Şair Didem Madak son kitabı Pulbiber Mahallesi ile Metiste. İlk şiirleri Sombahar ve Ludingirra dergilerinde yayımlanan Madakın Grapon Kâğıtları ve Ahlar Ağacı isimli iki kitabı var: Her ikisi de çok sevilmişti, Pulbiber de en az onlar kadar sevilecek...
Şair Didem Madak son kitabı Pulbiber Mahallesi ile Metiste. İlk şiirleri Sombahar ve Ludingirra dergilerinde yayımlanan Madakın Grapon Kâğıtları ve Ahlar Ağacı isimli iki kitabı var: Her ikisi de çok sevilmişti, Pulbiber de en az onlar kadar sevilecek...
Bu gün Ciğerlerimin filmini çektiler
ciğerlerim artiz oldular icabında
akut alevlenmiş kronik bir sonbahar gibi bakıyordu
sigara figüran falan.
ben seni ciğerimin köşesindeki arıza kadar sevdim
senin için şiir yazacaktım İstanbul
ismini ağrı koyacaktım.
Didem Madak
2011 yılında, 41 yaşında kaybettiğimiz Didem Madak’ı Doğu Yücel’in yazar olan annesi Şükran Yücel’in tavsiyesi üzerine okuma şansına eriştim. Eriştim diyorum çünkü şiire pek de meraklı olmayan, bu türü benimseyememiş olan ben Didem Madak şiirleri ile şiir okumaktan hoşlandım. Sevgili Şükran Hanım’a çok şey borçluyum.
Didem Madak’ın yayınlanmış olan üç kitabı var: Grapon Kağıtları(2000), “Ah”lar Ağacı(2002) ve Pulbiber Mahallesi(2007).
Pulbiber Mahallesi’ni seçmem ise “Didem Madak okuyacağım” dediğim dönemde kitapçıda bu kitabın tesadüfen karşıma çıkması sayesinde gerçekleşiyor. Bu tesadüf beni mutlu etti çünkü elimde olan baskıya şairin kitaplarında olmayan 4 şiiri ve ölmeden önce yazdığı son şiir “128 Dikişli Şiir” de eklenmiş.
Bu kitapta serbestçe yazılmış, birçok şeye değinen şiirlerle karşılaşacaksınız. Ölçü serbest fakat kitaptaki şiirler birbirleri ile tam bir bütün. Bu sebeple bir şiirde okuduğunuz bir ismi diğer şiirlerde de görebilirsiniz. Hatta 2008 yılında doğan kızı Füsun’u da okuyacaksınız.
Benim gibi geç kalmadan bir an önce kendisiyle tanışmanızı öneririm.
Şiirlerinde altını çizdiklerimden bazıları:
“Kırmızı bir kaynaştırma harfiydim”
“Noel Babalar sakallı değil sakarlar, biliyor musun dedim Zeyna’ya
Tıraş olurken yüzlerini kesip bir paket pamuk yapıştırıyorlar esasında
Aslında kaymak gibi adamlar.”
“Füsunun yeşil ela gözleri var
Ve pembe plastik fincanı ile kahve getirişi var
Ve bana anne deyişi var
Benim pembe fincandan kahve içişim var
Bu kahveleri seviyorum ahbap
İçimi pembe bulutlar kaplıyor
Şekerli ve tatlı bir biçimde havalanıyorum.
**
Sonra ağrılar, sonra hastaneler ve doktorlar
Şeker donup yapışıp kalıyor bir kağıda”
Bütün iyi şairler gibi çok erken kaybetmişiz. Oysa ki daha ne şiirler yazabilecek potansiyeli varmış.
http://ebediyenedebiyat.blogspot.com/2013/03/ksaca-3-siir-kitaplar.html
http://moonlightcat13.blogspot.com/2013/07/pulbiber-mahallesi-didem-madak.html
Didem Madak âdeta İbrahim Tenekeci'nin şiir kardeşi... sıcak, samimi, kavrayıcı, yalın ama derin...
'Dünyaya bir kadının eli değse Zeyna!
Şöyle ağır bir halı gibi çırpılsa
Tozlar havalansa...'
Çok güzelsin be.Fazla güzelsin.
Bana şiiri sevdiren insan.Kelimelerini her bir hücremde hissediyorum.Ama aramızdan erken ayrıldı.Daha çok eser bıraksaydı keşke:(
"Oysa bir şiir neydi sanki
Ben seni ciğerimin köşesindeki arıza kadar sevdim.
Bir şiir seni bu kadar sever miydi İstanbul?"
Ciltsiz, 9.Baskı, 116 sayfa
18Aralık2017 tarihinde, Metis Yayınları tarafından yayınlandı