Ben Sebastianım ya da Sebastian ben ya da belki ikimiz ikimizin de tanımadığı bir başkasıyız. Sebastian Knightın Gerçek Yaşamı, kayboluşların, kaybedilenlerin, bir yere konulup sonra nereye konduğu unutulan mutluluğun romanı.JOHN LANCASTERNabokov dayanılmazın ağırlığını bölüştürüyor; anlatıcı, anlatılan kişi ve metnin arasında oluşan üçgen (...) yüzlere yapışan maskelerin, kim tarafından ve nasıl yapıştığının, yapıştırıldığının, yalnızca sözcükleri ve bu yolla oyunları kurmakla kanıksanabilir olduğunu örüyor.Nilgün Marmara (Kırmızı Mavi Defter)
Ben Sebastianım ya da Sebastian ben ya da belki ikimiz ikimizin de tanımadığı bir başkasıyız. Sebastian Knightın Gerçek Yaşamı, kayboluşların, kaybedilenlerin, bir yere konulup sonra nereye konduğu unutulan mutluluğun romanı.JOHN LANCASTERNabokov dayanılmazın ağırlığını bölüştürüyor; anlatıcı, anlatılan kişi ve metnin arasında oluşan üçgen (...) yüzlere yapışan maskelerin, kim tarafından ve nasıl yapıştığının, yapıştırıldığının, yalnızca sözcükleri ve bu yolla oyunları kurmakla kanıksanabilir olduğunu örüyor.Nilgün Marmara (Kırmızı Mavi Defter)
İçerideyken dışarıda; dışarıdayken içeride hissi veren bir kitap.Satırlara yaptığınız yolculuk bir süre sonra kendi içinize uzanıyor.Okuyun. ^^
Anlatıcı V., üvey ağabeyi ünlü romancı Sebastian Knight'ın ölümünün ardından onun biyografisini yazmaya girişir ve Knight'ın hayat hikayesinin parçalarını toplayıp birleştirmeye çalışır. Bu esnada vaktiyle Knight'ın asistanlığını yapmış olan Mr. Goodman'ın ticari maksatla yazdığı Knight biyografisindeki uyduruk ve çarpık malumatı da çürütmeye çalışır. Üvey ağabeyinin gizemli sevgilisinin peşine düşer, olaylar gelişir...
Tamamen benim okur olarak ilgi duyduğum, bayıldığım tarzda bir kurgu ustası Nabokov...Yoğun ironinin altında derin bir hüzün de yatıyor. Harika tasvirler, alaycı bakış açıları, şaşırtmalar, vs...Nabokov, Rusça yazmayı bırakıp İngilizce yazmaya bu romanla başlamış...Oğuz Atay'ın Nabokov'dan ciddi şekilde etkilendiği ve ona öykündüğü bilinir. Bu romanı okurken Tutunamayanlar'daki Turgut'un Selim'in intiharının ardından onun hayat hikayesinin peşine düşüşü aklıma geldi:)
Anlatılandan ziyade anlatılış şekline olan saplantım ve üslup kaygımı doyuracak bir yazar keşfettim bugünlerde: Nabokov Nevrotik ve ıstırap taciri Hıristiyan Dostoyevski, İncil hikayelerini kurgulayıp duran Missipili çiftçi Faulkner, ninesinin masallarını allayıp pullayıp bize yediren Marquez! Belirsiz bir müddet sizleri okumayacağım, kusura bakmayın, Nabokov tahtınızı ele geçirdi:)
235 sayfa