Körlük’ün adı bilinmeyen ülkenin adı bilinmeyen kentindeyiz yine. Üstelik yaşanan trajedinin üzerinden çok da geçmemiş, uyandırdığı dehşetin hatırası taze, mağdurları da hâlâ sağken yeni bir felaket, daha doğrusu olağandışı bir hal geliyor kentin başına. Seçim yapılıyor, sandıklar kuruluyor. Ancak beklenmedik bir şey oluyor ve oyların büyük çoğunluğu boş çıkıyor. Hükümet bir komplo şüphesiyle derhal teyakkuza geçerek bu beklenmedik durumu siyasal düzenin çarkları içinde öğütmeye çalışıyor; sonuç alamayınca da çareyi sıkıyönetim ilan ederek kenti terk etmekte buluyor. Fakat beklentinin aksine, düzenin yokluğunda düzensizlik baş göstermeyince, onu çıkarmak da yine siyasal erke düşüyor.
Saramago, hiciv ile alegoriyi derin bir kavrayış ve keskin bir görüyle harmanladığı, o muazzam dil cambazlığıyla devamlı eşeleyerek zihnimizde karıncalanmadık yer bırakmadığı bu unutulmaz eserinde, hamaset denen düşünce fukaralığının ve onun kovuklarında yuvalanan güç saplantısının ipliğini pazara çıkarıyor. Fars hiç bu kadar trajik anlatılmamıştı.
Körlük’ün adı bilinmeyen ülkenin adı bilinmeyen kentindeyiz yine. Üstelik yaşanan trajedinin üzerinden çok da geçmemiş, uyandırdığı dehşetin hatırası taze, mağdurları da hâlâ sağken yeni bir felaket, daha doğrusu olağandışı bir hal geliyor kentin başına. Seçim yapılıyor, sandıklar kuruluyor. Ancak beklenmedik bir şey oluyor ve oyların büyük çoğunluğu boş çıkıyor. Hükümet bir komplo şüphesiyle derhal teyakkuza geçerek bu beklenmedik durumu siyasal düzenin çarkları içinde öğütmeye çalışıyor; sonuç alamayınca da çareyi sıkıyönetim ilan ederek kenti terk etmekte buluyor. Fakat beklentinin aksine, düzenin yokluğunda düzensizlik baş göstermeyince, onu çıkarmak da yine siyasal erke düşüyor.
Saramago, hiciv ile alegoriyi derin bir kavrayış ve keskin bir görüyle harmanladığı, o muazzam dil cambazlığıyla devamlı eşeleyerek zihnimizde karıncalanmadık yer bırakmadığı bu unutulmaz eserinde, hamaset denen düşünce fukaralığının ve onun kovuklarında yuvalanan güç saplantısının ipliğini pazara çıkarıyor. Fars hiç bu kadar trajik anlatılmamıştı.
Körlük romanının bir nevi devamı. Roman olarak da bir tık altı hatta. Yine muhteşem Saramago üslubu, yine insanı merak ettiren bir konu ve çok etkileyici bir final.
Çok beğendiğim bu kitabın "Körlük"ten sonra okunması gerekir diye düşünüyorum. Biçimsel olarak ilk başta okuması zor bir tarzı var yazarın ama bir kez biçime alıştıktan sonra su gibi akıyor. Ben Gezi Olaylarından sonra okudum bu kitabı, siyasi benzerlikler çok çarpıcıydı. Özellikle "devlet büyükleri"nin aralarında geçen konuşmalar, tartışmalar etkileyiciydi. Gene de favorim "Körlük"...
http://oklapkutuphanesi.blogspot.de/2009/11/jose-saramago-gormek.html
Yazarin "Korluk" kitabini daha keyifle okumustum ama Saramago bir ustadir, bu kitabi da muhakkak okunmali.
Bu kitabı okumadan önce yazarın Körlük adlı kitabını okumalısınız.
Edebiyat çevrelerinin Saramago'nun yazdığı en iyi kitap olduğunda hem fikir olduğu Körlük adlı romanın devamı olarak nitelendirilen bir roman Görmek
Her şey hayali bir ülkede seçim günü bardaktan boşanırcasına yağan yağmur dolayısı ile seçimdeki problemlerle başlıyor.Sayım neticesinde % 75 beyaz oy çıkar bir hafta sonra bu oran % 83 olur ve hükümet beyaz oy kullananları Hükümet devirmek için dış güçlerin hizmetçisi,kendi tarafında olanları vatan sever .Basını abluka altına alma,tutuklamalar v.s . Saramago'nun yarattığı bu ülke bana aslında çağrışımlar yapıyor ama neyse...
Benim en beğendiğim ve bir çokta kitabını okuduğum yazarlardan olan Saramago'yu okurken ilk kez bu kadar zorlandığımı söylemeliyim.Körlük adlı romanla 190 Sh kadar bir bağlantı kurmak olanaksız. Zaten o Sh ya kadar oldukça durgun olan roman ( Tabii ki bence ) o Sh dan sonra hareketleniyor...
Sonuç olarak Saramago'nun bir baş yapıt olarak kabül gören Körlük adlı eseri ile kıyasladığımda Görmek bir kaç tık aşağı geldi bana.Ama tabii ki bir Saramago sever olarak almadan ve okumadan edemezdim..
Bende Körlük kitabı kadar etki yaratmadı. Muhtemelen genel kanı da bu yöndedir. Körlük'ten sonra okunması gereken bir nevi devamı niteliğinde bir kitap olmasına rağmen bence bağlantı zayıf kalmış. Kitap yapılan seçimlerde halkın büyük oranda boş oy kullanması ve akabinde tekrarlanan seçimlerde %83 oranında boş oy çıkması sonrasında bunu bilinçli bir eylem olarak addeden hükümetin başkenti terk etmesi ve boş oylari kullananların tespitine yönelik eylemlerini anlatıyor. Hükümet bombalı eylem , usulsüz yargılamalar ile halkın huzuruna kastediyor. Son derece doğal bir hak olan oy kullanmayı kendilerine tanınan "boş " seçeneği yönünde değerlendiren halka zulüm eden bir hükümetin öncülüğünde sisteme , temsili demokrasiye yergi niteliğinde bir eser ortaya koymuş Saramago. Polislerin işin içine girdiği andan itibaren kitap durağan halden akışkan bir kimliğe bürünüyor. İlk kitapla bağlantı noktasında biraz zorlama olmuş gibi oldu. Bu kitapta karakterler daha dönük kalmış gibi.
'José Saramago Görmek' kitap yorumu ile merhabalar...
'Körlük' ülkesinin başkenti yeni bir salgının pençesinde. En azından hükümet, halkın % 80 civarı boş oy kullandığı için böyle düşünüyor. Ardından boş oy kullananları vatan hainliği ile suçlayıp, sıkı yönetim ilan ediyor. Bütün bunlarda yine sonuç alamayınca şehri başsız bırakmak için hükümet yetkilileri ve güvenlik güçleri şehri terk edip, halkın şehirden çıkışını yasaklıyor. Ülkede kaos çıkmasını beklerken planları ellerinde patlıyor. Halk sessiz bir bütünlük içinde, ferah içinde yaşıyor. Tabi ki güç ve iktidar sahipleri buna izin vermiyor.
'Körlük' kadar olmasa da etkileyici bir kitap. Yazarın usta kalemi yine kendini gösteriyor. Fakat belki büyük beklenti ile başladığım, belki de ilkinin tadını bulamadığım için biraz zor ilerledi. Ama konu ve anlatılan itibariyle okuduğuma memnun olduğumu söyleyemeliyim.
Herkese bol kitaplı ve huzurlu günler dilerim.
İlk kitap olan Körlük kadar olmasa da (seri olmadığı için resmi olarak Körlük'ün ilk kitap olduğu da kesin değil tabii ki) anlatımını, dilini beğendim. Körlük net ifadeyle mükemmel derecede sarsıcı olduğu için sürekli onuna kıyaslayarak acaba bir aksiyon olacak mı diyerek okudum ama kitapta öyle göze çarpan bir aksiyon yok. Aksiyon yok ancak anlatılan o karamsar hava, gerilim bana kendini hissettirdi. Verdiğim paraya ve harcadığım zaman değdi. Tavsiye ederim.
324 sayfa
17Ağustos2017 tarihinde, Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından yayınlandı