Saitin hayattaki bileti lüks mevki bileti idi. Ama o da tıpkı Barba gibi lüks mevkiden, birinciden, ikinciden hoşlanmıyor, soluğu hep üçüncüde, personel koğuşunda alıyordu.Haldun Taner... O, Orhan Veli ile beraber, son neslin en kuvvetli simalarından biridir. Yaşayışları, hayatın güzelliğini duyuşları, avarelikleri ve Türkçenin şiirini buluşları ne kadar birbirine benzer. İstikbalin edebiyat kitaplarında onlar, bugünün yıldızları olarak yan yana parlayacaklardır.Mehmet KaplanEdebi eserler, insanı yeni ve mesut, başka iyi ve güzel bir dünyaya götürmeye yardım etmiyorlarsa neye yarar?diyen büyük yazarın ilk kez 1951de yayımlanan hikâye kitabı Kumpanya yeniden gözden geçirilerek yayına hazırlandı. Mektuplar, manüskriler ve gün ışığına çıkmamış yepyeni metinler sırada... TADIMLIKIEn şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu. Kör Halit ayak diriyor, ille de, Cumhuriyet Eğlencesi Kumpanyası koyacağız, diyordu. Diyordu da hatırına başka bir isim gelmiyordu.Saffet Ferit neredeyse deli olacaktı. Önce ceketini fırlattı; sonra kravatını çözdü. Ondan sonra da parça parça kır düşmüş saçlarını karmakarışık etti: Olmaz be, Kör! Olmaz be! Ulan, sili, sılı isim mi olur? En iyisi Sulu Sahnesi koyalım bari! Halit: Siz bir isim bulun. Bulamıyorsunuz. Ondan sonra da benim bulduğumu beğenmiyorsunuz. Ben önce tuluata... Anladık yahu! Anladık. Sen ilk defa Eğlence-i Osmani tiyatrosu ile işe başladın. Bugünkü şöhretini de orada yaptın. Şimdiki tuluat artistlerinin çoğu oradan geçtiler. Yedi bucakta tanınmış, iş yapmıştır. İyi, güzel! Osmanlı İmparatorluğu zamanında da Eğlence-i Osmani hiç fena ad değil. Değil, olur. Ama, Cumhuriyet Eğlencesi kumpanyası olmaz. Siden, sıdan vazgeçtim, Cumhuriyet Eğlencesi ne demek? Bir manası olsa bile, güzel değil. Durun hele! Benim aklıma bir şey geldi. Şu inatçının da suyuna gitmiş oluruz. Cumhuriyet, ne demek? Halk idaresi demek değil mi? Öyleyse Halk-Eğlence Kumpanyası diyelim.Yine itirazlar yükseldi. Zayıf, gözleriyle gırtlağı dışarıya fırlamış bir delikanlı: Halk - Eğlence, İş Bank gibi bir şey. Halk Eğlencesi, en doğrusu. Bu sefer de kumpanyası diyemeyiz. Memleket Kumpanyası nasıl? Bir Kasımpaşalı karayağız delikanlı: Kasımpaşalı Kumpanya diyelim. Bir Üsküdarlı atıldı: Neden Üsküdarlı Kumpanya demiyoruz da Kasımpaşalı diyoruz? Moruk Salih: Durun yahu, dedi, ne kavga ediyorsunuz. Ben bir tane buldum... Aman Salih Ağabey, sen bulma. Geçen seferkini de sen bulmuştun. İki ay dayanamadık. Fena mıydı geçen seferki? Yok, çok iyiydi doğrusu! Hele Adanada ne meşhur olmuştuk ya! Bir dayak yemediğimiz kaldı. Benim burnumda aylarca, tüyü tüsü yerinde ördek yavrusunun kokusu tüttü durduydu.Kör Halit: Ben vazgeçtim, dedi. Aman Halit Bey, etme... Yok, yok, kumpanyadan değil. Ondan bizi, Azrail bir yana, kimse vazgeçiremez. Var ol, Halit Ağabey! Saffet Ferit mahzun, trajik bir hal aldı. Ayağa kalktı. Burhanettin Tepsinin hayranlarından olduğu için, Napolyon gibi durdu. Eğildi, Haliti alnından öptü.Münakaşa tekrar şiddetlendi. İşte tam bu sırada köşede sessiz sessiz oturan, kumpanyanın ikinci komiği Dayı Remzinin, söz söylemek üzere kafasını uzattığını görenler, en doğru, en mühim lafın edilmek üzere olduğunu hissetmişler gibi, münakaşayı tam ortasında kestiler. Dayı Remziye sual dolu gözlerle dönüp baktılar. O, çay fincanını eliyle kenara itti, Saffet Feritin önünde duran Serkldoryan kutusuna uzandı. Bir sigara aldı. Paketin üzerine sigarayı vururken: Bütün mesele kumpanyanın ismine kaldıysa, iş tamam demektir. Yahu, siz sahiden kaçıksınız be! Sen, Türkiyenin Burhanettinden sonra en korkunç facia artisti Saffet Ferit; sen, ölü Naşitten sonra ölmeyen son tuluatçı Kör Halit; sen, Eyüp Sabriden sonra en iyi oyuncu Moruk Salih!.. Siz, hep kıymetli gençler! İş, kumpanyanın ismine kaldıysa ne âlâ! Hani perde, hani dekor, hani kostüm, hani makyaj, hani?..Sözünü Saffet kesti: Onlar kolay, dedi. Bende de var, Halitte de... Salihte de eski bir yelken bezi var. Suatta da ressamlık... Bir gecede perdeyi de, dekoru da hazırlarız. Herkesin eski de olsa bir iki bir şeysi vardır. Öteden beriden ariyet de bir şeyler buluruz. Buradan kaldırıp masa götürecek değiliz a, masa lazımdır diye. Makyaj için de mi üzüleceğiz yahu? Bol mantar, bol sakız, bol eter...
Saitin hayattaki bileti lüks mevki bileti idi. Ama o da tıpkı Barba gibi lüks mevkiden, birinciden, ikinciden hoşlanmıyor, soluğu hep üçüncüde, personel koğuşunda alıyordu.Haldun Taner... O, Orhan Veli ile beraber, son neslin en kuvvetli simalarından biridir. Yaşayışları, hayatın güzelliğini duyuşları, avarelikleri ve Türkçenin şiirini buluşları ne kadar birbirine benzer. İstikbalin edebiyat kitaplarında onlar, bugünün yıldızları olarak yan yana parlayacaklardır.Mehmet KaplanEdebi eserler, insanı yeni ve mesut, başka iyi ve güzel bir dünyaya götürmeye yardım etmiyorlarsa neye yarar?diyen büyük yazarın ilk kez 1951de yayımlanan hikâye kitabı Kumpanya yeniden gözden geçirilerek yayına hazırlandı. Mektuplar, manüskriler ve gün ışığına çıkmamış yepyeni metinler sırada... TADIMLIKIEn şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu. Kör Halit ayak diriyor, ille de, Cumhuriyet Eğlencesi Kumpanyası koyacağız, diyordu. Diyordu da hatırına başka bir isim gelmiyordu.Saffet Ferit neredeyse deli olacaktı. Önce ceketini fırlattı; sonra kravatını çözdü. Ondan sonra da parça parça kır düşmüş saçlarını karmakarışık etti: Olmaz be, Kör! Olmaz be! Ulan, sili, sılı isim mi olur? En iyisi Sulu Sahnesi koyalım bari! Halit: Siz bir isim bulun. Bulamıyorsunuz. Ondan sonra da benim bulduğumu beğenmiyorsunuz. Ben önce tuluata... Anladık yahu! Anladık. Sen ilk defa Eğlence-i Osmani tiyatrosu ile işe başladın. Bugünkü şöhretini de orada yaptın. Şimdiki tuluat artistlerinin çoğu oradan geçtiler. Yed... tümünü göster
Harika bir kitap. Klasiklerden olmasina ragmen anlasilirlik duzeyi cok yuksek.
Diğer öykü kitaplarına nazaran biraz daha içten biraz daha haktan buldum öykülerini.
Anlaması oldukça zor. Eski Türkçeden gelen kelimeler çokça kullanılmış.
100 sayfa