arka kapağına yazar, Tolstoyun Savaş ve Barıştan bir cümlesini not düşmüştü: Bir gemide toplumsal ve bireysel felaketlerle dolu günler yaşıyoruz. Bu kitapta yer alan sekiz öyküde, yaşadığımız bu felaket günleri, yazınsal, dolayısıyla da evrensel düzeyde dile getiriyor. Füsun Akatlının deyişiyle, Umutsuzlukta açılan bu delikten ve ışık sızdıran bu tek iletişim odağından kalemini çıkarıp, yazarak uyarmaya yönelen bir yazarın öyküleri var bu kitapta. TADIMLIKGeldi. Bol kırmızı biberli bir su içinde yüzen soğan parçacıkları ve ezik fasulyeler. Tadına baktım. Acı. Basurlarımı düşünüp kâseyi ittim. Köfteye el attım. Çatal zor kesiyor. Kuru. Hem de içi kıpkırmızı. Hiç kuşkusuz keçi eti olmalı. (Tabii eşek ya da köpek eti değilse.) Barsaklarımı düşünüp, onun da tadına bakmadım. Yalnız ayranı içmekle yetindim. Hesabımı öderken anons yapıldı: - Jet yolcuları, başkente gidecek uçağımız kalkmak üzeredir, tüm yolcuların yerlerini almaları rica olunur. Jet, kabul, otobüs şirketinin adı; ama uçak noluyor? Yanlış mı duydum? Yoksa anonsu yapan delikanlının bir şakası mıydı bu? Ne önemi var? Her yerde, her an dil sürçmeleriyle karşı karşıya değil miyiz?
Yayımlandığı yıl geniş yankılar uyandıran, bir yıl içinde üç basımı yapılan ve 1979 Sait Faik Hikaye Armağanını kazanan bu kitabın arka kapağına yazar, Tolstoyun Savaş ve Barıştan bir cümlesini not düşmüştü: Bir gemide toplumsal ve bireysel felaketlerle dolu günler yaşıyoruz. Bu kitapta yer alan sekiz öyküde, yaşadığımız bu felaket günleri, yazınsal, dolayısıyla da evrensel düzeyde dile getiriyor. Füsun Akatlının deyişiyle, Umutsuzlukta açılan bu delikten ve ışık sızdıran bu tek iletişim odağından kalemini çıkarıp, yazarak uyarmaya yönelen bir yazarın öyküleri var bu kitapta. TADIMLIKGeldi. Bol kırmızı biberli bir su içinde yüzen soğan parçacıkları ve ezik fasulyeler. Tadına baktım. Acı. Basurlarımı düşünüp kâseyi ittim. Köfteye el attım. Çatal zor kesiyor. Kuru. Hem de içi kıpkırmızı. Hiç kuşkusuz keçi eti olmalı. (Tabii eşek ya da köpek eti değilse.) Barsaklarımı düşünüp, onun da tadına bakmadım. Yalnız ayranı içmekle yetindim. Hesabımı öderken anons yapıldı: - Jet yolcuları, başkente gidecek uçağımız kalkmak üzeredir, tüm yolcuların yerlerini almaları rica olunur. Jet, kabul, otobüs şirketinin adı; ama uçak noluyor? Yanlış mı duydum? Yoksa anonsu yapan delikanlının bir şakası mıydı bu? Ne önemi var? Her yerde, her an dil sürçmeleriyle karşı karşıya değil miyiz?
Okunası, ilginç, düşündürücü öyküler. Tarz olarak farklı gelecektir. Tavsiye ederim.
Uzun süredir erteliyordum Ferit Edgü okumayı, sonunda bu kitapla birlikte, tanışmış oldum. Anlatımı nasıl duru, açık, aynı zamanda nasıl etkileyici.
83 sayfa