Tarihteki ilk Hugo Ödülü'nün kazananı.
"Tüm zamanların en iyi bilimkurgu klasiklerinden biri." -Isaac Asimov-
"Bester'in iki muazzam kitabı zamanının ötesine geçmeyi başardı. Yaklaşık altmış senedir herkesin en iyi on bilimkurgu kitabı listesindeki yerlerini korudular." -Robert Silverberg-
"Benim Bester'e duyduğum hayranlığı, aynı heyecanla paylaşmayan bir bilimkurgu yazarıyla henüz karşılaşmadım." -William Gibson-
"Alfred Bester dörtlülerini yakıp ayağını gazdan hiç çekmeden yazmış romanını. Derinlik ile eşi benzeri görülmemiş bir hayalgücünün birleşimi. William Gibson okulda arkadaşlarıyla oyuncak ışın tabancasıyla oynarken, Bester siberpunk yazmakla meşguldü." -James Lovegrove-
24. yüzyılda, evrenin en güçlü adamlarından biri olan Ben Reich, yetmiş yıldır adı bile duyulmamış bir suç işlemeye karar verir: Cinayet. Esper adı verilen zihin okuyucuların, daha düşünce halindeyken suçları engellediği bu dünyada, Reich'ın amacına ulaşması neredeyse imkânsızdı.
Hükümdarlık adındaki şirketinin, rakip şirket D'Courtney'le girdiği mücadeleyi büyük ölçüde kaybetmesinin ardından başka bir çaresi kalmadığını düşünen Reich, bir yandan da kâbuslarında asıl korkusu Yüzü Olmayan Adam'la uğraşıyordu. Tüm bunlara rağmen Ben Reich pes etmemeye kararlıydı. Aklında yıkımla, Yıkım'a hazırlandığının farkında değildi. Yıkıma Giden Adam, galaksinin içimizdeki megalomana verdiği çarpıcı bir yanıt.
Her biri, uzay ve zamanda eşsiz olduğuna dair mağrur sanrılarla gelişen, sonu gelmeyen dünyalar ve kültürler var. Aynı megalomanlıktan muzdarip sayısız insan geldi bu hayata; kendisinin eşsiz, yeri doldurulamaz, benzersiz olduğunu düşünen. Daha da gelecek böyle insanlar... sonsuza kadar. Bu da böylesi bir zamanın ve böylesi bir adamın hikâyesi... bu, Yıkıma Giden Adam'ın hikâyesi.
-Harry Harrison'ın sunumuyla-
Tarihteki ilk Hugo Ödülü'nün kazananı.
"Tüm zamanların en iyi bilimkurgu klasiklerinden biri." -Isaac Asimov-
"Bester'in iki muazzam kitabı zamanının ötesine geçmeyi başardı. Yaklaşık altmış senedir herkesin en iyi on bilimkurgu kitabı listesindeki yerlerini korudular." -Robert Silverberg-
"Benim Bester'e duyduğum hayranlığı, aynı heyecanla paylaşmayan bir bilimkurgu yazarıyla henüz karşılaşmadım." -William Gibson-
"Alfred Bester dörtlülerini yakıp ayağını gazdan hiç çekmeden yazmış romanını. Derinlik ile eşi benzeri görülmemiş bir hayalgücünün birleşimi. William Gibson okulda arkadaşlarıyla oyuncak ışın tabancasıyla oynarken, Bester siberpunk yazmakla meşguldü." -James Lovegrove-
24. yüzyılda, evrenin en güçlü adamlarından biri olan Ben Reich, yetmiş yıldır adı bile duyulmamış bir suç işlemeye karar verir: Cinayet. Esper adı verilen zihin okuyucuların, daha düşünce halindeyken suçları engellediği bu dünyada, Reich'ın amacına ulaşması neredeyse imkânsızdı.
Hükümdarlık adındaki şirketinin, rakip şirket D'Courtney'le girdiği mücadeleyi büyük ölçüde kaybetmesinin ardından başka bir çaresi kalmadığını düşünen Reich, bir yandan da kâbuslarında asıl korkusu Yüzü Olmayan Adam'la uğraşıyordu. Tüm bunlara rağmen Ben Reich pes etmemeye kararlıydı. Aklında yıkımla, Yıkım'a hazırlandığının farkında değildi. Yıkıma Giden Adam, galaksinin içimizdeki megalomana verdiği çarpıcı bir yanıt.
He... tümünü göster
Bilim Kurgu okumadıysanız başlamak için harika bir kitap. Okuduğum ilk Bester kitabı. Ama daha önce okuduğum bilim kurgularla karşılaştırabilirim. Yoğun psikolojik öğelerin olduğu harika bir roman. Olayların örgüsü, birbirine bağlanışı, okurken sanki film izliyormuşcasına kafanızda canlanması çok çok iyi. Kesinlikle filminin çekilmesi gerekiyor.
Harika bir Alfred Bester eseri.
Bester zihin okuma olgusunu sosyal bir arka plana oturtup bunun üzerine ince ince işlenmiş bir cinayet öyküsü eklemiş.
Bilimkurguya gönül veren Selma Mine çevirisi güzel, zihni dert bulmasın.
Kitabın yorumu için:
http://www.seymaatasoy.com/2016/06/ykma-giden-adam-alfred-bester.html
İthaki'nin bilimkurgu klasikleri serisinde şu ana değin okuduğum en iyi kitap buydu. Çok ilgi çekici bir konusu var. Ayrıca bilimkurgu olmasına rağmen teknik terimlere boğmayan sürükleyici bir roman.
Bilimkurgu çok anlaştığım bir tür değil açıkçası, mühendislik diliyle oldum olası aram iyi değildir. Fakat tarihin ilk Hugo Ödülü’nü kazanan bu eserde bilimkurgudan fazlası var. Polisiye ve bilimkurguyu başarılı bir şekilde harmanlaması bir yana ve kendisinden 30 yıl sonra yükselişe geçecek olan cyberpunk akımının da temeli sayılabilecek bu kitap bana göre yabana atılmayacak distopik bir atmosfere de sahip. 24. Yüzyılda geçen hikayede yer alan suçtan arındırılmış galaksi bir ütopya gibi dursa da sınıfsal çatışmalar ve toplumun yozlaşmışlığıyla ama en çok da suçtan arındırmanın temelini oluşturan düşünce okuyabilen polisleriyle gayet distopik bir fon. Fakat distopya olmasını engelleyecek kadar umutlu ve güzel bir bakış açısına sahip. Bu romanda gerçekten ütopik olan tek konu ise insanı ters köşeye yatıran “Yıkım”ın kendisi.
Roman 1952 yılında yazılmasına karşın Esper denilen düşünce okuyabilen sınıfıyla olsun, bu sınıfın msnvari smiley destekli düşünce diyalogları olsun, isimlerdeki günümüz yazılımlarından aşina olduğumuz simge ve kelimelerle olsun, bugünkü şok tabancasının atası sayılabilecek silahlarıyla olsun nasıl bir ilerigörüşlülüktür bu dedirtiyor. Suçu ve cezası tahmin edilebilir bir eser olsa da cezanın kendisiyle yanıltan, suçun aşamaları boyunca temposu düşmeyen, ayrıca oldukça mizahi dozu yüksek diliyle de akıp giden bir kitap. Özellikle Yıkım’ın mantığı ve finaldeki hitabıyla iz bırakıyor.
Olay örgüsü çok güzel, her noktayı bir yere bağlıyor, havada kalan birşey yok.
Anlatımı akıcı, ama pek edebi olduğu söylenemez. Zaman zaman Boris Vian'ın Günlerin Köpüğü kitabını okur gibi hissettirdi (absürdlük değil demek istediğim, anlatım biçimidir.)
Yazarın kahramanlarına pek merhametlice yaklaştığını da düşündüm.
İçinde çok ince göndermeler bulunan güzel, akıcı bir bilimkurgu.
Karton Cilt, 264 sayfa
2016 tarihinde, İthaki Yayınları tarafından yayınlandı