Ankaranın Dökülcek köyündendir Yaşar Oğlan. En çok dedesini sever bu dünyada. Dedesi Elvan Çavuş da yaman bir ihtiyardır hani. Dayanamaz haksızlığa. Sözünü sakınmaz hiç kimseden, ipe götüreceklerini bilse de. Bir de Gülnaresinin sevdası dağlar Yaşar Oğlanın yüreğini; ama en çok kekliğine tutkundur o. Kırda bulup elcik ettiği bir kekliktir bu. Kafesini açıp salsa da, birkaç gün sonra bulur evin yolunu, yalnız koymaz Yaşar Oğlanı.Gerek Dökülcek gerek civar köyler Amerikalıların av alanıdır o dönemde. Yabandomuzu avlar bir kısmı, bir kısmı da keklik diye tutturur. Günlerden bir gün, Yaşarın babası Seyit bir Amerikalı avcıyla tanışır. Daha ilk görüşte vurulur Yaşarın kekliğine bu Amerikalı. Seyit de, kâh çevrenin baskısıyla kâh kendisine iş bulur umuduyla, gizlice aldığı kekliği gidip Amerikalıya hediye eder. Yaşar Oğlanın yüreği dayanmaz buna. Tabii Elvan Çavuşun da... Kekliğin peşinden, her şeyi göze alıp, Ankaranın yolunu tutarlar. İşte asıl bundan sonra, insanın insana yaptığı zulüm neymiş bizzat yaşayarak görürler...Fakir Baykurt bu romanında, kayırmacılığın, haksızlığın, ahlaksızlığın, hukuksuzluğun alıp başını gittiği bir memlekette, biri genç biri yaşlı iki yüreğin her şeye rağmen nasıl doğrudan, güzelden ve adaletten yana atabildiğini anlatıyor bize.
Ankaranın Dökülcek köyündendir Yaşar Oğlan. En çok dedesini sever bu dünyada. Dedesi Elvan Çavuş da yaman bir ihtiyardır hani. Dayanamaz haksızlığa. Sözünü sakınmaz hiç kimseden, ipe götüreceklerini bilse de. Bir de Gülnaresinin sevdası dağlar Yaşar Oğlanın yüreğini; ama en çok kekliğine tutkundur o. Kırda bulup elcik ettiği bir kekliktir bu. Kafesini açıp salsa da, birkaç gün sonra bulur evin yolunu, yalnız koymaz Yaşar Oğlanı.Gerek Dökülcek gerek civar köyler Amerikalıların av alanıdır o dönemde. Yabandomuzu avlar bir kısmı, bir kısmı da keklik diye tutturur. Günlerden bir gün, Yaşarın babası Seyit bir Amerikalı avcıyla tanışır. Daha ilk görüşte vurulur Yaşarın kekliğine bu Amerikalı. Seyit de, kâh çevrenin baskısıyla kâh kendisine iş bulur umuduyla, gizlice aldığı kekliği gidip Amerikalıya hediye eder. Yaşar Oğlanın yüreği dayanmaz buna. Tabii Elvan Çavuşun da... Kekliğin peşinden, her şeyi göze alıp, Ankaranın yolunu tutarlar. İşte asıl bundan sonra, insanın insana yaptığı zulüm neymiş bizzat yaşayarak görürler...Fakir Baykurt bu romanında, kayırmacılığın, haksızlığın, ahlaksızlığın, hukuksuzluğun alıp başını gittiği bir memlekette, biri genç biri yaşlı iki yüreğin her şeye rağmen nasıl doğrudan, güzelden ve adaletten yana atabildiğini anlatıyor bize.
kitabı ilk baskısından okumuştum. öyle güzel bir dili ve anlatımı var ki. küçük bir çocuğun evcilleştirdiği kekliğin başına gelmeyen kalmıyor. daha doğrusu çocuk ve ailesi suçlu durumuna düşüyor. ağlanacak hallerine güleyim mi ağlayayım mı bilememiştim.
374 sayfa