Olgunluk Çağı Üçlemesi

Üç roman: Aşkın ve özgürlüğün sorgulandığı Balığın Esir Düştüğü Yer; devrimin, dostluğun ve iktidar hırsının sorgulandığı Sönmemiş Kireç; tarihin, inancın ve bilginin sorgulandığı Oyun İmparatorluğu. Romanlar bir araya geliyor ve önümüze yeni bir dünya tasarımı seriliyor... Uzak ama yakın görünen, geçmişe göndermeleriyle tanıdık ama bir yandan da olabildiğince yabancı. Gelecek zamanda geçen ama bilimkurgu olmayan bu üçlemede Cem Akaş, alışılmadık bir kurgu, taze bir dil ve karamsar bir bakıştan doğan umut odakları getiriyor okuyucusunun önüne. İkinci binyılın son karşı-ütopyası sayılabilecek Olgunluk Çağı Üçlemesi, kurduğu gergin ve karanlık dünyayla edebiyatın sınırlarını zorluyor. Hegelin dediği gibi düşünülmüşse gerçektir. TADIMLIKOlgunluk Kitabı: İsta.İsta, gezegen yüzeyinde az sayıdaki enerji odağından biridir - çiğ bir sarıdır bu enerjinin rengi, göz alır, yorar, caddelerde yürüyenlerin üzerine bulaşır, yağmurla yağar ve yere, binalara, geceye ve ruhlara siner. Çıkıp geri dönülünce daha iyi anlaşılır bu enerji; bağımlılık ve yoksunluk yapar. Kimilerine göre İsta, Olgunluk Çağının bütün çelişkilerini, hatta daha ileri gidenlere göre gerçek yüzünü açığa vurur: yeni çağın cenneti burada sahtekar bir cehenneme dönüşür. Diğer büyük şehirlerde, çağın mutluluk ve uyum dinine inanmak işten değildir; İstadaysa dini bütün olmak, dini bütün kalmak zordur, insanın içini kemirir sorgu. Bu şehir herkesin harcı değildir; hızla çarpar, yeniden çarpar, yeniden - güneş burada batar, burada doğar, doğacaksa.Düşmüş bir merkezdir İsta, Olgunluk Çağının ucunda kenarında yer alır, kendini gizler. İstadaki bütün işaretler ve oklar başka yerleri gösterir, kendinden uzaklaştırır. Bunu bir sisin ardına gizlenerek yapmaz ama - herşey açık, net, çıplak ve acımasızdır, yerlisi gözünü bile kırpmaz. An sich ve für sichin buluştuğu ve für-an-siche dönüşme ramağında durduğu içindir bütün bu açıklığa karşın insanlarının belirsizlik içinde boğulduklarını hissetmeleri - bütün zarlar ve çarkıfelekler dönmektedir İstada, jüri kapıyı açıp girmek üzeredir, havaya atılan atılmış, yere düşmesi beklenmektedir. Şehir ağırdan alır, bütün hızıyla; bekletmeyi sever.Peygamberler ve büyücüler şehridir İsta, önderler ve şehitler şehri. Kimin hangisi olduğu pek belli olmaz; insanlar temkinli dolaşır. Ortak özellikleri yalnız olmalarıdır, dünyanın bütün yalnızlık ihtiyacı buradan karşılanır, bu yüzdendir payına bu kadar çok deli düşmesi; insanları kadar sokakları ve havası da delidir ayrıca.Dünya Birliğinin başkenti Dublün her zaman gizliden gizliye gerilimli bir ilişkisi olmuştur İstayla; salaş vakarı, Dublün mükemmel aksanlı resmiyetine ve iş ahlakına ters gelir hep. Efsane İstada ikamet etmeyi seçmiştir, Dubl bunu kaldıramaz, her fırsatta intikam alır, ama bütün yengilerine rağmen rahat edemez, dinmeyen bir korkudur içindeki.İstada yaşayan insanların her biri, içinde bu savaşın savaşçısı olduğunun sezgisini taşır, dile getirmez. Her biri bu insanların, durup birden kulak kabartır, birşey olmamış gibi devam etmeden önce - çağ mı değişiyor? O gün her an gelebilir, bilirler, hazırdırlar - tek bir temiz salvoyla taşlar yerinden oynayacak, taşlar yerine oturacaktır.Dünyanın büyüsü yeniden kurulacaksa, çelişkilerin üstünün örtülmesiyle değil, açıkta çarpıştırılmasıyla kurulacaktır der İstanın tarihçileri, işaretleri saymakta birbirleriyle yarışmaya bayılırlar. Kimsenin bilmediği birilerinin, kimsenin bilmediği bir yerde, kum saatlerini çevirmeye hazırlandığından zerre kadar kuşku duymazlar, telaşsızca bekler, bekleyişlerini de herşey gibi bir yolculuk sayarlar - her yolculuğun, yolculuğa ve başlayacak olana dair heyecan sürdükçe sürmesi gerektiğini anımsatmaktan bıkmazlar.

Üç roman: Aşkın ve özgürlüğün sorgulandığı Balığın Esir Düştüğü Yer; devrimin, dostluğun ve iktidar hırsının sorgulandığı Sönmemiş Kireç; tarihin, inancın ve bilginin sorgulandığı Oyun İmparatorluğu. Romanlar bir araya geliyor ve önümüze yeni bir dünya tasarımı seriliyor... Uzak ama yakın görünen, geçmişe göndermeleriyle tanıdık ama bir yandan da olabildiğince yabancı. Gelecek zamanda geçen ama bilimkurgu olmayan bu üçlemede Cem Akaş, alışılmadık bir kurgu, taze bir dil ve karamsar bir bakıştan doğan umut odakları getiriyor okuyucusunun önüne. İkinci binyılın son karşı-ütopyası sayılabilecek Olgunluk Çağı Üçlemesi, kurduğu gergin ve karanlık dünyayla edebiyatın sınırlarını zorluyor. Hegelin dediği gibi düşünülmüşse gerçektir. TADIMLIKOlgunluk Kitabı: İsta.İsta, gezegen yüzeyinde az sayıdaki enerji odağından biridir - çiğ bir sarıdır bu enerjinin rengi, göz alır, yorar, caddelerde yürüyenlerin üzerine bulaşır, yağmurla yağar ve yere, binalara, geceye ve ruhlara siner. Çıkıp geri dönülünce daha iyi anlaşılır bu enerji; bağımlılık ve yoksunluk yapar. Kimilerine göre İsta, Olgunluk Çağının bütün çelişkilerini, hatta daha ileri gidenlere göre gerçek yüzünü açığa vurur: yeni çağın cenneti burada sahtekar bir cehenneme dönüşür. Diğer büyük şehirlerde, çağın mutluluk ve uyum dinine inanmak işten değildir; İstadaysa dini bütün olmak, dini bütün kalmak zordur, insanın içini kemirir sorgu. Bu şehir herkesin harcı değildir; hızla çarpar, yeniden çarpar, yeniden - güneş burada batar, ... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri

Karton Cilt, 444 sayfa
Yapı Kredi tarafından yayınlandı


ISBN
9750802691
Dil
Türkiye Türkçesi

Etiketler: bilim kurgu

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

Mavi'nin Sesi skyozlem ela
3 kişi

Okumak İsteyenler

ElfBeh
1 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski