III. Yüzyılda yaşayan Mani, Manicilik dininin kurucusudur. Kurduğu din, İsa, Buda ve Zerdüştün düşüncelerinin kaynaştırılmasından meydana gelmiştir. Mani, eski çağın bütün bilgeliğini bütün insanlara seslenen, evrensel ve tek bir dinle birleştirmek istiyordu. Maniye göre evrenin ve evrendeki bütün varlıkların yapısı iyilik-kötülük (ışık ve karanlık) karşıtlığıyla kurulmuştur. Maninin kurduğu din Sasaniler döneminde İran ve Mezopotamyada etkin oldu ve Orta Asyada yayıldı. Uygur hükümdarı Bügü Kağan 762 yılında Mani inancını devletin resmî dini olarak benimsedi. Doğuda başlayan Mani inancı Batıda da yayıldı: Bogomiller ve Katarlar, İsanın ilkel ortakçılığını arayan Hıristiyanlar, Mani inancından etkilendiler. Mani inancı her zaman yoksulların ve ezilenlerin yanında ve içinde yaşadı. Maninin alabildiğine hümanist olan yeni dünya görüşü, bütün dinler ve imparatorluklar tarafından ezildi.
Goncourt Ödülü sahibi Amin Maalouf, dini ve düşünceleri bütün baskılara karşın doğru ve iyi insanlarda varlığını sürdüren Maninin yaşamını yeniden kurarken göz kamaştırıyor.
III. Yüzyılda yaşayan Mani, Manicilik dininin kurucusudur. Kurduğu din, İsa, Buda ve Zerdüştün düşüncelerinin kaynaştırılmasından meydana gelmiştir. Mani, eski çağın bütün bilgeliğini bütün insanlara seslenen, evrensel ve tek bir dinle birleştirmek istiyordu. Maniye göre evrenin ve evrendeki bütün varlıkların yapısı iyilik-kötülük (ışık ve karanlık) karşıtlığıyla kurulmuştur. Maninin kurduğu din Sasaniler döneminde İran ve Mezopotamyada etkin oldu ve Orta Asyada yayıldı. Uygur hükümdarı Bügü Kağan 762 yılında Mani inancını devletin resmî dini olarak benimsedi. Doğuda başlayan Mani inancı Batıda da yayıldı: Bogomiller ve Katarlar, İsanın ilkel ortakçılığını arayan Hıristiyanlar, Mani inancından etkilendiler. Mani inancı her zaman yoksulların ve ezilenlerin yanında ve içinde yaşadı. Maninin alabildiğine hümanist olan yeni dünya görüşü, bütün dinler ve imparatorluklar tarafından ezildi.
Goncourt Ödülü sahibi Amin Maalouf, dini ve düşünceleri bütün baskılara karşın doğru ve iyi insanlarda varlığını sürdüren Maninin yaşamını yeniden kurarken göz kamaştırıyor.
bu kitabı çok beğendim. gerçekten kitabı okumaya başladığım andan itibaren beni içine aldı. olayları yaşatan, okuyucu da kitabın son sayfası kapandığında merakta bırakan başarılı bir kitap.
Amacı sadece hoşgörü dünyası oluşturmak olan Mani'nin hayat hikayesini anlatan başarılı bir eser olmuş.Yazarın bu şekildeki tarihsel eserlerini beğeniyorum.
Maalouf, Mani’ye adadığı bu romanında ikilik üzerine kurulu hoşgörü dinini yaymaya çalışan Mani’nin buruk hayatını kendine özgü masalsı tarzıyla ele almış. Diğer romanlarına göre daha kişisel bir havaya sahip bu eserde Mani’nin yolculuk ve sabırla dolu hayatının gerisinde tarih boyunca tanık olduğumuz iyiliğin bir türlü tutunamayışı yüzlerce yıl öncesinden yüzümüze bir kez daha çarpıyor.
konu itibarıyla farklı bi kitaptı.amin maalouf u seviyorum:))
Amin Maaloufdan Semerkanttan sonra okuyabileceğiniz en akıcı ve gizemli roman, konusu mistik hikaye severleri içine çekecek cinsten
Başlarken aslinda kitaba dair hiçbir fikrim yoktu. Arka kapaktaki mani dini hakkinda bildigim tek sey "uygurlarin mani dinini kabul ettikten sonra savasci yeteneklerini kaybettikleri, resim ve sanata cok onem vermeleriyle "ilgili tarih kitaplarinda cokca gecen o cumlelerdi. Aslini arastirmanin hic aklima gelmemesi sasirtti beni. Her ne kadar kurgu olsa da her sayfayi buyuk bir merakla ve cok keyifle okudum. Ayrica boyle bir kitabi amin maalouf'un buyulu tarziyla okumak ise cok daha guzel oldu benim icin.
253 sayfa