Ben bir şey anlatırken sık sık yaptığı gibi dudağının kenarında büyüyen bir keder bükülüşüyle dinledi beni. Bitirmemi bekledi, sonra içten bir anlayışla gülümsedi. Ona sarılmamı istedi. Orasının mutlu bir yer, benim de mutsuzmuş gibi konuşmayı seven mutlu bir adam olduğumu söyledi. Beni gülümsetti. Sanırım çiçekleri de. Onu oraya getirdiğim için mutlu olduğunu, orada yaşamaktan hoşlanacağını söyledi sonra. Duraksadım, çiçekler gülümsemeye devam ettilerse de.
Ben bir şey anlatırken sık sık yaptığı gibi dudağının kenarında büyüyen bir keder bükülüşüyle dinledi beni. Bitirmemi bekledi, sonra içten bir anlayışla gülümsedi. Ona sarılmamı istedi. Orasının mutlu bir yer, benim de mutsuzmuş gibi konuşmayı seven mutlu bir adam olduğumu söyledi. Beni gülümsetti. Sanırım çiçekleri de. Onu oraya getirdiğim için mutlu olduğunu, orada yaşamaktan hoşlanacağını söyledi sonra. Duraksadım, çiçekler gülümsemeye devam ettilerse de.
Oidipus komleksi eşiklerinde gördüm sizi.Kahramanlarının kafayı sıyırdığı romanları severim.Ama bu kadar olacağını sanmıyordum.Açık,içten (kısaca çok da tın okuyucu çok da umrumda değil:Etiklerini ve değerlerini umursamıyorum şeklinde) yazılmış.
Açıkçası Çiçeklerin Tanrısı ismini sevdiğim için okumaya karar verdim,içinden aşk hikayesi çıktı.
Bunalım,bunalım,bunalım...
İlk sayfalarından medet ummayın;ancak ilerledikçe sizde iz bırakacağına inanıyorum.
'Ağlarsın geçer,ağlayış geçer gider,ağladığını da unutursun,ağlamayı da unutursun.Hep ağlayamazsın,hep hatırlayamazsın,acı yorar'
Hamdi Koç'un yazım dilini çoğu kişi beğenmiyor. Ancak bana göre farklı, derinliği olan ve anlaşılması zor bir üslubu var. Çiçeklerin Tanrısı'nda da aynı üslubu görmek mümkün. Romanda Hamdi Koç, yaşları farklı ancak klişe tabirle gönülleri bir iki insanın çiçek kokusu tadında aşkını anlatıyor.
Hamdi Koç'un diğer kitaplarından farklı olduğunu düşündüğüm bir kitap. Acı, trajikomiklik Hamdi Koç için vazgeçilmez; ama bu kitap trajediyi yaşatıyor daha çok. Bu haliyle de Hakan Günday okuyormuş gibi hissetmedim değil ara ara.
Kitap akmayacakmış gibi başlayıp daha sonra akıp gidiyor. Hamdi Koç'un sürüklemeyen bir kitabı yok sanırım. Yine de İyi Dilekler Ülkesi'ndeki, Bir Kocanın Öğleden Sonrası'ndaki Hamdi Koç'u tercih ederim.