Haruki Murakami’den bir tutku olarak koşmak ve bu tutkuyla terbiye edilen yazma eylemi üzerine eşsiz bir metin...
Murakami Bey, insan sizin gibi sağlıklı bir yaşam sürünce zamanla roman yazamaz hale gelmez mi?
Arada sırada insanlar bu soruyu sorar bana. Roman yazmak, sağlıksız bir
eylem; yazar olan kişi de sağlıklı olmak dediğimiz çemberden uzak bir yerde, mümkün olduğunca sağlıklı denemeyecek bir yaşam sürmek zorundaymış gibi.
Biz roman yazmaya çalıştığımızda, insanlığın temelinde bulunan zehir gibi bir şeyi istemesek de çekip çıkarır, görünür kılarız. Yazarlar az çok bu zehre maruz kalır. Bu zehir işin içine girmediği sürece, gerçek anlamda yaratıcılık
eylemi ortaya konulamaz çünkü (tuhaf bir benzetmeyle söyleyeceğim
ama balonbalığının zehirli kısmının aynı zamanda en lezzetli kısmı olmasıyla tıpatıp benzeyen bir durum galiba). Ama gerçekten sağlıksız olan şeylerle uğraşmak için insan mümkün olduğunca sağlıklı olmak zorundadır. Bu, benim tezim. Yani sağlıksız bir ruh bile, yine sağlıklı bir vücuda gereksinim duyar. İşte bu yüzden, böyle biri sanatçı olamaz, dense bile ben koşmaya
devam ediyorum.
Haruki Murakami’den bir tutku olarak koşmak ve bu tutkuyla terbiye edilen yazma eylemi üzerine eşsiz bir metin... Koşmasaydım Yazamazdım kendini “utangaç biri” olarak tanımlayan yazarın belki de en kişisel kitabı.
Haruki Murakami’den bir tutku olarak koşmak ve bu tutkuyla terbiye edilen yazma eylemi üzerine eşsiz bir metin...
Murakami Bey, insan sizin gibi sağlıklı bir yaşam sürünce zamanla roman yazamaz hale gelmez mi?
Arada sırada insanlar bu soruyu sorar bana. Roman yazmak, sağlıksız bir
eylem; yazar olan kişi de sağlıklı olmak dediğimiz çemberden uzak bir yerde, mümkün olduğunca sağlıklı denemeyecek bir yaşam sürmek zorundaymış gibi.
Biz roman yazmaya çalıştığımızda, insanlığın temelinde bulunan zehir gibi bir şeyi istemesek de çekip çıkarır, görünür kılarız. Yazarlar az çok bu zehre maruz kalır. Bu zehir işin içine girmediği sürece, gerçek anlamda yaratıcılık
eylemi ortaya konulamaz çünkü (tuhaf bir benzetmeyle söyleyeceğim
ama balonbalığının zehirli kısmının aynı zamanda en lezzetli kısmı olmasıyla tıpatıp benzeyen bir durum galiba). Ama gerçekten sağlıksız olan şeylerle uğraşmak için insan mümkün olduğunca sağlıklı olmak zorundadır. Bu, benim tezim. Yani sağlıksız bir ruh bile, yine sağlıklı bir vücuda gereksinim duyar. İşte bu yüzden, böyle biri sanatçı olamaz, dense bile ben koşmaya
devam ediyorum.
Haruki Murakami’den bir tutku olarak koşmak ve bu tutkuyla terbiye edilen yazma eylemi üzerine eşsiz bir metin... Koşmasaydım Yazamazdım kendini “utangaç biri” olarak tanımlayan yazarın belki de en kişisel kitabı.
Yazarı tanımama vesile oldu.
Yazmak güzeldir, paylaşmak daha da güzel.
Yazar 'Şurada şöyle koştum, burada böyle koştum' vs. derken yazmaya başlamadan önceki ve sonraki hayatından, düşüncelerinden bahsediyor.
Roman dışında bir şey okuyamayan bana bir şekilde okuttu kitabı sonuçta.
Eğer hiç Murakami kitabı okumadıysanız ilk önce bu kitap ile başlayın derim.
Evet bazı yerlerde sıkılabilirsiniz ama nasıl yazdığını, neden yazdığını, hayata bakış açısını bir nebze de olsa anlıyorsunuz.
Ve diğer romanlarını okurken daha belirgin olur bazı şeyler.
Ben Murakami tadı alamadım koşma şevki verse de romanları gibi değil:)
Murakami'yi okumaya başlamadan önce onu tanıma fırsatı bulabileceğiniz akıcı bir eser.
Kitabı atlaya atlaya okudum. Edebiyat alanında yoğunlaşmış yazılar bekliyordum ancak nerede ne kadar koştuğunu anlattığı yerler bana çok gereksiz geldi. Zaten Murakami edebi olarak güçlü bir yazar değil benim gözümde. Okumaya gerek görmedim çoğu bölümü.
Karton Cilt, edebiyat-deneme, 176 sayfa
Aralık2013 tarihinde, Doğan Kitap tarafından yayınlandı