Ermenice edebiyat çevrelerinde Ermeni taşra edebiyatının yaşayan temsilcisi olarak bilinen Mıgırdiç Margosyanın Türkçede ikinci öykü kitabı...Öykülerinde, doğduğu yöreleri, Diyarbakırı, özellikle de 1940lı, 1950li yıllarda Diyarbakırdaki sıradan insanların günlük yaşamlarını sunan Margosyan, bu kitabında da bir Anadolu çeşnisiyle damaklarda çok değişik, hoş ve buruk bir tat bırakıyor.Ermeni, Süryani, Keldani, Pırot, Kürt, Türk, Yezidi gibi farklı kimlik ve kültürlerin Anadolusu en yalın haliyle, renkli kişiliklerle gözlerimizin önüne seriliyor. Tarihin biraz öykü, öykülerin de biraz tarih olduğu, keşfedilmeyi bekleyen bir dünya kapı aralığından el sallıyor hepimize. Bu kitabı okuyunca, insan ister istemez, babasının her defasında inatla, ısrarla Margosyana sorduğu soruyu kendine yöneltme ihtiyacı duyuyor: Sahi, ben nereliyim?
Ermenice edebiyat çevrelerinde Ermeni taşra edebiyatının yaşayan temsilcisi olarak bilinen Mıgırdiç Margosyanın Türkçede ikinci öykü kitabı...Öykülerinde, doğduğu yöreleri, Diyarbakırı, özellikle de 1940lı, 1950li yıllarda Diyarbakırdaki sıradan insanların günlük yaşamlarını sunan Margosyan, bu kitabında da bir Anadolu çeşnisiyle damaklarda çok değişik, hoş ve buruk bir tat bırakıyor.Ermeni, Süryani, Keldani, Pırot, Kürt, Türk, Yezidi gibi farklı kimlik ve kültürlerin Anadolusu en yalın haliyle, renkli kişiliklerle gözlerimizin önüne seriliyor. Tarihin biraz öykü, öykülerin de biraz tarih olduğu, keşfedilmeyi bekleyen bir dünya kapı aralığından el sallıyor hepimize. Bu kitabı okuyunca, insan ister istemez, babasının her defasında inatla, ısrarla Margosyana sorduğu soruyu kendine yöneltme ihtiyacı duyuyor: Sahi, ben nereliyim?
çok sempatik bir yorumla anlatılmış kitap okuması pek zevkli