Mahkum Prenses

Aragonlu Katherine, Katalonyada doğdu. Anne ve babasının aileleri krallar ve savaşçılarla doluydu, Aragonlu Katherine İspanyol İnfantaydı. O, İspanyol Prensesti. Üç yaşındayken, İngiltere Kralı VII. Henrynin varisi ve oğlu, Prens Arthurla nişanlandı. Galler Prensesi olmak üzere yetiştirilen Katherine, o uzak, nemli ve soğuk ülkeyi yönetmenin kaderi olduğunun farkındaydı.Müstakbel kayınpederi Katherinein ülkeye gelişine büyük tepki gösterdiğinde, genç prensesin hayata olan inancı sınanmıştı. Arthur daha ufacık bir çocuktu; yiyecekler bir tuhaf ve adetler de bir o kadar kabaydı. Katherine zamanla birinci Tudor hükümdarlığına alıştı ve Arthurun karısı olarak sürdürdüğü hayat daha katlanılabilir bir hale geldi. Bu anlaşmalı evlilik beklenmedik bir şekilde narin ve tutkulu bir aşk yarattı.Fakat bu çalışkan genç adam öldüğünde, Katherine kendi geleceğine yön vermek üzere yapayalnız kaldı. Ne olursa olsun kraliçe tacını giymeli ve kendi hanedanına hükmetmeliydi. Ama nasıl? Elbette Arthurun eğlenceli ve şımarık erkek kardeşi Henryyle evlenerek. Henrynin hem babası hem de büyükannesi bu evliliğe tamamen karşıydı; Katherinein gücü tartışılmaz ailesiyse yardımcı olacak gibi görünmüyordu. Ancak Katherine, annesinin kızıydı ve damarlarında aynı savaşçı kan akıyordu. Amacına ulaşmak için ne gerekirse yapmaya hazırdı; bu uğurda hayatının en büyük yalanını söyleyip bu yalana sadık kalmak zorunda olsa bile.

Aragonlu Katherine, Katalonyada doğdu. Anne ve babasının aileleri krallar ve savaşçılarla doluydu, Aragonlu Katherine İspanyol İnfantaydı. O, İspanyol Prensesti. Üç yaşındayken, İngiltere Kralı VII. Henrynin varisi ve oğlu, Prens Arthurla nişanlandı. Galler Prensesi olmak üzere yetiştirilen Katherine, o uzak, nemli ve soğuk ülkeyi yönetmenin kaderi olduğunun farkındaydı.Müstakbel kayınpederi Katherinein ülkeye gelişine büyük tepki gösterdiğinde, genç prensesin hayata olan inancı sınanmıştı. Arthur daha ufacık bir çocuktu; yiyecekler bir tuhaf ve adetler de bir o kadar kabaydı. Katherine zamanla birinci Tudor hükümdarlığına alıştı ve Arthurun karısı olarak sürdürdüğü hayat daha katlanılabilir bir hale geldi. Bu anlaşmalı evlilik beklenmedik bir şekilde narin ve tutkulu bir aşk yarattı.Fakat bu çalışkan genç adam öldüğünde, Katherine kendi geleceğine yön vermek üzere yapayalnız kaldı. Ne olursa olsun kraliçe tacını giymeli ve kendi hanedanına hükmetmeliydi. Ama nasıl? Elbette Arthurun eğlenceli ve şımarık erkek kardeşi Henryyle evlenerek. Henrynin hem babası hem de büyükannesi bu evliliğe tamamen karşıydı; Katherinein gücü tartışılmaz ailesiyse yardımcı olacak gibi görünmüyordu. Ancak Katherine, annesinin kızıydı ve damarlarında aynı savaşçı kan akıyordu. Amacına ulaşmak için ne gerekirse yapmaya hazırdı; bu uğurda hayatının en büyük yalanını söyleyip bu yalana sadık kalmak zorunda olsa bile.


Değerlendirmeler

değerlendirme
Profil Resmi
8 puan

Boleyn kızını ilk okuduğum için kitabın sonlarına doğruu sinirden kudurdum diyebilirim. çünkü bu kitapla katherine'e hayran kalıyorusunuz. ve sonu sizi çok etkiliyor ama Philippa Gregory yine döktürmiş kesinlikle tereddütsüz herkese tavsiye edebileceğim bir kitap.

10 puan

Serinin en çok beğendiğim kitabı. Boleyn Kızından sonra beklentiler zaten yavaş yavaş yükselmişti. Ama bu kitap beni benden aldı. Yemek masasında bile elimden düşüremedim. İnsan okudukça okumak istiyor. Şiddetle tavsiye edilir.

8 puan

Bu prensesten çok şey öğrendim.

9 puan

Yazarın yazdığı bence en güzel kitap bu olmuş. Çok etkileyici bir roman. Tarihi dokuyu o günlerde yaşar gibi hissediyorsunuz. Ayrıca yazar, gerçekten yaşamış tarihi bir karakterde inanılmaz bir kişilik dönüşümünü vermeyi başarmış. Müslümanların inançsız, vahşi barbarlar olduğuna, Annesinin Tanrının kutsadığı, Müslümanları yenmek üzere gönderdiği bir Azize, babasının çok iyi bir komutan olduğuna inanan 15 yaşındaki İspanya Infantası Catalina’dan; İspanya’nın Müslümanların bilimi ile refah içinde yaşayan bir ülke olduğu, Yahudi, Hıristiyan, İslam inancının ancak Müslümanların egemenliğinde barış içinde yaşayabileceğini anlayan, anne ve babasının menfaatleri için alelacele yaptıkları anlaşma neticesinde sefil olduğunu, sevgili babasının kızını düşünmeden çeyizini çaldıracak kadar aşağılık olduğunu anlayan artık anne ve babasına tapmayan onlarında hata yapan sıradan insanlar olduğunu görüp onları sadece seven yetişkin İngiltere Kraliçesi Katherine’e evrilmesini çok güzel anlatılmış.

Her dindar yaratıcının onun yanında olduğunu düşünür. Eğer başarısız oluyorlarsa buna cevap her din de aynı: Kullar inancını kaybedince Yaradan onları terk etmiştir. İnanç kuvvetlenince Yaradan onların yanına dönmüştür. Bu düşünce aklıma bir film adını getirir: “Başka Tanrının Çocukları”.

Kitapta, en çok güldüğüm ise Catalina’nın babası Kral Ferdinand’ın Afrika’ya bir Haçlı Seferi açma planıydı. Keşke dedim bir Haçlı Seferi ile Büyük Sahra veya Arap çöllerine girip bir boylarının ölçülerini alsalardı. Araplar, su bulunacak her vahayı, ne zaman su olacağını binlerce yıldır bilirler, fakat bu haçlı şaşkınları nasıl su bulacaklardı çöllerde acaba? Dağdan gelmiş bağı bilmez halleriyle telef olup gideceklerdi.

İspanya Infantası Catalina, önceleri İngiltere’yi Müslüman işgaline karşı korumakla görevli olduğuna kafayı takmıştı. Aslında 16. yüzyılda soğuk ve nemli Büyük Britanya ve İrlanda adalarını üstüne para bile veren olsa ne Araplar ne de Türkler alırdı. Hele savaşıp almayı akıllarına bile getirmezlerdi. Güneşli verimli ovaları olan İtalya, Fransa, İspanya varken ne yapsınlar soğuk ve kıraç topraklarda. Romalılar bile İngiltere’yi sürgün lejyonu olarak kullanmış.

Herkes kendi coğrafyasını iyi bilir ve düşmanları kendi coğrafyasındadır. O zaman İngilizlerin düşmanı İskoçlardı. İngiltere Kraliçesi Katherine’nin bunu kabul etmesi ve onları yenmesi gerektiğini anlaması için uzun zaman gerektiğini Philippa Gregory iyi anlatmış. İspanya Kralı Ferdinand kızı Katherine ile damadı 8. Henry’i kendi planlarına göre satrançtaki piyonlar gibi kullanmış. Ta ki kızının aklı başına gelene kadar.

Bu kitap eminim, Hıristiyanların hele İngilizlerin hiç hoşuna gitmez. Çünkü o devirde barbar ve görgüsüzün onlar olduğunu çok net anlatıyor: Yıkanmayan pis İngilizleri, koskoca İngiltere’de tıbbi tedavinin ve eğitim veren bir üniversitenin bile olmadığı günleri İspanya’da ki üniversitelerindeki bilginin engizisyonca dağıtılmasını. O zamanlar Avrupa’da tıp demek sülük ve hacamat yani kan almak demekmiş. Haçlı seferleri ve İspanya’da, Müslüman Endülüs olmasa Avrupa’da Ortaçağ 10.000 yıl sürermiş. Endülüs’ten ele geçen ve gizlice kaçırılan Antik Yunan ve Roma medeniyetleri eserleri ile Rönesans başladığını tarih yazıyor.

8 puan

tarihsel olayları bilmek ve az da olsa o dönemin atmosferini hisstemek açısından güzeldi.

Profil Resmi
7 puan

.

Profil Resmi
6 puan

Hem öğretici, hem de heyecanlandırıcıydı. Katherine'yi neredeyse masum bulacaktım...

Profil Resmi
8 puan

Boleyn Kızı adlı kitapta çirkin ve kraldan yaşlı olarak bahsedilen bir kenara atılmış İspanya İnfantası , İngiltere Kraliçesi Katherine'in hayatını anlatan güzel, akıcı, okuması kolay bir kitap. Bu kitaptan sonra insanın kraliçeye sempatisi artıyor.

10 yıl, 10 ay
Profil Resmi
4 puan

serinin bence ikinci iyi kitabı ama ilkinin başarısına ulaşamaz

10 puan

Yazarın en iyi kitaplarından diyebilirim.


Baskı Bilgileri

632 sayfa
Nisan2009 tarihinde, Artemis Yayınları tarafından yayınlandı


ISBN
9786054228010
Dil
Türkiye Türkçesi

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

keskinek svgfyvz glnlcr *Elif* cecikedi
327 kişi

Okumak İsteyenler

Canan ayse.bykl İkisekerlihayat gaiptekises gmystery
52 kişi

Takas Verenler

birgül_35 kahvekokusunuıcınıcek
2 kişi
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski