"Savaş ve Barış'ın başarısı bütün bir tarih çağının, halkların o göçlerinin, ulusların o savaşlarının canlandırılışındadır. Gerçek kahramanları halklardır. "
Romain ROLLAND
"Savaş ve Barış'ın başarısı bütün bir tarih çağının, halkların o göçlerinin, ulusların o savaşlarının canlandırılışındadır. Gerçek kahramanları halklardır. "
Romain ROLLAND
Yeni bir ortama girdiğimizde herkes yabancıdır, uyum sağlamakta zorlanırız. Herkesi birbirine karıştırır, isimleri unuturuz. Uyum süreci bittikten sonra ancak kendimize geliriz, zevk almaya başlarız, insanları tanıyoruzdur artık, elmayı armuttan kuruyu yaştan ancak o zaman ayırırız. Bunun için sabır göstermek gerek işte. Savaş ve Barış böyle bir roman, sabır istiyor okurdan. Romanın bir parçası olduktan sonra, şölen tadında…
Bu kadar güzel bir kitabın daha yazılabileceğini sanmıyorum.
Hem Savaş gibi hemde Barış İçim kopuk kopuk.. Bir çok iyiyim, bir çok kötü. Sanki gayet sıradan, normal bir hayatın içinde değil de, bir senfoni orkestrasının sürekli değişen ezgisi gibi içim. Ağzımda sürekli akşamdan kalmışçasına buruk bir tat, renkler bazen çok net, bazen yalnızca siyah beyaz. Ama en çok beyaz
Henüz seriyi tamamlamadan genel bir yorum yapmak doğru olmaz. Fakat başlangıç için özellikle yazım ustalığıyla bile çarpıcı bir eser olduğunu belirtmeliyim. Karakterlerin, dönemin bol ışıltılı ve özenti Rus sosyetesindeki yaşamları ve gelişmeler eşliğinde derin bir felsefe ile hayatı sorgulayışları bile iki farklı türde eser çıkartabilecekken bunların savaş eşliğinde bir bütün halde kurgulanması gerçekten etkileyici. Hem üst tabaka yaşamın hem de cephenin aynı derecede detaylıca ve gerçekçi aktarılması da dikkat çeken bir başka özellik. Belki tek sıkıntı başlarda karakter fazlalığından ve benzer soyadlardan ötürü biraz karışıklık olması. Fakat kitap son derece akıcı olduğundan okuyucuyu çabucak içine çekiyor.
En sevdiğin roman diye sorulunca adını söylemekte tereddüt etmeyeceğim kadar güzel bir roman.
Bir dünya klasiğini bir aceminin değerlendirmesi ne derece yeterli olabilir bilmem . Kesinlikle bir usta işi, yazıldığı dönemi bir çok kesimin gözünden anlatan ve bunu müthiş bir anlatım tekniğiyle yaparken bir yandan da ülkeler arası politikaya şöyle bir deyinip Victor Hügo'nun anlattıklarına başka bir açıdan bakmanızı sağlıyor. Bir çok klasiğin başarıyla yaptığı gibi okurun hangi ara bu kadar daldım da Rostov'lara yemeğe gittim(Tabi her hikayede isim ve olaylar değişiyor) diye düşündürüyor. Bazı okurların çeşitli kitaplardan bahsederken ya bu kadar şey okunurmu şimdi diyerek gözünde büyüttüğüne şahit oldum, kesinlikle endişelenmeyin bir başlayın zaten alıp götürecek.
Ciltli, 1, 524 sayfa