Japon edebiyatının aykırı çocuğu Haruki MURAKAMİ, Zemberekkuşunun Güncesi adlı, kendisine dünya edebiyatında önemli bir yer açan romanıyla Türkçede. Onu İmkânsızın Şarkısıyla tanıyan okurları yine keyifli edebiyat dakikaları bekliyor. MURAKAMİ bu kez çağdaş politikanın anlamsızlığından, İkinci Dünya Savaşında Japonların saldırganlığından ve aşkın gelip geçiciliğinden söz ediyor. Tokyonun bir banliyösünde yaşayan anakarakteri Toru, otuzlu yaşlarının başında, işsiz, evliliği kötü giden, amaçsız biridir. Roman, onun gerçekle hayal arasında gidip gelen maceralarını anlatır, ki bu maceraların arasında bir kuyuda vakit geçirmek ve o kuyudan aniden bir otel odasına geçmek, hatta orada bir kadın tarafından baştan çıkarılmak da vardır. Bu çılgın fikirlerin arasına başkalarının hikâyeleri de girer, acımasız savaş hikâyeleri...Torunun başına gelen olağandışı olaylar MURAKAMİnin hayalgücünün genişliğini bize bir kez daha gösteriyor. Gerçekle olağanüstü arasında gidip gelen bu romanın dünyasını okuyucuya cömertçe ve hiçbir sınır tanımadan sunduğu kesin. Üstelik cesur bir girişim bu. Yani Zemberekkuşunun Güncesinde MURAKAMİnin yetkin ve cesur kalemiyle bir kez daha buluşacaksınız. Ki, bu bile başlı başına bir zevk!
Japon edebiyatının aykırı çocuğu Haruki MURAKAMİ, Zemberekkuşunun Güncesi adlı, kendisine dünya edebiyatında önemli bir yer açan romanıyla Türkçede. Onu İmkânsızın Şarkısıyla tanıyan okurları yine keyifli edebiyat dakikaları bekliyor. MURAKAMİ bu kez çağdaş politikanın anlamsızlığından, İkinci Dünya Savaşında Japonların saldırganlığından ve aşkın gelip geçiciliğinden söz ediyor. Tokyonun bir banliyösünde yaşayan anakarakteri Toru, otuzlu yaşlarının başında, işsiz, evliliği kötü giden, amaçsız biridir. Roman, onun gerçekle hayal arasında gidip gelen maceralarını anlatır, ki bu maceraların arasında bir kuyuda vakit geçirmek ve o kuyudan aniden bir otel odasına geçmek, hatta orada bir kadın tarafından baştan çıkarılmak da vardır. Bu çılgın fikirlerin arasına başkalarının hikâyeleri de girer, acımasız savaş hikâyeleri...Torunun başına gelen olağandışı olaylar MURAKAMİnin hayalgücünün genişliğini bize bir kez daha gösteriyor. Gerçekle olağanüstü arasında gidip gelen bu romanın dünyasını okuyucuya cömertçe ve hiçbir sınır tanımadan sunduğu kesin. Üstelik cesur bir girişim bu. Yani Zemberekkuşunun Güncesinde MURAKAMİnin yetkin ve cesur kalemiyle bir kez daha buluşacaksınız. Ki, bu bile başlı başına bir zevk!
Bazı kitaplar, müzikler, fimler veya resimler var aklımda. Okuduğumda, izlediğimde ya da gördüğümde soluğumu kesmiş. Kimilerinin neyle alakalı olduğunu bile unutmuşum üstelik, aklımda kalan tek şey çok güzel oldukları. Böyleleri eski bir sevgili gibi. Her şeyi unutsanız bile, geçirdiğiniz vaktin güzelliği baki.
Zemberekkuşu'nun Güncesi de anlattıklarımdan farksız. Birçok harika öyküyü, bir iskambil destesini karıştırır gibi sıralamış Murakami ve ortaya büyülü bir karışım çıkmış. Büyülü diyorum çünkü, kitapta çokça gerçeküstü öğe olsa da, hiçbir zaman gerçeklikten koptuğunu hissettirmedi bana; aksine okuduğum her şeyin gerçekleşebileceğini düşündüm hep zihnimin bir köşesinde.
Kitabın sayısız harika hikayeden, karakterden ve dünyadan oluşması, ilerde onu ayrıntılarıyla hatırlamamı zorlaştıracaktır kuşkusuz, ancak ne kadar güzel olduğunu unutmayacağım kesin. Bunun için Toru Okada bana kızmaz sanırım. Belki May Kasahara darılır, o kadar.
Kitabı okuduktan sonra kulağım hergün günü kuran Zemberekkuşunu aradı. Toru Okada'nın hikayesini yazardan dinlerken başka kişiler ve onların hikayelerini de dinleme fırsatı buluyorsunuz.
Hikayeye giren her kişi size farklı bir mesaj veriyor, bu kitabı okurken kendinizi bir senfoni dinler gibi hissediyorsunuz, bu senfonide zaman zaman bir enstrüman öne çıkıyor tam onun çaldığı melodiye odaklanırken başka bir enstrüman öne çıkıyor ve sizi alıp götürüyor.
Yazarın bütün kitaplarında var olan o mistik hava bu eserinde de var ve tam kıvamında ne fazla ne eksik. Ben bu kitabı çok keyif alarak okudum. Tavsiye ederim.
Yine müthiş bir hayalgücü,güzel anlatım ve cevapsız sorularla biten sürükleyici bir Murakami kitabı.Bu yazarı tanımak için bu kitabından yada Sahilde Kafka kitabından başlayın derim.
Yine bir haruki klasiği denilebilecek kitap.Okudukça okudum:))
Bir saatten sonra Toru Okada ile o kadar bütünleştim ki okulda bulduğum kışladan kalma gizli tünellerden birine inip içeride beklesem mi diye düşündüm. İmkanım olsa belki gerçekten inerdim, çünkü tüm gün aklıma defalarca kez Okada'nın yaşadıkları geliyordu, birdenbire.
Murakami ile bu kitapla birlikte tanıştım. Tek kelimeyle büyülendim. Karakterinin günlük yaşantısına da fantastik dünyasına da hayran kaldım.
Murakami'nin gerçekten güçlü bir anlatımı var. Bir yerden sonra okumuyorsunuz da sanki o anlatıyor siz dinliyormuşsunuz gibi.
Bazı öyküler sonlanmıyor ya da bağlansın diye beklediğiniz karakterler hiç karşılaşmıyor ama varılan yer değil yoldur önemli olan:)
Yazarın bir imzası olarak “orada” olan, ne sevilen ne yerilen sadece orada olan karakterleriyle dikkat çeken eser, diğer Murakami eserlerine göre daha derli toplu bir finale sahip. Fakat finalin son virajı biraz hızlı alınmış gibi. Bir yanda günlük yaşamın detaylarıyla alabildiğine sıradan diğer yandan simgesellikte çığır açacak kadar fantastik. Üstelik romanın başlangıcı son derece normal, hani Murakami olmasa bu sıradanlıktan iş buralara nasıl vardı dedirtecek derecede. Yine de tüm bu fantastikliğin son derece yalın neredeyse olağan bir şekilde ilerlemesi de dikkat çeken detaylardan. Tabi yine bir Murakami klasiği olarak sorulara cevap aramak yersiz. Askeri anılar diğer anılardan daha ayrıksı duruyor. Fakat açıkçası diğerlerine göre çok daha ilgi çekici. Bir Asya ülkesinin ilk kez batılı bir ülkeyi yenmesinin gerisindeki resme biraz yakından bakmak bu arayış kitabının beklenmedik getirilerinden olmuş.
Doğru ille de gerçekte değildir ve gerçek de belki tek doğru değildir.
Uzun süredir okuma listemde olan bu kitabı okuyabildiğim için mutluyum. Sayfa sayısı 500 ün üzerinde ise e-kitap olarak okumayı tercih eder oldum. Bu kitapta e-kitap olarak okundu. Kendimi bir kuyuya atmayı ve orada kendimi bulmayı istedim....
Karton Cilt, 738 sayfa
2010 tarihinde, Doğan kitap tarafından yayınlandı