Ütopya modern Batı düşüncesi güzergahında mihenk taşları olan Rönesans, Hümanizm ve Reform hareketleri içinde doğmuş bir eserdir. Ütopyalar, yaşadığı zamanı sorgulayan insan için, tarihin pek çok döneminde varolmuştur. More da dinine sonsuz bağlı bir Katolikti ama yaşadığı çağın çok ilerisine bakan da bir insandı.
More, Ütopya'da Platon'un kusursuz devlet düşüncesinden yola çıkmasına rağmen, o kusursuzluğu tüm toplum hayatına uygulamıştır. Platon'da bölüşüm sadece bir sınıfa özgü olduğu halde Ütopya'da tüm topluma yayılır. Platon'da kadınlar ve çocuklar topluma aitken, Ütopya'da karı ve kocanın birlikte yaşlanıp ölmesi önemlidir, çocuklar kendi ana ve babaları tarafından büyütülür. Bu hayal ülkesinde avukat yoktur, çünkü yasalar herkesin anlayabileceği bir biçimde açık ve basittir.
Ütopya'yı kimileri erken dönem Hıristiyanlığındaki ortak paylaşımı anlattığı için manastır hayatı, kimileri sosyalizmin öncü metinlerinden biri, kimileri de yalnızca bir şaka diye tanımlamıştır. Thomas More'u çağının çok ötesini gözleyebilen bir hümanist olarak da kabul edenler vardır.
Ütopya modern Batı düşüncesi güzergahında mihenk taşları olan Rönesans, Hümanizm ve Reform hareketleri içinde doğmuş bir eserdir. Ütopyalar, yaşadığı zamanı sorgulayan insan için, tarihin pek çok döneminde varolmuştur. More da dinine sonsuz bağlı bir Katolikti ama yaşadığı çağın çok ilerisine bakan da bir insandı.
More, Ütopya'da Platon'un kusursuz devlet düşüncesinden yola çıkmasına rağmen, o kusursuzluğu tüm toplum hayatına uygulamıştır. Platon'da bölüşüm sadece bir sınıfa özgü olduğu halde Ütopya'da tüm topluma yayılır. Platon'da kadınlar ve çocuklar topluma aitken, Ütopya'da karı ve kocanın birlikte yaşlanıp ölmesi önemlidir, çocuklar kendi ana ve babaları tarafından büyütülür. Bu hayal ülkesinde avukat yoktur, çünkü yasalar herkesin anlayabileceği bir biçimde açık ve basittir.
Ütopya'yı kimileri erken dönem Hıristiyanlığındaki ortak paylaşımı anlattığı için manastır hayatı, kimileri sosyalizmin öncü metinlerinden biri, kimileri de yalnızca bir şaka diye tanımlamıştır. Thomas More'u çağının çok ötesini gözleyebilen bir hümanist olarak da kabul edenler vardır.
Gerek Utopia'nın asıl metni gerek Mina Urgan'ın değerli incelemesi ile bir bütün olarak irdelenerek okunması gereken bir yapıt.
sorun şu ki, istenen ütopyalar gereğinden fazla laylaylom. ve karanlık ütopyalar onlardan daha gerçek
bolca altını çizerek okudum kitabı.. 1500 lü yıllarda yazılmış olmasına rağmen o zamanın olan devlet anlayışlarının şimdiye bu kadar benziyor oluşu beni biraz şaşırttı açıkçası. ütopya ya gelince mülkiyetin olmaması, para, altın, gümüşe bakış açıları çok güzel olsa da hep genellemesi, sadece toplumsal düzeyde bakılması ve bireyselleştirmemesi, bireylerin düşüncelerinden bahsetmemesi gerçekten bu toplumun var olamayacağının kanıtı bence. çünkü insanız, hırs,kibir,oburluk,yetinememe bizim doğamızda var..
Thomas More, Utopia ile insanlığa büyük bir armağan sunmuştur. Artık devletler topraklarda, çadırlarda, savaş meydanları ve saraylarda değil, beyinlerde kurulmaya başlanmıştır.
Thomas More Yunanca ''olmayan'' ''iyi'' ''yer'' kelimelerini birleştirerek ''utopia'' kelimesine ulaşmıştır. Sosyalist bir devlet yapısının ilk göründüğü, özgürlükçü bir devlet anlatılır Utopia'da. Ve felsefe tarihinde o da bir başyapıt olarak yerini alır.
Bir klasik, başucu kitabı.
İş Kültür Yayınları baskısında Mina Urgan'ın incelemesi, Utopia'dan daha fazla yer tutuyor.
İlaveten, okuyucunun feraseti ile ilgili bir endişe mi var ki, eserin incelemesi eserden önceki sayfalara yerleştirilmiş?
Öncelikle yazıldığı döneme rağmen, günümüzde de rahatça uygulanabilecek hatta uygulanması gereken örf, adet ve düşünce kalıplarından bahseden, oldukça sürükleyici bir eser.
Ütopya ülkesinin yaşayış tarzında belirli sıkıntılar olduğu ortada, bunu kitabın sonunda Thome More'un kendisi de belirtiyor zaten. Köle kavramının, zamanındaki köle yapısından farklı olduğunu da belirttiği için o kısma çok takılmadım. Kadın ve erkek eşitliğinin ve kadının toplum üretimine faydalı ve resmen bir 'birey' olarak sunulması, o dönem açısından oldukça yenilikçi olsa gerek. Beğendiğim bir kısım daha.
Çok beğendim, bir gecede okudum, tekrarladığım not aldığım oldukça fazla yeri var. Tavsiye ederim.
"Yurttaşlarının yaşamını iyileştirmenin yolunu onları yaşamın sunduğu bütün zevklerden mahrum etmekte arayan bir kral, özgür insanlara hükmetmeyi bilmediğini açıkça itiraf etmeli. Her şeyden önce de kendi beceriksizliğini ya da gururunu bastırmakla işe başlamalıdır."
Okurken düşündümde çok çelişkili bir kitap bence... Sonuçta köleliğe karşı, insanların eşit yaşadığı bir ülkeden bahsederken, bir yandanda hizmetçiler var.... Nasıl yani dedim.
İçinde birçok aksaklık barındırsa da, More'un dönemini çok iyi analiz ettiği ortada.
Felsefi kitaplara meraklı olanlar ve ilgilenenlerin okuması gereken bir kitap.
Ciltsiz, 197 sayfa
Ekim1968 tarihinde, Çan Yayınları tarafından yayınlandı