Kıran Resimlerini okumaya başladım ve daha ilk bölümde çarpıldım. Aynı acılarla ağlayıp aynı sevinçlerle gülen insanların sadece bir günde can düşmanı kesilip birbirlerini boğazlayışlarının, gerçeküstü, inanılmaz ve vahşi öyküleriydi anlatılanlar. İnci Aral, kanlı Kahramanmaraş olaylarından insan manzaraları çıkarıyordu. Bu bir katliam kroniki idi. ONAT KUTLARKıran resimleri, yalnız Türkiye resimleri değil; Asya, Afrika ve Latin Amerika manzaraları bunlar. Afganistanda, Lübnanda, Habeşistan, Salvador ya da Kamboçyada kıvırcık saçlı, beyaz ya da badem gözlü kadınlar hep aynı kıran manzaraları içinde. Kıran Resimlerinde kanımca bir Maraş Olayı değil, bir kadın olayı vardır. Maraş katliamı görüntüleri içinde, insanlığın gündeminde daha çok uzun zaman kalacak olan evrensel bir sorun, kadın sorunu işlenmiştir. DERVİŞ POLATELKıran resimlerinde, İnci Aralın bir yazar olarak gösterdiği yürekliliği kutlamak isterim. Duygu sömürücülüğüne ve slogancılığa kapılmadan, giriştiği işin büyüklüğü altında ezilmeden, korkmadan adeta bir destan çıkarmış ortaya. ERHAN BENER
Kıran Resimlerini okumaya başladım ve daha ilk bölümde çarpıldım. Aynı acılarla ağlayıp aynı sevinçlerle gülen insanların sadece bir günde can düşmanı kesilip birbirlerini boğazlayışlarının, gerçeküstü, inanılmaz ve vahşi öyküleriydi anlatılanlar. İnci Aral, kanlı Kahramanmaraş olaylarından insan manzaraları çıkarıyordu. Bu bir katliam kroniki idi. ONAT KUTLARKıran resimleri, yalnız Türkiye resimleri değil; Asya, Afrika ve Latin Amerika manzaraları bunlar. Afganistanda, Lübnanda, Habeşistan, Salvador ya da Kamboçyada kıvırcık saçlı, beyaz ya da badem gözlü kadınlar hep aynı kıran manzaraları içinde. Kıran Resimlerinde kanımca bir Maraş Olayı değil, bir kadın olayı vardır. Maraş katliamı görüntüleri içinde, insanlığın gündeminde daha çok uzun zaman kalacak olan evrensel bir sorun, kadın sorunu işlenmiştir. DERVİŞ POLATELKıran resimlerinde, İnci Aralın bir yazar olarak gösterdiği yürekliliği kutlamak isterim. Duygu sömürücülüğüne ve slogancılığa kapılmadan, giriştiği işin büyüklüğü altında ezilmeden, korkmadan adeta bir destan çıkarmış ortaya. ERHAN BENER
"ne toprak kavgasıdır bu, ne din, ne iman. ne alınacak var, ne verilecek. ne düşmandır, ne talan. nasıl bir çlılgınlık ki bunlar hiç mi sevmemişlerdir insanı,kuşu böceği, uçanı koşanı, suyu, toprağı, yağmuru, güneşi, otu çiçeği? sevmemişlerdir midir ki el vurur ateş salarlar? kimdir bunlar ki kimi kimin üstüne salar?"
"o çarşafla gezip tırnaklarının ucunu göstermeyen, peçe takan ya da yüzlerini şemsiyelerle gizleyen kadınlar neler yapmamıştı ki tanrı'nın gözüne girmek için çarşafın karanlığına sığınmak yetecek mi sanıyorlardı? "
şiddet ve kan kokan, bir o kadar da yürek sızlatan bir kitap...
112 sayfa