Ölmeyi çok istersen, ruhunu yakman gerekir!
Maxime Chattam, polisiyeyi gerilimle birleştiren yeni romanında, okurları 20’nci yüzyılın başındaki Paris’e götürüyor...
Uluslararası Paris Fuarı’nın açılışı yapılmak üzeredir. Yazar Guy de Timée, yeni arayışlar içindeyken rahat bir yaşamın yaratıcılığına köstek vurduğunu, daha gerçekçi yazabilmesi için lüks hayatını terk etmesi gerektiğini düşünür. Bir sabah, karısını ve kızını bırakıp gider. Önceleri bir otelde kalır ve sefih bir hayatın içine dalarak bir randevuevine gidip gelmeye başlar. Bir süre sonra, bu randevuevinde yaşamaya başlar.
Bir gece, randevuevinde çalışan kızlardan biri öldürülmüş halde bulunur. Polisi bir fahişenin öldürülmesine pek aldırmaz ve olayın peşini bırakır. Guy, randevuevinde çalışan genç ve güzel Faustine ve Müfettis Perotti’le birlikte olayı araştırmaya başlar. Ekibin araştırmaları, aynı şekilde öldürülen başka fahişeler olduğunu da gösterir. Bütün cinayetlerin fuar alanında işlendiği, fuarın imajı bozulmasın diye cinayetlerin örtbas edildiği anlaşılır. Cinayetlerin işleniş biçimleri ise, Şeytan’a tapan bir grubun varlığını akıllara getirmektedir.
Ölmeyi çok istersen, ruhunu yakman gerekir!
Maxime Chattam, polisiyeyi gerilimle birleştiren yeni romanında, okurları 20’nci yüzyılın başındaki Paris’e götürüyor...
Uluslararası Paris Fuarı’nın açılışı yapılmak üzeredir. Yazar Guy de Timée, yeni arayışlar içindeyken rahat bir yaşamın yaratıcılığına köstek vurduğunu, daha gerçekçi yazabilmesi için lüks hayatını terk etmesi gerektiğini düşünür. Bir sabah, karısını ve kızını bırakıp gider. Önceleri bir otelde kalır ve sefih bir hayatın içine dalarak bir randevuevine gidip gelmeye başlar. Bir süre sonra, bu randevuevinde yaşamaya başlar.
Bir gece, randevuevinde çalışan kızlardan biri öldürülmüş halde bulunur. Polisi bir fahişenin öldürülmesine pek aldırmaz ve olayın peşini bırakır. Guy, randevuevinde çalışan genç ve güzel Faustine ve Müfettis Perotti’le birlikte olayı araştırmaya başlar. Ekibin araştırmaları, aynı şekilde öldürülen başka fahişeler olduğunu da gösterir. Bütün cinayetlerin fuar alanında işlendiği, fuarın imajı bozulmasın diye cinayetlerin örtbas edildiği anlaşılır. Cinayetlerin işleniş biçimleri ise, Şeytan’a tapan bir grubun varlığını akıllara getirmektedir.
Yazarın büyük hayranıyım ancak kitap beni hiç mutlu etmedi. Adli bilimlerin henüz gelişmekte olduğu bir zaman diliminde geçiyor anlıyorum ancak yazar Karındeşen Jack misali bir hikayeyi uzun çok uzun tahlillerle sıkıcı bunaltıcı bir hale getirmeyi başarmış. Kitap bu haliyle Hollywood film seneryosuna ilham olabilir ama bir Chattam klasiği olmaya çok uzak.
Çok beğendiğim ve zevkle okuduğum bir kitap oldu.Kitabı bitirince tam olarak Maxime Chattam tarzı olmuş dedim işte benim yazarım:))
Kitabın adı sonuna uygun olmuş ruh çağırmalar,canavarlar,ve özellikle tüm yazarlar kitaplarında Paris'in güzelliklerini büyüleyici bir şekilde anlatırken benim yazarım farkını ortaya koyuyor ve Paris'in ara sokaklarında kalan tüm kötü yönlerini gözler önüne seriyor daha önce hiçbir şekilde duymadığım bir sokak olan Monjol Sokağı! burayı okudukça sokak ve oradaki insanların çaresizliğini,kafanızda canlandıracak canlandırdıkça okuyacaksınız işte sürükleyici yön diye buna derim:)
Bu kitabı okuduktan sonra Eiffel Kulesi'ne farklı gözle bakacaksınız size küçük bir ipucu, o kulenin altında canavar yaşıyor!
Kitabın sonunda zamanın efendisiyle tanışacaksınız ve işte hayal gücünüzün sınırları o anda çok zorlanacak:)
İyi kitap hoş kitap ama biraz oyaladı okuması, çok fazla detay verilmesi ve kitabın sonlara doğru hızlanması nedeniyle sanırım. Onun dışında gayet güzel bir kitaptı.
Romanın giriş kısmı oldukça uzun sürüyor. Öyle ki yürütülen akıl ve detaylar bir yerden sonra sıkmaya başlıyor. Gelişme ve sonuç kısmı ise neredeyse birleşik. Bu yüzden tüyler ürpertici final çok hızlı geçiyor. Oysa ortada dehşet bir şairanelik, felsefi bir kabus var. Bir sıkıntı da karakterlerde sanki. Tam kitap karakteri olmuşlar, iki boyutluluktan bir türlü çıkamadılar benim gözümde. Polisiye olarak Agahta Christie tarzı bir yol izlenmiş o açıdan ortalama diyebilirim. Fakat Sefiller tadında sunulan Paris atmosferi romanın en başarılı kısmı.
Gerilim kitabı mı okumak istiyorsun?
Aradığın gerilim-korku-adrenalin, heyecan ne istiyorsan işte bu kitabın satırlarında.
Yazarın okuduğum ikinci kitabıydı Zamanın Efendisi. İlk okuduğum Gaia Teorisi kadar etkileyici bulmadım. Yine de polisiye -gerilim severler merakla okuyabileceği bir roman.
Yazar aşırı tahmin yürütmeye yer verdiği için(hatta son sayfaları da dahil) boğucu bir hal almış. Daha önce okuduğum yazarın Kötü Ruh kitabının yakınından bile geçemez bu kitap. Birkaç yeri hariç gereksiz uzatılmış bir kitap.
Katilimizin finalde yarattığı eser çok çarpıcıydı.
Karton Cilt, Polisiye, 384 sayfa
Temmuz2013 tarihinde, Doğan Kitap tarafından yayınlandı