Usta ve Margarita
1930’lu yıllarda Moskova’da sıcak bir bahar günü… Günbatımına yakın saatlerde Şeytan, iyi giyimli ve yabancı görünümlü bir beyefendi kılığında şehre iner ve kendini kara büyü uzmanı Profesör Woland olarak tanıtır. Onun garip maiyetiyle birlikte gelişini, Sovyet başkentini kasıp kavuran bir dizi esrarengiz ve tekinsiz olay izler. Bulgakov 20. yüzyıl Rus edebiyatında çığır açan romanında, biri 1930’ların Moskova’sında, diğeri eski Kudüs’te geçen iki ayrı hikâye arasında baş döndürücü zikzaklar çizerek sürdürür anlatısını. Stalin rejiminin en karanlık günlerinde yazılan Usta ve Margarita, Sovyet yaşam tarzına yönelik keskin bir hiciv, dinsel bir alegori, komik bir fantezi olduğu kadar, dokunaklı bir aşk öyküsüdür de aynı zamanda.
Bulgakov’un yaşamının son günlerine dek üzerinde çalıştığı roman, uzun süre yasaklanmış, yazarın ölümünden yıllar sonra, üstelik sansürlenmiş haliyle 1966’da yayımlanabilmiştir ancak.
MİHAİL AFANASYEVİÇ BULGAKOV (1891-1940): Mizah yeteneği ve keskin yergileriyle tanınan Rus yazar Kiev’de dünyaya geldi. Kiev Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1916’da mezun oldu. Çeşitli öykülerinden sonra 1924’te Gogolvari bir bürokrasi yergisi olan Şeytanname adlı yapıtı yayımlandı. 1925’te kaleme aldığı siyasi bir hiciv niteliğindeki Köpek Kalbi adlı öyküsü ise aynı şansı bulamadı. İç Savaş sırasında bir grup Beyaz Ordu subayının başından geçenleri anlatan ve 1925’te tefrika olarak yayımlanan Beyaz Muhafız adlı romanı, resmi çevrelerden büyük tepki gördü. Bulgakov bu romanını Turbin Günleri adıyla oyunlaştırdı. 1926’da sahnelenen oyun çok geçmeden yasaklandı. Ancak Stalin’in bu oyuna olan sevgisi hem eserin yeniden sahnelenmesini hem de Bulgakov’un SSCB’de hayata tutunmasını sağladı. Buna rağmen Sovyet yaşam tarzına yönelik sert eleştirilerinin yetkililerin kabul edemeyeceği bir noktaya varmasıyla, 1930’a doğru yapıtlarının yayımlanması fiilen yasaklandı. Ölümüne dek edebiyat çevrelerince dışlanmasına karşın, başyapıt niteliğinde ürünler verdi. Moskova Sanat Tiyatrosu’nun perde
arkasını acımasızca yeren Bir Ölünün Notları: Teatral Bir Roman (1965) ile Usta ve Margarita (1966-67) bu başyapıtlar arasındadır.
Usta ve Margarita
1930’lu yıllarda Moskova’da sıcak bir bahar günü… Günbatımına yakın saatlerde Şeytan, iyi giyimli ve yabancı görünümlü bir beyefendi kılığında şehre iner ve kendini kara büyü uzmanı Profesör Woland olarak tanıtır. Onun garip maiyetiyle birlikte gelişini, Sovyet başkentini kasıp kavuran bir dizi esrarengiz ve tekinsiz olay izler. Bulgakov 20. yüzyıl Rus edebiyatında çığır açan romanında, biri 1930’ların Moskova’sında, diğeri eski Kudüs’te geçen iki ayrı hikâye arasında baş döndürücü zikzaklar çizerek sürdürür anlatısını. Stalin rejiminin en karanlık günlerinde yazılan Usta ve Margarita, Sovyet yaşam tarzına yönelik keskin bir hiciv, dinsel bir alegori, komik bir fantezi olduğu kadar, dokunaklı bir aşk öyküsüdür de aynı zamanda.
Bulgakov’un yaşamının son günlerine dek üzerinde çalıştığı roman, uzun süre yasaklanmış, yazarın ölümünden yıllar sonra, üstelik sansürlenmiş haliyle 1966’da yayımlanabilmiştir ancak.
MİHAİL AFANASYEVİÇ BULGAKOV (1891-1940): Mizah yeteneği ve keskin yergileriyle tanınan Rus yazar Kiev’de dünyaya geldi. Kiev Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1916’da mezun oldu. Çeşitli öykülerinden sonra 1924’te Gogolvari bir bürokrasi yergisi olan Şeytanname adlı yapıtı yayımlandı. 1925’te kaleme aldığı siyasi bir hiciv niteliğindeki Köpek Kalbi adlı öyküsü ise aynı şansı bulamadı. İç Savaş sırasında bir grup Beyaz Ordu subayının başından geçenleri anlatan ve 1925’te tefrika olarak yayımlanan Beyaz Muhafız adlı romanı, resmi çevrelerden büyük tepk... tümünü göster
NTV yayınlarında çizgisi de var,
bir özel tiyatro sahneye koysa ne harika olur
Bulgakov'un Usta ile Marggarita'sını okuduktan sonra,Sovyetleri birbirine katan şeytanın şu anda Türkiyede gezindiği kesin,hatta geçenlerde ki "kedi" olayı bunun en güzel kanıtı...
Mihail Bulgakov'un bu eseri için Stalin ve komünizm parodisi dense de daha çok kendi yaşadığı sanat çevrelerine yönelik bir kara mizah romanı diyebilirim. Yine de eksik kalır gibi bu şekilde, zira olağanüstüyü belirten tasvirler, Usta ve Margarita'nın aşkı ve en çok da Şeytan'ın alışılageldik kalıpların dışına çıkarak şaşırtıcı bir anlayışla okurla buluştuğunu görüyorsunuz. Evet, Bulgakov'un bu eseriyle Şeytan'a sempati duyabilirsiniz', hele hele yardımcılarının tavırlarıyla okuma sırasında kahkaha atabilirsiniz.
Yönetim biçimleri, yüzyıllar değişse de insanlar arası ilişkiler pek de değişmiyor... Üstad ile Margarita Everest yayınlarının özenli çevirisiyle okunmayı hak eden bir kitap...
Sabitfikir'de yayınlanmış değerlendirme yazısı linki aşağıdadır.
http://www.sabitfikir.com/sahanebirkitap/golgeler-kaybolsaydi-nasil-gorunurdu-yeryuzu
Mihail Bulgakov'un en iyi romanı. Mükemmel bir kurgu. Müthiş bir olaylar silsilesi. Yer yer sıkan bölümler olsa da geneli itibariyle harika bir kitap.
Şeytan bir gün Woland'in kılığında Moskova'ya gelir ve curcuna başlar. İlginç olaylar , cinayetler , sıradışı hikayeler birbirini izler , şehir karışır. Şeytan ve çetesi fazla mesai yapmaktadır.
Dili sade , insanı merakta bırakan bir anlatım ile kitap beni kendisine cekti.
Yer yer sıktığı da oldu ama 570 sayfalık bir kitabın bütününe akıcılık vermek hem de bu denli çılgınca bir kurguda mümkün olmaz zaten. O nasıl bir şeytan tasviridir.
Bulgakov yeteneği , Bulgakov profili bu kitap ile yeterince şekillendi benle.
Şimdiden okuyacaklar kendilerini şanslı hissedebilir.
Karton Cilt, 520 sayfa
2018 tarihinde, Türkiye İş Bankası tarafından yayınlandı