Patricia Highsmithi tanıtmaya gerek yok. Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiyede de geniş bir okur kitlesine sahip olan bu yazarın sadık okuyucuları onu çok iyi bilirler. Ancak, ölümünden önce yazdığı bu son kitap, hepimiz için sürprizlerle dolu. Onun öteki eserlerine hem benziyor, hem de benzemiyor. Bir cinayetle başlayıp hiç beklenmedik bir sona varan bu öykünün kahramanı, hastalıklı bir kişi değil, hastalıklı bir toplum. Şiddeti benimsemiş, özümsemiş, neredeyse öğütmüş bir toplumda, bu şiddete karşı çıkan ama onun savaş koşullarını bir türlü benimseyemeyen bir grup marjinal insanın acı-tatlı serüveni... Tüm yaşamını ölüm ilişkileri üzerine kurmuş bir yazarın, son soluğunda ölüme meydan okuması sanki... Patricia Highsmithin yaşam türküsü...
Patricia Highsmithi tanıtmaya gerek yok. Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiyede de geniş bir okur kitlesine sahip olan bu yazarın sadık okuyucuları onu çok iyi bilirler. Ancak, ölümünden önce yazdığı bu son kitap, hepimiz için sürprizlerle dolu. Onun öteki eserlerine hem benziyor, hem de benzemiyor. Bir cinayetle başlayıp hiç beklenmedik bir sona varan bu öykünün kahramanı, hastalıklı bir kişi değil, hastalıklı bir toplum. Şiddeti benimsemiş, özümsemiş, neredeyse öğütmüş bir toplumda, bu şiddete karşı çıkan ama onun savaş koşullarını bir türlü benimseyemeyen bir grup marjinal insanın acı-tatlı serüveni... Tüm yaşamını ölüm ilişkileri üzerine kurmuş bir yazarın, son soluğunda ölüme meydan okuması sanki... Patricia Highsmithin yaşam türküsü...
327 sayfa