'Doğu'ya yolculuk ediyorduk, ama Ortaçağ'a, ya da Altın Çağ'a da yolculuk ediyorduk. İtalya'dan, İsviçre'den geçiyorduk, ama bazen de geceyi onuncu yüzyılda geçiriyor, atalarımıza, ya da perilere konuk oluyorduk. Tek başına kaldığım zamanlarda kendi geçmişimden mekanlarla ve insanlarla sık sık karşılaştım, eski nişanlımla Ren'in yukarılarındaki orman kenarında dolaştım. Sonra herhangi bir vadide grubuma yeniden katıldığımda, Cemiyet şarkılarını dinleyip liderler çadırının karşısına kamp kurduğumda anlıyordum ki çocukluğuma yaptığım gezinti, ya da Sanço'yla at binmem de bu yolculuğun bir parçasıydı; çünkü bizim tek hedefimiz Doğu'ya varmak değildi, daha doğrusu bizim Doğu'muz salt bir ülke, ya da coğrafi bir yer değil, ruhun yurdu ve gençliğiyle, hem her yerdi hem de hiçbir yer, tüm zamanların yekvücut olmasıydı.'
Hermann Hesse'ın, ilk gençlik yıllarından beri hayranı olduğu Doğu ve Doğu felsefesi, mistisizmi ve hayat görüşü, onun pek çok kitabının temelini oluşturmuştur. "Doğu Yolculuğu" yalnızca, Hermann Hesse'in değil, Alman dilinin de en güzel, en şiirsel anlatılarından biri.
'Doğu'ya yolculuk ediyorduk, ama Ortaçağ'a, ya da Altın Çağ'a da yolculuk ediyorduk. İtalya'dan, İsviçre'den geçiyorduk, ama bazen de geceyi onuncu yüzyılda geçiriyor, atalarımıza, ya da perilere konuk oluyorduk. Tek başına kaldığım zamanlarda kendi geçmişimden mekanlarla ve insanlarla sık sık karşılaştım, eski nişanlımla Ren'in yukarılarındaki orman kenarında dolaştım. Sonra herhangi bir vadide grubuma yeniden katıldığımda, Cemiyet şarkılarını dinleyip liderler çadırının karşısına kamp kurduğumda anlıyordum ki çocukluğuma yaptığım gezinti, ya da Sanço'yla at binmem de bu yolculuğun bir parçasıydı; çünkü bizim tek hedefimiz Doğu'ya varmak değildi, daha doğrusu bizim Doğu'muz salt bir ülke, ya da coğrafi bir yer değil, ruhun yurdu ve gençliğiyle, hem her yerdi hem de hiçbir yer, tüm zamanların yekvücut olmasıydı.'
Hermann Hesse'ın, ilk gençlik yıllarından beri hayranı olduğu Doğu ve Doğu felsefesi, mistisizmi ve hayat görüşü, onun pek çok kitabının temelini oluşturmuştur. "Doğu Yolculuğu" yalnızca, Hermann Hesse'in değil, Alman dilinin de en güzel, en şiirsel anlatılarından biri.
Mistik bir hikaye ve şüpheciliğin doruğa çıktığı, kısa akıcı ama yogun bir novella.
"gençliklerinde ışık onları bir kez aydınlattı, gözleri bir kez açıldı ve yıldızı izlediler ama sonra mantık geldi, dünyanın alaycılığı geldi, yüreksizlik geldi, sözde başarısızlıklar geldi, yorgunluk ve hayalkırıklığı geldi, böylece kendilerini yeniden kaybettiler, yeniden kör oldular"...
Hesse'nin 77 sayfalık vasat bir kitabı.
Kitabın ismine bakıpta doğu ile ilgili felsefe falan bulacağınızı hiç sanmayın. Adı belirsiz bir cemiyetin topluca yaptıkları bir seyahati anlatılıyor daha doğrusu hiç bir şey anlatmıyor.
Bence okumasanızda olur..
Kitabın konusu düşüncelerime ters olduğu için olsa gerek çok saçma geldi.
Yolculuğu vitrin edinerek,çok başka gerçekler anlatan bir kitap
roman fena değil, ama siddhartha'dan sonra okunduğunda pek keyif vermiyor, önce bunu sonra siddhartha'yı okumanız tavsiye olunur.
Özel insanlardan oluşan bir cemiyet Doğu yolculukları düzenleyerek bir çeşit kendini arama bulma konusunda insanlara yardımcı oluyor. Ama cemiyetin katı kuralları ve insanlık doğasından gelen acımasızlık, suçlama, vefasızlıklar bu doğu yolculuklarında insanların kendi kaderlerini değiştirmesi ve kendilerini bulmaları açısından değişik bir kapı oluşturuyor. Kitabın sonundaki bir cümle çok hoşuma gitti. Kitap kahramanları her zaman yazarlardan daha çok gerçektirler ve tanınırlar. Değişik bir kitap. H.Hesse hayranlarına öneririm.
Bir hakikatı arama, evreni anlamlandırma macerası olarak yazılmış kitap. Çok fazla telmih ve örneklendirme var. Biraz sofistike, felsefi ve tîni yazılmış.
Cemiyet adı altında oluşan bir topluluğun ve kendine has kuralları, misyon ve vizyonları olan hatta yargı kolu olan bir zümrenin içinde olmak ve yine içinde kalma kısmı etkileyiciydi.
Şimdi düşününce bu zümreye benzer pek çok şey iliştirilebilir: ülkeler, dinler, partiler, loncalar...
Kısa bir kitap olduğu için bir günde bitirdim, kitabın arkasında yazan Boncuk Oyunu kitabının motiflerini taşıdığı için o kitabı da okumak istiyorum.
Alıntı : '' ...çünkü bizim tek hedefimiz Doğu'ya varmak değildi, daha doğrusu ''bizim Doğu''muz salt bir ülke ya da coğrafi bir şey değil, ruhun yurdu ve gençliğiydi, hem her yerdi hem de hiçbir yer, tüm zamanların yekvücut olmasıydı.''
Karton Cilt, 10. Baskı, 80 sayfa
12Mayıs2016 tarihinde, Can Yayınları tarafından yayınlandı