Lizbon'a Gece Treni

Antik diller öğretmeni Raimund Gregorius dersin ortasında birden kalkıp sınıftan çıkar ve yaşadığı şehri, düzenli hayatını terk edip hakkında hiçbir şey bilmediği gizemli bir Portekizlinin, doktor ve yazar Amadeu Prado'nun izini sürmek üzere Lizbon'a doğru trenle yola çıkar. Tesadüfen eline geçen ve Prado'nun, hayat, aşk, yalnızlık, arkadaşlık, ölümlülük ve ölümle ilgili notlarının bulunduğu kitabın etkisinden çıkamayan Gregorius, dilini bilmediği, ilk kez gittiği bu yabancı ülkede ve bu olağanüstü yolculuğu sırasında Prado'nun hayatının değişik evrelerinde yer almış insanlarla bir araya gelip onun farklı söylencelerle dokunmuş hikâyesinin derinlerine iner. Bir yandan da kendi içsel yolculuğunu sürdüren Gregorius, Diktatör Salazar'a karşı savaşmış Amadeu Prado'nun kişiliğinde kendine ve insana ilişkin pek çok sorunun yanıtını ararken, bir başkası olmanın dayanılmaz çekiciliğine de karşı koyamayacaktır. Lizbon'a Gece Treni, sadece Avrupa'dan değil, kendi düşüncelerimizden ve duygularımızdan da geçen ve dönüşü belli olmayan bir yolculuğun çok sesli, unutulmaz romanı.

Antik diller öğretmeni Raimund Gregorius dersin ortasında birden kalkıp sınıftan çıkar ve yaşadığı şehri, düzenli hayatını terk edip hakkında hiçbir şey bilmediği gizemli bir Portekizlinin, doktor ve yazar Amadeu Prado'nun izini sürmek üzere Lizbon'a doğru trenle yola çıkar. Tesadüfen eline geçen ve Prado'nun, hayat, aşk, yalnızlık, arkadaşlık, ölümlülük ve ölümle ilgili notlarının bulunduğu kitabın etkisinden çıkamayan Gregorius, dilini bilmediği, ilk kez gittiği bu yabancı ülkede ve bu olağanüstü yolculuğu sırasında Prado'nun hayatının değişik evrelerinde yer almış insanlarla bir araya gelip onun farklı söylencelerle dokunmuş hikâyesinin derinlerine iner. Bir yandan da kendi içsel yolculuğunu sürdüren Gregorius, Diktatör Salazar'a karşı savaşmış Amadeu Prado'nun kişiliğinde kendine ve insana ilişkin pek çok sorunun yanıtını ararken, bir başkası olmanın dayanılmaz çekiciliğine de karşı koyamayacaktır. Lizbon'a Gece Treni, sadece Avrupa'dan değil, kendi düşüncelerimizden ve duygularımızdan da geçen ve dönüşü belli olmayan bir yolculuğun çok sesli, unutulmaz romanı.


Değerlendirmeler

değerlendirme
8 puan

"Kitap içinde kitap", "kayıp insan", "bireyin kendi benliğini sorgulaması" , "yakın siyasi tarih", "seyahat" temalarıyla Orhan Pamuk'un Kara Kitap ve Yeni Hayat'ını andıran, ama özellikle felsefi bölümü cezbeden, okunması gereken bir kitap.

Profil Resmi
10 puan

Dil, psikoloji, felsefe ve yakın Portekiz tarihinin tek potada muhteşem eridiği kitap. Son zamanlarda okuduklarımın içinde en iyisi bile diyebilirim. Dil öğrencisiyseniz ya da dillere ilgiliyseniz kaçırmamanız gereken türden.

10 puan

Yasamın ölümün dinin hayatın didik didik sorgulandigi, iç dunyaların ortalığa dokuldudugu bir yolculuga tanıklık ediyorsunuz. Biz bize verilen hayatlara ne yapıyoruz, mutluluk nerededir ve son anın elbet bir gün gelecegini bildigimiz halde neden vedalaşmak hep zor gelir ve kaçınılmaz sondan hep kaçmak isteriz aslında....

*Hayat yaşadığımız şey değildir; yaşadığımızı hayal ettigimiz şeydir.

*Hayal kırıklığının kötü olduğu söylenir; dusuncesizce varılmış bir önyargı. Hayal kırıklığı yoluyla degilse hangi yolla kesfedebiliriz neler beklemiş neler ummuş oldugumuzu?

10 puan

Kitabın isminin Lizbon olması en sevdiğim yazarın Pessoa'nın şehri olmasından dolayı okudum.
Ama gerçekten son zamanlarda okuduğum güzel kitaplardan.Kesinlikle okumaya değer.

9 puan

Severek, düşünerek, anlayarak ağır ağır keyfine vararak okudum. Çok değerli cümleler var kitapta. Okuduğum en iyilerden biri fakat sonunu pek beğenmedim. Alnına yazılan telefon ve Portekizce konuşan kadınla en sonunda bir bağlantı kurulacağını ummuştum. Hikaye yarım kalmış gibi oldu böyle sanki..

10 puan

Nasıl bir kitaptı anlatamam. Felsefi, edebi ve ruha dokunan bir kitaptı. Öyle vurgun cümleler vardı ki, durup sizde kendinizde sorguluyorsunuz...

Profil Resmi
6 puan

Hem bir çırpıda bitirilecek hem de edebi yönü kuvvetli bir kitap.

10 puan

"hayat,yaşadığımız şey değildir;yaşadığımızı hayal ettiğimiz şeydir"

10 puan

Sıradan bir hayatı olan eski diller öğretmeni Raimund Gregorius, öğrencilerinin deyişiyle Mundus, bir gün dersini terk edip çıkar. Bir sahafta bulduğu eski bir Portekizce kitabı, kitapçı birkaç sayfa tercüme eder Mundus'a. Dil konusunda becerisi çok yüksek olan Mundus Portekizce öğrenmek ve bu kitabı okumak arzusuna kapılır. Aynı zamanda yazarı Amadeu Prado'nun yaşadığı Lizbon'a gitmek ve onu tanımak.

Ve Gregorius elinde kitaptan başka hiçbir bilgi olmaksızın Prado'nun izini sürmek üzere Lizbon'a doğru yola çıkar. Bu aslında hayatındaki bir kırılma noktası ve sonrası da kendi dönüşüm yolculuğudur da aynı zamanda. Bir daha asla eskisi gibi olamayacaktır. Başta kimi zaman geri dönmeyi düşünse de Prado'nun büyüsünden kurtulamayacak ve hatta kendi şehri Bern ona artık yabancı gelecektir.

Dr.Prado, bu laf ebesi, söz kuyumcusu, kelimelerin büyücüsü adam, diktatör Salazar zamanında yaşamış ve 30 yıl önce ölmüştür. Prado bilgiye karşı sonuna dek açlık hisseden, herşeyi öğrenmek arzusunda, çok zeki, parlak, aynı zamanda kibirsiz, iyi huylu, çok insancıl biridir. Kendine, insanlığa ve hayata karşı bitmek bilmeyen sorularını ve çıkarımlarını kağıtlara not etmiş, mektuplara işlemiş, konuşmalarına konu etmiştir.

Gregorius, Lizbon'da Prado'yu tanıyan, onun zamanında yaşamış ve hayatında derin izler bırakmış aile bireylerini, dostlarını, aşklarını, öğretmenlerini ve Salazar'a karşı birlikte mücadele ettiği insanları bularak ve onların anılarını ve Prado'nun geride bıraktığı yazılarını kullanarak bir yap-boz oyunu gibi, bir yaşam öyküsünü ortaya çıkarmaya çalışır. Bu sırada da tanıdığı bu insanların hayatlarına dokunur. Kimiyle dosluklar geliştirirken kiminin geçmişte donup kalmış hayatının buzlarını çözmekten geri durmaz.

Mercier kitabında gerçek bir edebi lezzet vaadini fazlasıyla yerine getiriyor. Bir mozaik tabloyu farklı yerlerinden tamamlayarak harika finale ulaştırıyor. Prado'ya söylettiği/yazdırdığı metinlerin bazısında anlamakta zorluk çeksem de genel olarak kolay okunan, keyif veren akıcı bir kitap Lizbon'a Gece Treni. Edebi lezzeti uzatmak için yavaş ve sindire sindire okudum. Bir G.G. Marquez veya Louis de Bernieres kitabı okur gibi hissettim kendimi kimi zaman, aldığım tat bakımından.

Sonuç olarak, kurgusuyla, içeriğiyle ve anlatımıyla bir edebiyat şaheseri. Edebiyat severlere ısrarla okumalarını öneriyorum.

9 puan

Doktorun kitabından aktarılan kısımlar hariç, ilgimi çekmeyi başaran bir kitap olduğunu söyleyebilirim. İtiraf etmeliyim ki kitabı okuduktan sonra hem Portekizce öğrenme hem de bir trene binip uzun bir yolculuk yapma isteği oluştu içimde. Bunda, askerde olmamın ve uzun zamandır kısmen de olsa sahip olabildiğim özgürlüğüme hasretimin de etkisi yok değil :) Kitaba geri dönersem, okurun ilgisini çekmeyi başaran bir kurguya sahip. Ayrıca, hikayedeki karakterlerin analizini başarıyla sunmuş yazar. Adı geçen isimleri benimsemeniz hiç de zor değil. Eğer doktorun kitabı beni daha çok etkileyebilseydi 10/10 verirdim. Bu koşulllarda puanım 8.5'tan 9 :)

10 yıl, 1 ay

Baskı Bilgileri

Karton Cilt, 397 sayfa
Ekim2007 tarihinde, MK (Merkez Kitaplar) tarafından yayınlandı


ISBN
9789944860338
Dil
Türkiye Türkçesi

Diğer baskılar


Etiketler: roman

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Sofi Ss elsa bender gamzelaa
6 kişi

Okumuşlar

denizeli dejavu Tuğçe Üner onurbulakbasi Leylak
115 kişi

Okumak İsteyenler

Black rosee emel elif Ada Rebelsea entropia
96 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski