Sevgiye aç bir kadınla... Kalbi buz tutmuş bir adam... Tutkuyu keşfettiklerinde, dönüşü olmayan bir yola girmek zorunda kalırlar...
Küçüklüğünden beri aradığı sevgiyi bulamayan Keira Destina'nın tek bir dileği vardı; kendisini gerçekten sevecek bir kalp. Babası tarafından sürekli hor görülüp, sevgisiz ve korumasız bir hayat süren Keira, şeytanla yaptığı anlaşma sonucu Karanlıklar Lordu'nu öldürmeye kalkıştığında, hayatının altüst olacağından habersizdi. Herkesin, önünde korkuyla titrediği Karanlıklar Lordu tarafından esir alınan genç kız için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.
Karanlıklar Lordu Kayran için, bu namı almak hiç de kolay olmamıştı. Katıldığı tüm savaşlardan galibiyetle ayrılmış, düşmanlarının korkulu rüyası haline gelmişti. Karanlık ruhunun bir tek savaş meydanlarında ışığa kavuştuğuna inanan bu adam, bir gece çadırına gizlice sızan, asil ama hırçın bir güzelin ölümcül saldırısından kendisini korumak isterken, onu bekleyen sürprizin farkında değildi. Gözlerine ilk baktığı an, bu kızın tanıdığı tüm kadınlardan farklı olduğunu anlamıştı. Genç kızın öfkesinin ve cazibesinin ateşi Kayran'ın buz tutmuş, karanlıklar içindeki kalbini sarmıştı. Genç adam için artık tek bir gerçek vardı; bu asi güzel ona ait olmalıydı!
Sevgiye aç bir kadınla... Kalbi buz tutmuş bir adam... Tutkuyu keşfettiklerinde, dönüşü olmayan bir yola girmek zorunda kalırlar...
Küçüklüğünden beri aradığı sevgiyi bulamayan Keira Destina'nın tek bir dileği vardı; kendisini gerçekten sevecek bir kalp. Babası tarafından sürekli hor görülüp, sevgisiz ve korumasız bir hayat süren Keira, şeytanla yaptığı anlaşma sonucu Karanlıklar Lordu'nu öldürmeye kalkıştığında, hayatının altüst olacağından habersizdi. Herkesin, önünde korkuyla titrediği Karanlıklar Lordu tarafından esir alınan genç kız için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.
Karanlıklar Lordu Kayran için, bu namı almak hiç de kolay olmamıştı. Katıldığı tüm savaşlardan galibiyetle ayrılmış, düşmanlarının korkulu rüyası haline gelmişti. Karanlık ruhunun bir tek savaş meydanlarında ışığa kavuştuğuna inanan bu adam, bir gece çadırına gizlice sızan, asil ama hırçın bir güzelin ölümcül saldırısından kendisini korumak isterken, onu bekleyen sürprizin farkında değildi. Gözlerine ilk baktığı an, bu kızın tanıdığı tüm kadınlardan farklı olduğunu anlamıştı. Genç kızın öfkesinin ve cazibesinin ateşi Kayran'ın buz tutmuş, karanlıklar içindeki kalbini sarmıştı. Genç adam için artık tek bir gerçek vardı; bu asi güzel ona ait olmalıydı!
Historical Romance kitap okumayı çok severim.Bu kitapta bana okuduğum iyi historiyal romanların çakması, pardon karması gibi geldi. Yazarımız Türk olduğu için kendisini desteklemek isterdim fakat yazdıklarının esinlenme olduğunu düşünüyorum. Halbuki kendi tarihimiz olmasa bile bu tarzda romanlar yazan Rita Hunter'i çok başarılı bulurum. Onun diğer önemli yabancı yazarlarla yarışabilecek kadar iyi kitaplar yazdığını düşünüyorum. Üzgünüm ama bu kitap benim için bir hayal kırıklığı...
Daha önce okuduğum birden fazla historical kitabın bir karmasını okudum sanki. Özgün değildi, ciddi ciddi her olay farklı bir kitaptan alınmış gibiydi.
Sonunda çok sevdiğim bir yazarın ilk kitabı çıkmak üzere! Bildiğim kadarıyla Ephesus Yayınları aylar öncesinde yazarla anlaşmıştı, ben de bunu yaklaşık beş ay kadar önce öğrenmiştim. O zamana kadar ben normalde sanal ortamda paylaşılan hikayeleri hiç okumazdım. Sonrasında yazarı biraz araştırayım dedim, tahmin ettiğim üzere yazar Türk'tü. Bazı sayfalarda yazarın hikayelerinden bir iki alıntı görmüştüm ve alıntılar da gayet hoşuma gitmişti. Ayrıca yazar en sevdiğim türde yazıyordu, böylece yazdığı hikayeleri okumak için Wattpad'e üye oldum ve yazarın hikayelerini okumaya başladım. İlk okuduğum hikayesi de Kalbimin Efendisi idi. Okumaya başlar başlamaz beni kendine çekmişti hikaye. Bittiğinde ise hadi bir hikayesini daha okuyayım diyerek, yazmış olduğu hikayelerin büyük çoğunluğunu okumuş oldum.
Yazar hakkında gözlemlerime gelirsem: Ben yazarla iletişim haline geçmedim ama iletişime geçtiği kişilere verdiği cevaplara bakarak yazar gayet tatlı dilli, samimi bir insan diyebilirim. Her hikayesi birbirinden güzel, okumaya doyamıyorsunuz. Yazarın yarattığı karakterlerle hem gülüyor hem hüzünleniyorsunuz. Okuyucular genelde erkek karakterlere hayranlık duysa da ben kadın karakterlerini daha çok seviyorum yazarın. Şu ana kadar nefret ettiğim bir kadın karakter olmadı.
Yazarda en sevdiğim özellik şu: Genelde tarihi aşk romanlarında ya olaylar mümkün olduğunca toz pembe anlatılır, ya da gerçekçi yaklaşacağım derken ipin ucunu iyice kaçırılır ve hayatta olmayacak kötülükler başlarına gelir karakterlerimizin. Jennifer'ın romanlarında bunu asla görmezsiniz. Gerçekçi yaklaşım-toz pembe karışımının oranlarını ayarlamada bir usta diyebilirim. Bence yazar gerçekçi yaklaşımlarında, herkesin başına gelebilecek olayları yazmada Brenda Joyce; esprili ortam yaratmada, karakterler arasındaki arkadaşlık bağını işlemede, mutlu zamanları anlatmada Julie Garwood 'dan esinlenmiş. İçimizi ısıtan aşklara gelirsek o zaten yazarın kendi sihri diyebilirim.
Yazar çokça hikaye yazmasına rağmen büyük çoğunluğunu kaldırdı hikayelerinin çünkü onlar da bir süre sonra kitap olarak karşımıza çıkacak. Yazarımızın şu an devam etmekte olduğu üç hatta başlamak üzere olduğu yeni bir hikayesi de var. İlk kitaptan sonra yazardan memnun kalırsanız diğer hikayelerine devam edebilirsiniz.
Bunun bir kitap yorumu olması gerekiyordu ancak hikayeyi önceden okumuş olsam da kitap olarak daha yeni yayınlanacak. Ben kitap hakkında herhangi bir yorum yapmıyorum şu an çünkü kitap çıkmadan spoiler vermeyi gerçekten istemem. Kitaba yapılan bir iki yorumdan sonra ben de kitap hakkında düşüncelerimi yazarım. Benim gibi tarihi aşk romanı hastasıysanız bu yazarı mutlaka okuyun derim. Hem yazdıkları size ilaç gibi gelecek hem de bizim ülkenin insanlarında ne cevherler varmış demekten alıkoyamayacaksınız kendinizi.
Kadın karakterlerin bu kadar hırçın ve inatçı olması bende negatif bir etki yaratıyor.Kitaptaki Keira ve Aldora karakterlerini bu yüzden sevemedim.Gereksiz yere uzatılmış 572 sayfa olmasına gerek yoktu.Belli bir süre sonra sıkılmaya başlıyorsunuz.
http://mehtapvekitap.blogspot.com/2015/02/historical-hunters-turu-gozlerinin_22.html
https://illekitap.blogspot.com/2020/11/jennifer-royce-gozlerinin-esareti.html
yorum için yukarıdaki linke bakınız
Jennifer Royce.. Mmmmm.. Kitabın tadı damağımda kaldı. Bu nasıl bir kitaptır. Yani öyle ki neler yazdığımı farketmeyebilirim. Saçmayabilir , her şeyi karman çorman edebilirim. Neden diye sormayın çünkü hala kitabın etkisindeyim. Size tek kelime söylemek istiyorum. BA-YIL-DIM.
Keira kızıl saçları ve yeşil gözleriyle çok güzel ama sevgiye aç biridir. Babası , üvey annesi ve üvey kız kardeşi tarafından hor görülerek 18 yaşına kadar büyümüştür. Babasından köşe bucak kaçan ona görünmemeye çalışarak geçmiş koskocaman 18 yıl. Annesini de kaybedince artık onu koruyan kimse kalmamıştır. Yaşlı bir eski asker olan seyis Santos dışında. Santos küçük kızın kendisini Barondan yani babasından koruyabilmesi için ona ders vermektedir. Bir gün Santos ile çalışırken babasına yakalanır ve zaten kalede istenmeyen Keira kendisi için ölümcül tehlikesi olan bir görevle görevlendirilir. Kayran'ı öldürmek.
Kayran yani Karanlıklar Lordu Rafael ailesinin genç yaşta katledilmesine şahit olmuştur ve o günden sonra asla eskisi gibi değildir. Sert duygusuz gaddar biri olan Kayran Keira'yı ilk gördüğü andan beri etkilenir ve onu ister. Ve istediğini de alır.
Keira ne kadar kaçmaya çalışsa da o artık bir esirdir. Küçük Esir...
Bir de Rodolfo'muz var. Kendisi kral olur. Genç ve yakışıklı bir kral. Rodolfo kardeşleri tarafından öldürülmeye çalışılmış bir kraldır. Aynı zamanda Kayran ile küçüklükten beri birbirlerine asla ihanet etmeyen iki arkadaş , dosttur. Kralın tek dostu...
Eeee Rodolfo'muz olur da o yalnız olur mu? Tabiki de hayırrr. Bir de Almira'mız var ki... O melek kadar masum ve güzel bir kızdır. Almira ile ilgili bir şey söylemeyeceğim spoiler olamsın diye. Sadece bilin ki simsiyah saçları ve masmavi gözleri var.
Yazarımızı daha önce hiç duymamıştım. Açıkcası wattpad'i pek takip etmiyorum. Elimdeki kitapları bitirmek için. Kitabımızı okuyunca nasıl böyle bir hata yaptım diye kafamı duvarlara vurmak istedim. Ama vuramadım orası ayrı. Şunu farkettim ki ne kadar yazar olmayı haketmeyen yazarlar çıkmış olsa da Wattpad Türk edebiyatına muhteşem yazarlar kattı. Asude , Fatih Murat Arsal ve şimdi deeee Jennifer Royce.
Historical okumaya bayılan biri olarak Gözlerinin Esareti'ni de bayılarak okudum. Artık favori historical yazar sıralamam Jennifer Royce sayesinde değişti.
1- Julie Garwood ( Kendisi benim biriciğim )
2- Judith McNaught
3- Rita Hunter
4- Jennifer Royce
Açıkcası Türk yazarlarımızın böylesine etkili historical roman yazması beni mutlu ediyor. Umarım hak etikkleri gibi çeviri şansına kavuşur ve tüm dünya historical nasıl yazılır okumuş olurlar. Çok iddalı cümleler kuruyorum ama öyle. Ben Jenny'in kalemine bayıldım. Karakterlerine özellikle bayan karaklerlerinin inatçılıklarına ve sivri dillerine... Söyleyecek başka bir kelime gerçekten bulamıyorum. Kısacası Jennifer Royce'u bizlere kavuşturan Ephesus Yayınlarına çok ama çok teşekkür ediyorum. Kayran-Keira ve Rodolfo-Almira aşktır Jennifer ise candır diyerek yorumumu noktalıyorum.
Beni kendimden geçirerek kahkaha atmama sebep olan iki yakışıklımızın arasında geçen diyaloğuda paylaşmadan olmaz.
"O zaman sen de iradene hakim ol ve hayvan gibi davranma."
"Elimde değil , onu o kadar çok istiyorum ki gözüm dönüyor."
" Anlasana , onu sadecce bedeni için istediğini düşünüyor olmalı. Bence onu asıl kızdıran şey bu. Eğer onun için bir şeyler hissettiğini söylersen yumuşayacaktır. Hissediyorsun değil mi?"
"Elbette hissediyorum! Vicdan azabı , pişmanlık , güzelliğini görünce ona sahip olma isteği..."
"Sen benden de beter odunsun Rodolfo"
Keira, yıllarca hor görülmenin, saygı duyulmamanın ve sevilmemesinin nedenini bilmeden babasının kalesinde bir sığıntı gibi büyümüştür. Nihayetinde, eline bir fırsat geçer. Babası, el Kayran'ı, yani Kastilya Komutanı'nı öldürmesi karşılığında, genç kıza istediği saygıyı verecektir.
El Kayran, savaştığı topraklarda korkuyla anılan, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan bir adamdır. Gecenin bir yarısı çadırına onu öldürmek için giren bir suikastçinin başlığını çıkardığı anda hayatı sonsuza kadar değişecektir.
Gözlerinin Esareti benim internette okuduğum, okurken de çok keyif aldığım bir hikayeydi. Böyle güzel bir kapak ile çıkması yazarımıza yakışmış, kaldı ki kendisi bir Türk. Ki bu alanda basılı eseri olan nadir kişilerden biri kendisi.
İki karakterimiz de baskılanmaya gelemeyen kişiler. İstediklerini kabul ettirmek için yapmadıkları şey kalmıyor. Okurken Kayran'a çok kızacağınız şeyler de var ama nihayetinde mutlu son kapıyı çalmadan olmaz.
El Kayran-Keria aşkının yanı sıra arka perde de geçen savaş ve Kastilya Kralı Rodolfo'nun yani Kayran'ın yakın arkadaşının da hikayesini okuyoruz. Almira, kesinlikle Keira kadar hırçın olabiliyor kendini savunmak konusunda lakin ondan biraz daha nasıl desem, naif. Sinirlendirilmedikçe peri gibi bir kızcağız oysa ki Rodolfo ne yapıyor? Az çok tahmin ediyorsunuzdur.
"Sen bana emredemezsin, zorba! Söylersin ve bende işime gelirse yaparım" - Keira Destina
Bunun kaç erkek karaktere söylenmesini istedim ama söylenmedi, tahmin bile edemezsiniz.
Ünlü karanlık şövalyenin gerçek adı Rafael olsa da El Faris Karyan Jamir olarak anılır. Kasabasına saldırılıp ailesi öldürülmüştür.Bu olay onu gaddar,acımasız bir adama dönüştürür. Herkesin adını duyunca bile korkuyla ürperdiği,kaçmak için ölümü bile göze aldığı,iblis diye anılan karanlık lordu savaş alanında ki çadırında öldürmeye çalışırlar. Buna cesaret eden ise sıra dışı güzellikte ki Keira Destina'dır.
Keira'nın annesi Aragon prensesidir ve düşman oldukları Kastilya Krallığının gayrimeşru prensine aşık olur. Bu duyulunca ortalık karışır ve hamile annesi sıradan bir köylüye baron unvanı verilerek evlendirilir.Zaten meşru olarak kabul edilmeyen prenste zehirlenerek öldürülür. Annesi doğumundan sonra bir daha çocuk sahibi olamayınca kocası onu boşayıp yeniden evlenmiş yeni karısından da bir kızı olmuştur. Keira'ı babası, üvey annesi ve kardeşi hep hor görmüş,hep babasına görünmemeye çalışmış,sevgisiz bir ortamda sevgiye aç olarak büyümüştür. Annesi ölünce de bu durum iyice katlanılmaz olmuştur. Sadece seyisleri onunla ilgilenir. İki yıldır da ona babasından korunmasına yarayacak savaş ve savunma dersleri verir. Yine bir gün çalışırlarken babasına yakalanırlar. Kılıç kullanmada ki becerisini fark eden babası El Kayran'ı öldürme görevini verir. Kiera ise karşılığında babasından birazcık sevgi ve saygı görmek ister. Bu yüzden kabul eder.
Fakat Kiera'nın umduğu gibi olmaz ve hemen yakalanır. Kayran ile hep mücadele etse de direnmesi adamı daha çok etkiler ve onu bırakmamaya karar verir. Kiera ise Kayran'ın kollarında istekli olduğu bir hayata katlanamaz. Hiç giymediği kadar güzel elbiseler giyip esir olduğu halde hizmetçileri olsa da aşağılanmaya dayanamaz. Kayran'ın emirlerini hep sorgular,kafa tutar bu yüzden kırbaçlansa da sonunda yardımına gelen seyisi sayesinde kaçmayı başarır. Fakat Kayran peşini bırakmaz. Birde Kiera'nın babası kralın isteği ile barış için bir anlaşma teklif eder. Kayran'a kızını ve bir kaleyi vereceklerdir. Baronun Kiera ile bir ilgisi olduğunu bildiğinden Kayran baronun peşine düşer saraya davet eder ve bu sayede yeniden Kiera'ı bulur. Kendisine ait olduğunu söyleyip vermek istemese de gerçek kimliği ortaya çıkar. Kiera gerçek kimliğini öğrenir,dövülür,yaralanır,kaçar sonunda aşık olur ama sivri dilini,inatçılığını hiç bırakmaz. Rafael'in ise ömrü Kiera'nın peşinde koşmakla geçer,onun için savaş başlatır,yakın arkadaşı kralına bile karşı gelir. Hep böyle iyi değil yapmaması gereken zalimlikler yapsa da sonu mutlu son.
Kiera'nın inadı bir süre sonra baydı kırbaç bile yedi inadından.Zamanında babasına da biraz gösterseydi ya bu inadını,sivri dilini.Krala bile hakaret ediyor abartı boyutuna geçti. Bu yüzden sevemedim onu. İkinci bir aşk daha vardı Rafael'in yakın arkadaşı kral Rodolfo'nun aşkı.Genelde ikinci karakterlerin aşkı yüzeysel iken burada bol bol okuyoruz. Kesinlikle bu kadar uzun tutulmasına gerek yoktu çünkü iki hikayenin karakterleri de dış görünüşleri dışında neredeyse aynı. Gereksiz yere sayfa sayısını arttırmış, uzatıp sıkmasına neden olmuş.
573 sayfa
2015 tarihinde, Ephesus Yayınları tarafından yayınlandı