Saçmalık bu! Bilgi dediğiniz, yükseklerden bakan düzenbaz miyopların sorumsuzca çöplenelim, yedikçi şişinelim ve sonuçta karşımıza çıkan bilgi heveslisi gençler üzerinden egolarımızı tatmin edelim diye önümüze sürdükleri leziz tatlarla dolu bir mönüden başka nedir ki? Dadacılar avangart sanat tarihinde, Sec Pistols rock tarihinden, Paris Komünü ise sosyalist mücadeler tarihinden izler taşıyan birer akım; Sitüasyonist Enternasyonal hareket de kolej mezunu radikallerimizin kendi imgelerini düşererek avundukları yalın bir ayna değil midir? Karl Marxın Kaharistlerle, Hasan Sabbahın Slitsde kendini işçi sınıfının davasına adayan sevgili Rosa Luxenburgun aşkla, Adornonun Lettrist Enternasyonalle ne gibi bir alakası olabilir? Çağlar gerisinde, üstünde, altında, yanında kalmak için değil midir? Zamansız bir alemde devinip duran çağları önüne ve içine almanın ne gereği var? Bilgi diye sunulagelmiş çöplüğün içinde ziyafete dalan domuzcuklar gibi haz duyarak gevşemek varken bu zevklik yoksa Slitsin bir konser esnasında kanlı adet bezlerini hayranlarının suratına fırltamasıyla mı? 12. yüzyılda Balkanlarda doğan bir sapkınlığın Alman İşçi Konseylerini kucaklayıp Strasbourgu dolaştıktan sonra Das Kapitalden aldığı feyzle Johny Rottenın gırtlağında patlaması nasıl bir tarih ola ki? Nasıl olur da Kronstadt direniçilerinin nefesi Lora Logicin dudaklarında ahenkle çınlamaya başlar?Efendim, sütunları kaldırtacağınız söylentileri çalkalanıyor şehirde. Acımalısınız bize, bize acımalısınız. Çünkü biz, sizin tebanız, o sütunlar üzre var oluyoruz. Greil Marcus hiç acımıyor. Sahih bir efendiye yaraşanı yapıyor! Yüzlerce yıldır en katıksız umutlarımızı istismar eden işaret levhalarının bulunduğu sütunları yerle bir ettiği gibi, bu levhaları da eriten alevler püskürterek kendi bildiği tarihi yazıyor. Bu tarih, efendininköleleştirdiği tebasına döktüğü timsah gözyaşlarını hiç kaale almıyor. Bu tarih, ne aşağıdan yazılıyor ne yukarıdan. Yalnızca içten, yalnızca gönülden. Ne aşağı kalıyor ne yukarı. Ne teba ne efendi!Bize düşense, hiç değilse Sex Pistols ile Slits in birer kasetini ele geçirdikten sonra kitabı açmak; ama açmadan önce, kitabı şarap şişesinden çekilen okkalı bir yudum eşliğinde ve mutlaka bir tutam Hayyam ile çalkalamak oluyor. Evvelki gün içinizde bir midyenin barındırdığı kadar olsun can olmadığını hissetmiş olsanız bile ertesi gün uyandığınızda bir türkü mırıldanmaya başlayacağınıza emin olabilirsiniz.
Saçmalık bu! Bilgi dediğiniz, yükseklerden bakan düzenbaz miyopların sorumsuzca çöplenelim, yedikçi şişinelim ve sonuçta karşımıza çıkan bilgi heveslisi gençler üzerinden egolarımızı tatmin edelim diye önümüze sürdükleri leziz tatlarla dolu bir mönüden başka nedir ki? Dadacılar avangart sanat tarihinde, Sec Pistols rock tarihinden, Paris Komünü ise sosyalist mücadeler tarihinden izler taşıyan birer akım; Sitüasyonist Enternasyonal hareket de kolej mezunu radikallerimizin kendi imgelerini düşererek avundukları yalın bir ayna değil midir? Karl Marxın Kaharistlerle, Hasan Sabbahın Slitsde kendini işçi sınıfının davasına adayan sevgili Rosa Luxenburgun aşkla, Adornonun Lettrist Enternasyonalle ne gibi bir alakası olabilir? Çağlar gerisinde, üstünde, altında, yanında kalmak için değil midir? Zamansız bir alemde devinip duran çağları önüne ve içine almanın ne gereği var? Bilgi diye sunulagelmiş çöplüğün içinde ziyafete dalan domuzcuklar gibi haz duyarak gevşemek varken bu zevklik yoksa Slitsin bir konser esnasında kanlı adet bezlerini hayranlarının suratına fırltamasıyla mı? 12. yüzyılda Balkanlarda doğan bir sapkınlığın Alman İşçi Konseylerini kucaklayıp Strasbourgu dolaştıktan sonra Das Kapitalden aldığı feyzle Johny Rottenın gırtlağında patlaması nasıl bir tarih ola ki? Nasıl olur da Kronstadt direniçilerinin nefesi Lora Logicin dudaklarında ahenkle çınlamaya başlar?Efendim, sütunları kaldırtacağınız söylentileri çalkalanıyor şehirde. Acımalısınız bize, bize acımalısınız. Çünkü... tümünü göster
512 sayfa