Kitap açıklaması henüz eklenmemiş.
hiyakenin gerçek olması ve araştıranın yaşın bu kadar genç olması tadire şayan
Kitabın adı ve de konusu pek iç açıcı olmasa da kurgusu, akıcılığı, kendinizi tam da olayların içinde hissettiren betimlemeleri çok iyi!
Ve bir idam mahkumunun duyguları, gelgitleri, aklıyla ölümü kabullenmesine rağmen gönlünde müthiş bir yaşama arzusu duyması çok etkileyici bir biçimde yansıtılmış...
http://kitapsevinci.blogspot.com.tr/2016/01/olu-gomme-torenleri-hannah-kent.html
1828 yilinda Izlanda'da yasanmis bir olaydan yola cikarak insanin varolus savasini anlatiyor
Sayın okuyucu,
Öncelikle belirtmek isterim ki her kitap kişiseldir. Ben çilek severim sen portakal.
Harika bir kapak. İtiraf edeyim beni ilk çeken kapağı oldu. Ardından ilgi alanım olan İzlanda.
Resmen kişilerin psikolojilerini hissettim ve bu empati beni biraz tedirgin etti.bu kitap hrm uzak hem yakın geldi. İticiliğinin yanında gizemiyle çekiyor okuyucuyu.
Sonuç bu gece kalbimde bir burukluk ile gidiyorum odama.
esasında bir korku hikayesi olacağını sanmıştım ama oldukça sürükleyici, çok sert bir kuzey hikayesiyle karşılaştım. romantik "kuzey ışıkları" altında yaşanan yoksulluk, soğuk, çaresizlik epey zorluyor okurken ama kuzey ülkelerini çok doğrudan, hiç bir güzelleme yapmadan anlatan bu romandan çok etkilendim. bir film olarak cekilebilecek kadar iyi bir senaryo diline de sahip olan yazım içerisinde, mahkum agnes ile ev sahibini margaret arasında kırılan kadınsı dostluğun sıcaklığı, roman boyunca okuyucuyu teselli eden en kıymetli ısı kaynağı. romanda istem dışı olarak aslında başrol oynayan natan'ın etkileyici kişiliği, okuyucuyu da bu ben de olabilirdim düşüncesine sürüklüyor. söylediğim gibi, bir koku hikayesi sanarak okumaya başladığım ve göz yaşları ile bitirdiğim bu kısa efsaneyi ben de yazarın kendisi gibi hüzünlü bir aşk mektubu niyetine okumanızı öneririm.
Ciltsiz, 344 sayfa
2014 tarihinde, Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlandı