Nobel Ödüllü yazar Necib Mahfuz'un en bilinen ve sevilen romanlarından Miramar, farklı ekonomik ve politik görüşlere sahip bir grup insanın yaşamları ve ilişkileri üzerinden 1960'lı yılların Mısır'ını çarpıcı bir şekilde anlatıyor. Her biri farklı sebepler yüzünden sürgün hayatına mahkûm altı karakter, İskenderiye'de, eski görkemini yitirmiş Miramar Pansiyon'da bir araya gelirler. Hikâyenin ana kahramanı, köyünden kaçıp pansiyona sığınan ve okuma yazma öğrenip kendisini özgürleştirmeye kararlı bir genç kadın olan Zühre'dir. Pansiyon sakinlerinin onunla kurdukları ilişki dönemin sosyal ve siyasi gerçeklerini yansıtır. Miramar, çeşitlilikle çatışmanın iç içe geçtiği büyük bir ev, bir ülke metaforu olarak akıllarda yer edecek, güçlü bir roman.
Tüm saygın romanlar gibi, Miramar gazetelerdeki binlerce yazının ya da televizyondaki belgesellerin yapamadığını başararak bize bir ulusun psikolojisini yakından tanıma ayrıcalığını bahşediyor.
-John Fowles-
Necib Mahfuz'un eserlerinde, ülkesinin durumunu doğrudan ve açıkça anlatmak üzere kalemini kullanan edebiyatçılara özgü bir metafor duygusu var. Kitapları Mısır'a ve halkına duyduğu sevgiyle dopdolu, öte yandan son derece dürüst ve gerçekçi.
-Washington Post-
(Tanıtım Bülteninden)
Nobel Ödüllü yazar Necib Mahfuz'un en bilinen ve sevilen romanlarından Miramar, farklı ekonomik ve politik görüşlere sahip bir grup insanın yaşamları ve ilişkileri üzerinden 1960'lı yılların Mısır'ını çarpıcı bir şekilde anlatıyor. Her biri farklı sebepler yüzünden sürgün hayatına mahkûm altı karakter, İskenderiye'de, eski görkemini yitirmiş Miramar Pansiyon'da bir araya gelirler. Hikâyenin ana kahramanı, köyünden kaçıp pansiyona sığınan ve okuma yazma öğrenip kendisini özgürleştirmeye kararlı bir genç kadın olan Zühre'dir. Pansiyon sakinlerinin onunla kurdukları ilişki dönemin sosyal ve siyasi gerçeklerini yansıtır. Miramar, çeşitlilikle çatışmanın iç içe geçtiği büyük bir ev, bir ülke metaforu olarak akıllarda yer edecek, güçlü bir roman.
Tüm saygın romanlar gibi, Miramar gazetelerdeki binlerce yazının ya da televizyondaki belgesellerin yapamadığını başararak bize bir ulusun psikolojisini yakından tanıma ayrıcalığını bahşediyor.
-John Fowles-
Necib Mahfuz'un eserlerinde, ülkesinin durumunu doğrudan ve açıkça anlatmak üzere kalemini kullanan edebiyatçılara özgü bir metafor duygusu var. Kitapları Mısır'a ve halkına duyduğu sevgiyle dopdolu, öte yandan son derece dürüst ve gerçekçi.
-Washington Post-
(Tanıtım Bülteninden)
Yine bildiğimiz Necip Mahfuz tarzı, yine dönemin toplumsal ve siyasal değerlendirmesi çok güzel yapılmakta ama konusundan mıdır bilmem beni çok kendine çekemedi Miramar.
Olaylar İskenderiye'de, Miramar adlı eski bir pansiyonda geçmekte.
Miramar otelin sahibi, bir dönem gayet gösterişli, hareketli bir hayat yaşamış ancak artık yaşlanmış olan Rum asıllı Mariana'dır. Mariana, pansiyonun temizliği, alışveriş gibi konularda kendisine yardımcı olması için köyünden kaçan genç ve güzel Zühre'yi işe alır.
Ve pansiyon sakinleri...
Emir Vecdi, Hüsnü Allam, Mansur Bahi, Serhan el Beheri
Pansiyona geliş hikayeleri, onları pansiyona atan nedenler her bir kahramanın ağzından ayrı ayrı anlatılmakta. Yalnız bazı kahramanların geçmiş hayatlarına ilişkin yapılan geri dönüşleri kavramakta biraz sıkıntı yaşadım açıkçası. Bu da okumamı biraz yavaşlattı, kitaba bağlanmamı zorlaştırdı.
Bence, Necip Mahfuz okumaya başlamak için iyi bir tercih değil Miramar.
http://kitapsevinci.blogspot.com.tr/2015/10/miramar-necib-mahfuz.html
176 sayfa
Kırmızı Kedi tarafından yayınlandı