Aşk ve merhametle yumuşayıp; kibir ve gururla keskinleşen bir ruh, sıradan değildir.
Sivri dilli, güzel, gururlu ve kabul görmesi güç bir kadın...
Bir dükün gayrimeşru kardeşi ve aristokrat toplumun küçümsediği bir kadının kızı olan Beatrice Cunningham, her şeye rağmen hayata ve bu gösterişli hayatın sağladığı konfora sadakatle bağlıydı. Ancak onu kendi yapan hiçbir şeyden pişmanlık duymamasını sağlayan idealist yanını asla kaybetmemişti. Kalbini kıran belki de tek şey, sahip olamadığı fakat istemekten asla vazgeçmediği bir ayrıcalıktı. Onu iki kere reddetmiş bir adamın aşkı...
Kendisinden emin, güçlü, çekici ve elbette kabul görmekten uzak bir adam....
Carter Maximilian, iki yıl önce terk ettiği İngiltere’ye geri dönerken temiz bir sayfa açmış olduğunu söyleyebilirdi. Hatta geride bıraktığı vahşi topraklardan bu yana peşine takılan bela bile üzerinde durmaya değmez, küçük bir pürüzdü. Ta ki iki sene önce, son kez kalbini kırdığı kızla yeniden karşılaşana dek...
Aşk ve merhametle yumuşayıp; kibir ve gururla keskinleşen bir ruh, sıradan değildir.
Sivri dilli, güzel, gururlu ve kabul görmesi güç bir kadın...
Bir dükün gayrimeşru kardeşi ve aristokrat toplumun küçümsediği bir kadının kızı olan Beatrice Cunningham, her şeye rağmen hayata ve bu gösterişli hayatın sağladığı konfora sadakatle bağlıydı. Ancak onu kendi yapan hiçbir şeyden pişmanlık duymamasını sağlayan idealist yanını asla kaybetmemişti. Kalbini kıran belki de tek şey, sahip olamadığı fakat istemekten asla vazgeçmediği bir ayrıcalıktı. Onu iki kere reddetmiş bir adamın aşkı...
Kendisinden emin, güçlü, çekici ve elbette kabul görmekten uzak bir adam....
Carter Maximilian, iki yıl önce terk ettiği İngiltere’ye geri dönerken temiz bir sayfa açmış olduğunu söyleyebilirdi. Hatta geride bıraktığı vahşi topraklardan bu yana peşine takılan bela bile üzerinde durmaya değmez, küçük bir pürüzdü. Ta ki iki sene önce, son kez kalbini kırdığı kızla yeniden karşılaşana dek...
HAFİF SPOILER İÇERİR!!!
Çok üzgünüm ama benim açımdan Güz Fırtınası ile başlayan düşüş Kış Nefesi kitabında da son sürat devam etti.
Baş kahramanımız Beatrice, Alexander'ın kardeşidir. Bense kitabı okurken şöyle bir durumdayım: "Alexander'ın kardeşi mi vardı yahu?" Artık önceki kitaptan nasıl kopmuşsam baş karakteri hiç çıkaramadım. Hatta ben bu kitabın Güz Fırtına'sının devamı olduğunu bile bilmiyordum, o derece alakayı kesmişim :D Ve keşke kestiğimle kalsaymışım :/
Beatrice'i nasıl tarif edebilirim emin değilim, davranışlarını pek anlamdıramadım. Soğuk desem değil, sıcak desem hiç değil. Bir yandan kendi kafasına göre düşüncelere dalıyor, benim ruhum özgür diye bağırınıyor; öbür yandan tam bir İngiliz leydisine dönüşüyor, özgürce davranan insanlara tepeden bakıyor, geçmişinde gördüğü kadınlara benzer kişiler görünce onlara tamamen soğuk ve anlayışsız davranıyor. "Ben cemiyet kurallarına çok bağlıyım, dilediği gibi davranan insanlara katlanamıyorum." gibi iç düşünceler okuyoruz kendisinden. Böyle bir karakter için dengesiz demem lazım ama o bile değil anacım. Ne olduğunu bulursanız bana da söyleyin :D
Geçmişinde erkeklerden nefret ediyor ama ana sebebini bilmenize rağmen nefretin kaynağı çok boş kalmış. Geçmişi insanlar tarafından hoş karşılanmadığı için onlara karşı soğuk ve alaycı davranıyor ama bu da çok havada kalan bir durum. Yani bu davranışlarının nedeni geçmişi değil de doğuştan gelen bir davranış biçimi olduğunu düşündürttü bana. Yazar bize aslında "O aslında öyle biri değil." diye vurgular yapıyor ama... Ih-ıh, ben inandırıcı bulmadım.
Ayrıca yine bu geçmişten dolayı sokaktaki kadınlara ve çocuklara yardım ediyor fakat bunun da onda yapay durduğu ve sırf mecburiyetten yaptığı bariz. Yukarıda da yazdığım gibi düşmüş kadınlara çok kibirli yaklaşıyor. Çocuklar deseniz oradan da kaybediyor. Zaten yeğeni ve kendi kanından olanlar dışında çocukları sevmediğini yazar da söylemiş. Bunu söylemesine rağmen araya Victoria ve Edward'ı sokuşturması Beatrice'i kendisiyle çeliştirmiş.
Yine de kitabın sonunda Beatrice'nin bunu itiraf etmesini -hatta kafasına dank etmesini- hiç beklemiyordum. Herhalde Rita da "Ben ne komplike bir karakter yarattım." diyerek bu açıklamayla durumu ustaca kurtarmış.
Carter da bir değişikti. Beatrice'den senelerce yaş farkından ve kardeşinden dolayı kaçtığı söyleniyor ama sebepler kesinlikle bunlar değildi. Nedenini inanın ben de bilmiyorum. Sadece o da Beatrice gibi komplike diyebilirim.
Diğer çiftimiz Jane-Alexander da ayrı hikaye. Alexander'ı zaten sevmemiştim, aynı hislerim devam ediyor. Jane karakterine önceki kitapta az da olsa ısınmıştım ama bunda baya soğudum. Konuşmaları kitap boyunca çok anlamsız geldi.
Ha kitapta sevdiğim şeyler yok muydu, vardı. En önemlisi kesinlikle sayfa sayısıydı. 368 sayfa bu tarz kitaplar için çok uygundur. En fazla 400-410 sayfa bu tür için -hatta sırf romantik tarzda olan bütün kitaplar için- yeterlidir. Mavi rengini ve kış mevsimini sevdiğimden olsa gerek bu kapağı öncekinden daha fazla sevdim.
Carina ve Beatrice'in sözde evleneceği Lord kitabı güzelleştiren karakterlerdi. İkisinin de bu türde çokça gördüğümüz klişeleri yapmaması artı puan kaptı ki Rita'nın klişeleri ters çevirmesini Kalbin Ateşi'nde çok güzel bir şekilde görmüştüm.
Hatırladığım kadarıyla Rita o dönemler sadece Güz Fırtınası'nı yazıp yeni bir hikayeye geçecekti, kitabı seri yapmayı düşünmüyordu. Sonrasında okuyucular Beatrice'in de hikayesini istemişlerdi diye hatırlıyorum -bunu da şu an yazarken hatırladım :D - Sanırım Rita sevenlerini kırmak istemediği için bu kitabı çıkardı ama yazdığının pek içine sinmediği kitabın sayfa sayısından, kitap boyunca süren karakter boşluklarından ve çelişkilerinden çok belli. Yine de bir emek harcadığı ve okuyucularını mutlu etme isteği gözlerden kaçmıyor.
Bu seferkini nazar boncuğu olarak sayıyorum. Daha önce Rita'dan daha iyi hikayeler okuduğum için sıradaki kitabın gerçekten iyi olmasını diliyorum.
Rita Hunter❤️candır. Rita ne yazsa okurum ama yazdıklarının hepsini de sevdim demek doğru olmaz. Çok beğendiğim kitapları olduğu için beklenti yüksek oluyor haliyle. İşte bu kitap o beklentiyi karşılamadı. Kötü değildi ama dediğim gibi beklenti çok yüksekti.
Kış Nefesi ile Beatrice ve Carter'in hikayesini Rita'nın o eşsiz kaleminden yine aynı tat ve keyifle okudum. Akıcı ve duygulara hitap eden anlatımıyla bize kendini sevdiren yazarımız başarılı karakterler yaratmakta oldukça ayrıca çok usta. Kapak ve ayracıyla da gözümüze hitap eden kitabın kahramanı Beatrice'yi aslında #güzfırtınası 'dan tanıyoruz. Beatrice Abertillery Dükü Alexander'in asi hırçın üvey kızkardeşidir.Bu kitabında daha önce tanıştığımış karakterleri özellikle hala yaramaz olan Jane ve doğal olarak Alexander'i görüp mutlu oluyoruz. Carter'ın hikayesi,benim favorim bir Marcus ya da bir Stephan kadar olamaz ama yine de kendini okutturdu. 💎 Rita Hunter'in kalemini seviyorum.Okumak isteyene özellikle tarihi aşk romanlarını sevenlere mutlaka @rita_hunter_ okumasını tavsiye ederim.Okuduğunuza asla pişman olmayacaksınız.
#alıntı "Beatrice ,en büyük acıyı çektiği sanan masum çocuktu işte...Carter'ın onun masumiyeti için ne büyük bir tehdit olduğunu anlamayan bir çocuk..."
Beatrice Cuningham Güz Fırtınası kitabının erkek karakteri Alexander'in üvey kız kardeşidir.
Erkeklerden nefret ederek büyümüştür. Erkekleri düşman olarak görür fakat onlar olmadan da hayatta kalamayacaklarını bilir. Geçinmeleri için onlara ihtiyaçları vardır. Bu düşünceleri annesi kafasına işlemiştir. Evlerine giren erkeklerin bakışları, dokunuşları da nefret etmesini sağlamıştır.
On dört yaşında iken abisinin arkadaşı Carter Maximilian evlerine gelmiştir. Düzenli olan ziyaretleri sayesinde kendisini farklı hissetmiş on beşinci doğum gününde de ona aşık olduğunu anlamıştır. Annesinin evlenmek isteyip de düştüğü bataklığa düşmeye niyeti olmadığından güzel bir hayatın hayalini kurup kendisini kandırmamaya kararlıdır. Bu yüzden evlenmek değil de bir erkeğin sevgilisi olmayı ister. Carter'e açıldığında da reddedilir.
Abisi Abertillery Dükü onu yanına alıp eğitimi için eşi Jane'nin annesini tutmuştur. Önce bunlara karşı koysa da daha sonra onlara alışmıştır. İnsanları uzak tutmak için geliştirdiği kibri, başkalarına gösterdiğinden farklı düşünceleri, hisleri vardır.
On sekiz yaşında iken abisinin arkadaşı ve yanında çalışan Carter'e gitmeden önce tekrar açılır ama yine reddedilir.
İki sene sonra Carter zengin ve yanında getirdiği sevgilisinin eski sevgilisinin evini kumarda kazanmış olarak döner.
Artık Beatrice'nin bir talibi vardır. Carter önce onun Beatrice'e uygun olup olmadığını görmeye karar verir. Daha sonra onun kendisinin olduğuna karar verir. Beatrice ile yakınlaşınca da evlenme teklif eder. Önce reddedilse de sonra evlenirler.
Kitapta ki tek olay ise bundan ibaret. Bir de Beatrice'nin annesinin hayatını telafi etmek için açtığı sığınma evi, oradakiler ve onları çalıştıranlar, ikilinin uğraşması gerekenler. Olaysız, sıkıcı ve dengesiz karakterlerin olduğu bir kitap.
Kitapta belli bir yere geldikten sonra özellikle tam adını koyamadığım bir hale büründüm.
O nedenle biraz süründü elimde.
Böyle sanki bir şeyler eksikmiş gibi hissettim.
Yazarın daha iyi kitaplarını okumuştum.
Kalemi yine iyiydi ama dediğim gibi bir şeyler eksikti. :)
Belki o kadar reddedilmenin üzerine, aradan geçen 2 yılın ardından işlerin arapsaçına dönmeden yola konulmasıydı.. Belki de Beatrice'in Carter'ı daha fazla süründüreceğini düşünmemdi..
Adam geldi falan neyse çok sürmedi hadi evlenelim, iyi peki hadi evlenelim o zaman durumu oldu. :D
Carter için Beatrice baya kolay oldu sanki :D
Yine çok güzeldi. Beatrice değişir mi diye korkuyordum ama özünü kaybetmeden olgunlaşması beni etkiledi, ne yalan söyleyeyim. Carter kitabın sonuna gelmeden tam olarak anlaşılabilecek bir karakter değil bence. Beni mutlu eden bir kitaptı. Yazarın ellerine sağlık.
https://dilarabook.blogspot.com.tr/2017/12/ks-nefesi-rita-hunter-kitap-yorumu.html
Yabancı kitaplarının historicalleri için yaptığı kapak tasarımlarını ve cilt kalitelerini çok beğeniyorum. Rita Hunter gibi Türk yazarlarının bu tarz önemi görmesi güzel bir şey.
Serinin ilk kitabı Güz Fırtınası'nı oldukça severek okumuştum. Bu kitap ise oradaki erkek karakterin kız kardeşi Beatrice'e aitti.
Ağabeyinin en yakın arkadaşına sırılsıklam aşık olan kadın karakterimiz aldığı iki red cevabı sonrası tüm umudunu kesmiştir bu ilişkiye karşı. Bir de Carter'ın para kazanmak için yurt dışına gitmesi ile aralarına iyice mesafe girer.
Yıllar sonra geri döndüğünde Carter'ın karşısında bıraktığı gün ki gibi toy, onun peşinden dolanan bir kız yerine, sosyetenin gözdesi olan, peşinde bir çok talibinin olduğu bir halde bulması ise tamamiyle onu zorlayan bir şey olmuştur.
Sen git kızı reddet, çek git, yıllar sonra metresinle dön ülkene, sonra gel kızın taliplerine gezdiği erkeklere laf söyle. Carter beni odunlukları konusunda delirtse de, sonrasında aklının başına gelmesinin fazla uzun sürmemesi iyi oldu.
Beatrice bu adama ne yapsa mübahtır. Takındığı tavırların aksine hiç de züppe olmaması, yardımseverliği ile gönlümü fethetti.
Kış Nefesi sayfa sayısı itibariyle ilk kitabından daha kısaydı. Yazarın kaleminin akıcılığı sayesinde bir çırpıda okudum ve bitirdim. Özellikle kara hasret gönlüm o sahnelerde sanki oradaydı. Olaylar olduğu kadar, durağan sahnelerde vardı ama bunlar benim sevdiğim tarzdan olduğundan sıkılmadan okudum diyebilirim.
Jane'in kardeşi Chris'in de olduğu sahneleri iple çekiyordum. Büyümüş, büyüyünce daha fena olmuş. Okurken çok eğlendim o sayfaları. Kitabının olmasını çok isterim ona ait.
Sadece yazırı sevdiğimdendolayı bu değerlendirmeyi yapıyorum. Üvey kızkardeş Beatrice seneler sonra yine Carter'ın peşinde. Biraz havaada kalmış bir hikaye bence.
yorumum için :
http://birumuthayal.blogspot.com.tr/2017/12/rita-hunter-ks-nefesi.html#more
Bir yılı geçkindir Kış Nefesi’ni bekliyordum o yüzden hemen okuyup bitirdim. Şu an keşke sindire sindire okusaydım desem de zaten özledikçe okurum diye kendimi avutuyorum. Kış Nefesi, Güz Fırtınası kitabından tanıdığımız Beatrice ve Carter’ın hikayesi ile buluşturdu bizi. Ben zaten daha Güz Fırtınası’ndayken merak etmiştim hikayelerini. ♥️
Beatrice çok güçlü bir karakterdi özellikle gayrimeşru oluşu onu daha da güçlü olmaya itiyor. Kitap boyunca kimseye boyun eğmedi hep bildikleri doğrultusunda hareket etti bu yüzden daha da çok sevdim onu.
Carter ise gururlu bir adam en az ile yetinmiyor. Bu yüzden her şeyi bırakıp gidiyor ve iki yıl sonra zengin bir adam olarak dönüyor.
Burada birazcık Beatrice’i nasıl bıraktıysa öyle bulmak istiyordu bence ama işler hiç düşündüğü gibi değil çünkü Beatrice o giderkende güzeldi ama şimdi bu güzellik abidesinin herkes farkında. Bu yüzden Beatrice’in peşine düşüyor ve ben bu sahnelere bayıldım kıskançlıklarını ağzım kulaklarımda okudum. Kıskanan erkek candır. 😍
Beatrice’in kendini bulması amaçlarını gerçekleştirmesi ve en önemlisi çocukluk aşkı Carter ile evlenmesi tüm bunlar harikaydı. Jane ile Alexander’ı okumak da çok güzeldi hatta Ateş serisinden tanıdık simaları da görebilirsiz.😍
Muhakkak okunması gereken bir Rita kitabıydı. Sırada ki kitabı da sabırsızlıkla bekliyorum Bayan Taylor’ın sırlarını bir an önce okuyalım inşallah. 🙏🏻
Son olarak o kadar güzel bir finali vardı kii anlatamam. Hatta bahsetmişken bir kere daha okuyayım. ♥️
Karton Cilt, 368 sayfa
3Kasım2017 tarihinde, Yabancı Yayınları tarafından yayınlandı