Denis Diderot (1713-1784): Aydınlanma döneminin en önemli yazar ve düşünürlerindendir. Encyclopédie'nin yayın yönetmenliğini üstlendi, yazdığı edebi ve felsefi eserlerin yanı sıra geçinmek için çeviriler yaptı. Jacques ve efendisi arasında geçen felsefi konuşmalardan oluşan, Diderot'nun yaşadığı dönemde henüz "determinizm" ismini almamış olan "kadercilik" hakkındaki bu eser de Diderot'nun diğer eserleri gibi zamanının ilerisinde kabul edilebilecek felsefi sorgular içerir. Bir "roman" olmadığı bizzat yazarı tarafından dile getirilse de Kaderci Jacques ve Efendisi tür bakımından romana yakın dururken roman sanatının çok önemli iki örneği olan Tristram Shandy ve Don Quixote'yi de selamlamaktadır.
(Tanıtım Bülteninden)
Denis Diderot (1713-1784): Aydınlanma döneminin en önemli yazar ve düşünürlerindendir. Encyclopédie'nin yayın yönetmenliğini üstlendi, yazdığı edebi ve felsefi eserlerin yanı sıra geçinmek için çeviriler yaptı. Jacques ve efendisi arasında geçen felsefi konuşmalardan oluşan, Diderot'nun yaşadığı dönemde henüz "determinizm" ismini almamış olan "kadercilik" hakkındaki bu eser de Diderot'nun diğer eserleri gibi zamanının ilerisinde kabul edilebilecek felsefi sorgular içerir. Bir "roman" olmadığı bizzat yazarı tarafından dile getirilse de Kaderci Jacques ve Efendisi tür bakımından romana yakın dururken roman sanatının çok önemli iki örneği olan Tristram Shandy ve Don Quixote'yi de selamlamaktadır.
(Tanıtım Bülteninden)
Geleneksel Çizginin Ötesinde Bir Roman / DENİS DİDEROT Kaderci Jacgues ve Efendisi
Diderot'un, roman tarzı olmayan bu kitabını okurken ilk etapta bir parça zorlandım. Çünkü geçişlerin sert olması beni afallattı. Ayrıca, okuyucusuna karakterleri, amaçları, davranışları ve duyguları derinlemesine betimlenen alışıla geldiği gibi giriş, gelişme, sonuç biçiminde yazılan, silsileli olayların ve birbiriyle ilişkili kahramanların içinde bulunduğu ve etrafında döndüğü heyecanlı, sürükleyici bir kurguyla insanın nefesini kesen bir roman da değil. Otomatik viteste gider gibi okuduğumuz klasik kitaplardan farklı olarak burada anlatıcının, okuyucunun dikkatinin en üst noktaya tırmandığı ve bekleyişe girdiği bir anda araya girip okuyucuyla konuşmaya başlaması ya da anlatının başka bir hikayeyle kesilmesi yüzünden okuyucu buz gibi bir duşun altına giriyor. Şaka gibi… Şunu da ifade edeyim ki, Jacques ve Efendisi uykuya daldığında onlar uyanana kadar Diderot’un başka bir hikâyeye geçme önerisi oldukça hoştu.
Kaderci Jacques ve Efendisi'nde Diderot, romanın genel prensiplerine karşı gelmiş olmakla birlikte romancıyla hatta roman yazma teknikleriyle dalga geçer gibi görünmüş. Bence bu kısmı oldukça ezber bozan cinstendi. Tam “Hadi!” denilen noktada okuyucuyu akıştan koparıp, bir yazarın bu noktada neler düşünüp yazabileceğinin çeşitlemesini yaparak ama bu alternatiflerin hiçbirini de seçmeyeceğini belirterek okuyucunun önüne ördüğü duvara okuyucuyu tatlı bir biçimde toslatıyor. Fakat burada Diderot Tanrı-Yazar gibi davranmıyor. Aksine Tanrı-Yazar rolüne soyunan ve insanın okurken odaklandığı, neredeyse gerçek gibi algıladığı, yazarın kalemiyle can verdiği karakter ve olayların, çoğu zaman okuyucunun hayal dünyasında canlılaştırmaya kadar götürdüğü başka biçimde olamayacağı yönündeki inandırıcılığı ve bir tek yazarın çözümleme biçiminin kanıksatıldığı olay örgülerini gerçekle karşılaştırarak ironi ediyor. Bence okuduğu romanın hikâyesine dalıp giden ve başka hiç bir açıdan düşünüp bakamayan okuyucunun zihnini bu şekilde uyarıp, bak bir de şöyle oku bakalım diyor. Kanımca, Diderot, bu tür romanlar ile kendince eğlenip alay etmiş. :) Bana kalırsa çok da kötü durmamış. Ama statik yapıdaki bir okuyucunun, farklı bir oluşuma tahammül gösteremeyip akışa set çekeceği olasılığından ötürü, farklı olana şans vermeyip veya alıştığı tarz ve üslubun dışındaki bir yapının ötesinde değişik olana karşı tutucu bir duruş takınma ihtimalinin yüksek olacağını düşünerek bu tarz okuyucuların bu kitaba ısınabileceğini pek sanmıyorum. Çünkü Diderot burada tembel, hayal gücünü yeterince çalıştırmayan, klasik okuyucu tiplerine hitap etmiyor. Oysa 18.yy'da yaşamış bir yazar ve filozofun gerçek sesini, sesindeki gerçek tınıyı, tınısındaki peçelenmemiş gerçek duyguları duymak kadar değerli bir şey var mı? Ses kaydı niteliğindeki kitaplar kadar kıymetli, paha biçilmez sessiz kayıtlar gibi olanı var mı? Tabii bu durumda şunu özellikle belirtmeliyim ki retçiler belagat yeteneği ile çözünürlüğü yüksek bir zekâ tiplemesine hayran kaldığım Jacques ile de tanışma şansını kaybediyorlar.
Arada toplumsal konularla ilgili kafasına eseni okuyucuya haykırarak söyleyip iyice içini boşalttıktan sonra sağ tarafında duran matarasından boğazına akıttığı şarap molasıyla yerine gelen keyfi bir güzel çakırlaştığında tekrar uyanık, zeki, eğlenceli karakteri Jacques ile enfiyeye olduğu kadar uşağına da bağımlı efendisine dönerek, anlatıda yarım kalan karakterlerinin aşk hikayelerini kaldığı yerden yazmaya devam eden Diderot’un kasıntısız rahatlığı okuyucuyu da aynı havaya sokuyor. Bence Diderot’un yaşadığı çağın algısı, düşünce biçimi hatırlanıldığında yazdıklarının oldukça cüretkâr ve aynı zamanda ironik, eğlenceli yapısı öyle küçümsenecek cinsten değil. Jacques karakteri zaten mükemmel karakterize edilmiş. Efendi ile Jacques arasında bazen gerilerek tepe noktasına vuran ardından bir barış süreciyle uyuşmaya başlayan ilişkinin trendi çok doğal tasvir edilmiş; bir tiyatro sahnesi gibi. Efendi ile uşak arasında didişmeye yol açan konuların temelde kişiliklerine dayalı inatçı, dik kafalı, birbirine bağımlı, sevimli, doğal, akışkan, özgür, adil olma gayreti içindeki ilişkileri ise “Gerçek Uşaklığın” takkelerini değiştiriyor.
Ironik ve post modern eserlerin en eğlencelisinden ;)
Benim için kabustanda öte olan kitap. Zorla okunmasının üstüne stil bakımından hiç tarzım olmayan bir kitap. Okurken çok zorlandım. Yazarın ha bire araya girdiği ve okuyucuya cahil muamelesi yaptığı kitaplardan hiç hazetmiyorum. Sonununda böyle olacağı belliydi zaten.
DENİS DİDEROT - Kaderci Jacques ve Efendisi
KADERCİ JACQUES VE EFENDİSİ
Yazar: DENİS DİDEROT
Çeviri: Nebiye Çavuş
İş Bankası Kültür Yayınları
Bana göre kitap okumayı seven insanların bazı kitapları okuması gerekir işte bu kitaplardan biride Denis Diderot’un yazdığı Kaderci Jacques ve Efendisi. Don Quijote ile Sanco ve Richardet’la Ferragus gibi Jacques’la Efendisi ancak bir arada bir şeyler ifade ediyorlar ve ayrı ayrı asla hiçbir işe yaramazlar.
Milan Kundera’nın bir okur olarak savaşa esir düşmüş Prag sokaklarında sevgi ve özlemle andığı, bir edebiyat adamı olarak Don Quijote’yle, Tom Jones’la, Ulysses’le bir tuttuğu edebiyat tarihinin unutulmaz ikilisi Jacques ile Efendisi, Diderot’nun XVIII. YUZYILIN SON ÇEYREĞİNDE KALEME ALDIĞI VE Batı edebiyatı tarihinin mihenk taşlarından biri olan Kaderci Jacques ile Efendisi’nin önemini, MİLAN KUNDERA şu sözlerle dile getirir: ‘’ İddia ediyorum Kaderci Jacques yokluğunda, roman tarihi ne anlaşabilir ne de tamam sayılır.’’
Denis Diderot kitabını roman olarak ifade etmese de Kaderci Jacques ve Efendisi romanında beş tane anlatıcı var yazarın kendisi, Jaqcues ve Efendisi, Hancı Kadın ve Markis. Birbirinden farklı anlatıcı ve öykülerin dile geldiği ve ayrıca Diderot’un eşsiz ve ustalıkla birleştirmiş olduğu diyaloglar ile devam eden başı ve sonu olmayan eşsiz bir roman Kaderci Jaques ve Efendisi…
Ciltsiz, 296 sayfa
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlandı