Anayurt Oteli

En Son Değerlendirmeler

10 puan

insanın tutkularına esir düştüğünde özgürlüğünü nasıl kaybedebileceğini anlatıyor

Profil Resmi
9 puan

Yazarın diğer romanı kadar iyi olmasa da, anlattığı konularla sarsıcı bir roman. Sıradanlıkların, düz bir yaşamın körelttiği Zebercet, buna karşı çıkmaya çalışıyor. En ufak şeylerin bile büyük olaylara dönüştüğü bir roman bu.

8 puan

zebercedin öyküsü tam bir yanlız adamın portresidir.

6 puan

Psikolojik bir kitap,kısa olmasına rağmen üzerinde durup düşünerek okumayı gerektiriyor.

Profil Resmi
9 puan

Güzel kitaptır her yaştan insana tavsiye ederim.

8 puan

http://kitapbocegim.blogspot.com/2013/05/anayurt-oteli-yusuf-atlgan.html

10 puan

10 numara bir kitap!

6 puan

Ah Zebercet...

Profil Resmi
7 puan

Okurken Zebercet'i sevsem mi? Yoksa nefret mi etsem bilemedim. Her gün onlarcasıyla muhatap olduğumuz sıradan birisi zebercet.

4 puan

kitabı hiç sevmedim

10 yıl, 10 ay
7 puan

Sıkıcı kitap, çok hem de; ama aynı zamanda iyi kitap. Her şeyden önce neredeyse kitabı tutup karşı duvara fırlatmama neden olacak kadar sıkıcı olan üsluba ve olaylara rağmen hikayenin sunuluş şekli çok hoşuma gitti. Bilinç akışı tekniği gibi entel şeyler yazmak istemiyorum çünkü pek getirisi yok. Yani yazdım da hiçbir hatun da gelip ''woooww sevişelim mi'' demedi. E o zaman ne gerek var, basit usül devam edelim, ama yine de şunu söyleyeyim bu bilinç akışı denen şey dünyanın en sıkıcı şeylerinden biri. Şimdi önce bizim sapık, hasta, korkak, manyak, dertli karakterimizin oteldeki yaşamını anlatıyor kitap. Sonra otelin dışına çıkıp ezber bozuyoruz ki oraları birazcık keyifle okunuyor işte. Otelin boğucu havası sizi o kadar bunaltıyor ki bizim sapıkla beraber dışarı çıktığınızda bir daha otele dönmek istemiyor canınız. Ama sonlara doğru otelden de daha sıkıcı bir yere giriyorsunuz; Zebercet' in kafasının içerisine. Ben bu kadar sıkıcı kafa görmedim. Bir de karmakarışık bir aile ilişkisi var; Cem Yılmaz' ın dediği gibi lan hani marjinal bizdik? Tüm sülale tren yapıyor. Evin beyi uşağa, uşak şoföre, şoför hepsine filan filan. Kitapta olan bir kadın eksik kitapta.(Öyle okursun işte, nasıl cümle ama) Ama çok önemli değil, bence dünyadaki tek adam bu Zebercet de olsa bu kadın o adama vermezdi.
Sabah sabah yazasım yok bir kızı çok özledim çünkü ve gece olsun da mesaj atsın diye bekliyorum ama siz sevgili kitap kurtlarına da saygısızlık etmek istemem. Şimdi bir tane tabela var, otelin yerini gösteren. Tabela zamanla ters dönmüş ve toprağı gösteriyor artık. Zaten otelin kasvetli havası da ilk tasvirlerden itibaren bana hep mezarı çağrıştırdı. Zebercet yaşayan bir ölü aslında. Otel de onun mezarı. Bana göre tabelanın toprağı göstermesi de zaten bunun metaforik bir anlatımı.(Az votkaya 2 kız düşer bu cümleye) O kadar manyak, psikopat ve yalnız ki adam yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyor aslında. Ne var ki bunun libidosuna hitap eden bir kadın gelmeyince otele bu da o kadının tekrar gelmemesini beklemeye başlıyor.(sakin!) ve mezarla gerçek dünya arasında arafta kalıyor bana kalırsa.

Şimdi Yusuf Atılgan Aylak Adamı yazıyor 1959 yılında. 1960' da bir tane öykü yazıyor sonra da bir daha bu kitaba kadar kitap yazmıyor adam. 1973 yılına kadar yani. Düşün bu kitabın ne kadar özel olabileceğini bu şartlarda. Ama yok Kürk Mantolu Madonna' ya dediğim gibi bu kitabın da gereksiz abartıldığını söylemeyeceğim. Cidden eli yüzü çok düzgün bir kitap ama çok sıkıcı. Bu kitapta abartılan ise karakter. Yalnız, hasta, sapık bir adam. Henüz cinsel kimliğine bile karar verebilmiş değil. Çocukluğundan gelen travmalardan da olsa gerek sağlam bir tedaviye ihtiyacı var. Özenilecek, öykünecek hiçbir şeyi göremedim ben. Ama yalnız adam örneği için muhteşem kendisi; yalnızlık dediğin işte böyle olur ve bu yalnızlık da hiç de övünülecek bir şey değildir. Öyle face' e yalnızlık ve huzur yazıp like beklemeye benzemez yani yalnızlık. Popülariteye hizmet eden hiçbir şey de yalnızlık olarak adlandırılamaz bence. Neyse işte özetle sıkıcı ama sağlam bir kitap var karşınızda. Bir de müthiş cesur bir yazar var. türkiye gibi bir ülkede o cümleleri yazmak, o dönemde yazmak büyük bir cesarettir demek için girdim bu cümleye ama yazarken fikrimi değiştirdim, bence şu an daha baskıcı bir dönemdeyiz, sadece şu an bu baskıları kırabilmenin, bastırılmışlıkları başka türlü kırabilmenin daha fazla yolu var geçmişe oranla.
Kızı da hala özlüyorum bu arada.

7 puan

Farklı başlayan, farklı biten, özellikle içe dönük ve psikolojik tahlillerin yoğun olduğu kısa bir roman.

8 puan

güzel bir kitaptı

6 puan

Bilinçakışı tekniğinin kullanımı yönünden başarılı olmuş bir kitap.Yazar Aylak Adamda olduğu gibi bu kitapta da gücünü gösteriyor ancak Aylak Adamdan önce okunmasını tavsiye ediyorum zira C.deki sarsıcı bağlılığı vermeyebilir Zebercet :)

10 puan

Atılgan'ın en başarılı eseri bence, karakterler son derece gerçek.

5 puan


Herkesin zevki farklıdır katılıyorum fakat bu kitabı zevkle okumak benim için imkansızdı. Ale lade şizofren bile olabilir dediğim Zebercet in 3 farklı hali gözler önüne aynı anda seriliyor. Arzuları gerçekte olan ve geçmişi bir anda bir birine giriyor. Beğenmedim bu türden daha iyi kitaplar okudum

Profil Resmi
2 puan

Karışık.Bunalım,yalnızlık dolu.Ben sevemedim, hikayenin içine giremedim. Anayurt Oteli benim için hayal kırıklığı oldu.

8 puan

Yusuf Atılgan’ın Aylak Adamı okurken içimin karardığını hissetmiştim Anayurt Oteli’yle iyice pekişti :) Milli Eğitim Bakanlığı’nın onayladığı 100 temel eser arasında yer almış (gerçi sanırım sonradan içerdiği müstehcen kelimelerle çocukların ruhsal ve zihinsel gelişimi açısından olumsuz etkileneceğini öne sürülerek geri kaldırılmıştır. Genelde bu tarz eserlerde hep aynı şey oluyor önce mutlaka okutulması gereken en önemli eser denip sonrada müstehcen denip geri kaldırılıyor! MEB’in aklı biraz geç çalışıyor:) Türk Edebiyatının kült eserlerinden birisi ve hikâyeyi çok iyi yansıtan karakterin hakkını veren bir oyuncu kadrosuyla ödül alan filmi varmış.
Aylak Adamla Anayurt Oteli insanda aynı pesimist etkiyi bırakıyor dedik ya hani yalnızlık, karanlık, ölüm, cinselliğe olan açlık, yabancılaşma.. İçe kapanık ve obsesifliğin hat safhada olduğu karakterin isminden tutunda (kitap yeterince karanlık değilmiş gibi Zebercet ismide bir o kadar karanlık :) otelin betimlemesi ( tabelası ters dönmüş ok işareti yeri gösteren yeşil tahta kapısı mezarlık gibi yaşayan ölülerin kaldığı yer havası yaratıyor) ve hikâyenin tamamı psikolojik temellendirmede neden-sonuca dayandırılmış en güzel hikâyelerden birisi. Zaten doktor olsam Zebercet gibi bir karaktere iyileşmesi için ilaç olarak intiharı yazardım Atılgan doğru yapmış :)Zira bir insanın en büyük cezası böylesi bir yalnızlıktır galiba. Salman Rüşdi “Roman yazarken ilk görev karakterleri okura sevdirmektir. Eğer okur, karakterle bir bağ kuramazsa, başına ne geldiğiyle ilgilenmez.”demiştir. Atılgan Zebercet’i bize sevdirmeye çalışmış mı çalışmamış mı tam çözemedim negatif yönleri ağırlıkta olan katil, tecavüzcü kahramanından sürekli “ne sağ ne ölü” diye bahsediyor. Babasını rol model olarak benimsemiş ve babasının tek dileğini yerine getirememiş, umutlarının sonuna ulaşmış ne sağ ne ölü bir adamdan intihardan başka ne beklenirdi lakin üzülüyorsunuz Zebercet’e.. Ya da üzülmüyorsunuz..Hatta kimi zaman “hepimiz birer Zebercetiz “ diye düşünmedim değil..
Bittiğinde bende etki bırakan her kitaptan sonra “keşke yazarıyla tanışma imkânım olsa” diye iç geçiririm ama yaşasaydı da tanışmayacağım tek yazar Yusuf Atılgan olurdu :) Kendisi 1959 da Aylak Adamı yazmış 1974’ te Anayurt Otelini. Aradaki o 14 yılın için soranlara “öyle şeyler yazıyorum ki okuyunca allak bullak olacaksınız” demiş. Oldum! Bir insan 2 kitapta insan ruhunu bu kadar allak bullak eder mi? Eder! Yok Bay C yok Zebercet..O yıllarda yaşamış bir insan ve de bir Türk nasıl bir kafa nasıl bir hayal gücü dedirtiyor insana…3. Kitabını okumadım zaten yazarken de tamamlayamadan kalp krizinden ölmüş Atılgan için nedense hiç şaşırmadım :)
Kitaptan Altını Çizdiklerim:
- Ne çok yalan söyleniyordu yeryüzünde;sözle, yazıyla, resimle ya da susarak.
- Yorumlar, nedenler önemsizdi; kesin değildi. Önemli olan insanın edimleriydi. Değişmez tek bir kesinlik vardı insan için: “ölüm."
- Yeryüzünde canlı kalmanın bir bakıma suç işlemeden olamayacağını bilmeyen, kendini suçsuz sanan insanlardan çekiniyor, utanıyordu.
-Dayanılacak gibi eğildi bu özgürlük.
- Yeryüzünde canlı kalmanın bir bakıma suç işlemeden olamayacağını bilmeyen, kendilerini suçsuz sanan insanlardan çekiniyor, utanıyordu.”
- Bir oteli yönetmekle, bir kurumu, geniş bir işletmeyi, bir ülkeyi yönetmek aynı şeydi aslında. İnsan kendini, olanaklarını tanımaya, gerçek sorumluluğun ne olduğunu anlamaya başlayınca bocalıyor, dayanamıyordu. Ülkeleri yönetenler iyi ki bilmiyorlardı bunu; yoksa bir otel yöneticinin yapacaklarından çok daha büyük hasarlar yaparlardı yeryüzüne

8 puan

Tekdüze hayatın getirdiği psikolojik bunalım ve ardından işlenen bir cinayet..Ve yine yaka bırakmayan vicdan,psikolojik bunalım ve nokta. Kesinlikle okunmalı.

6 puan

Çok ağır ilerleyen, psikolojik bir kitap. Bence yazar da yazarken sıkılmış gibi. Konudan kouya atlaması konsantre olmamı zorlaştırdı ayrıca.

Profil Resmi
5 puan

Kurgudan tamamen koptum okurken keyif almadım.

10 puan

ne sağ ne ölü

Profil Resmi
10 puan

Ne ölü ne sağ bir yaşamın kahramanı Zebercet, tekdüze bir hayatı en ince detayına kadar anlatan Türk edebiyatının eşsiz eserlerinden.

Profil Resmi
9 puan

Aylak Adam okunduktan sonra daha iyi anlaşılıyor Yusuf Atılgan.

Profil Resmi
8 puan

Ankara treni.gecikmiş.oteller zaten yalnızlığın mekanları değil midirler?otel insanları diye bir belgesel vardı trt de.bu kitabı okuduktan sonra o belgesel kitabı tamamlayacaktır.herkes kendi cehennemini yaşar otellerde.

Profil Resmi
10 puan

Aylak Adamdan çok daha iyi olan kitap. Aylak Adam bu kadar abartılmışken Anayurt Oteline haksızlık ediliyor. O kadar soğukkanlı işlenmiş bir kitap ki Zebercetin ruh haline bürünüyorsunuz kitap boyunca. Yusuf Atılganın favori kitabım

10 puan

Günlük rutin işlerin aksamaması için kurulan ama geri kalan saat,odanın içindeki düzen,bardağın kırılmasıyla başlayan büyünün bozulduğuna inanan Zebercet...Kitabın sonunda anlatılan intihar sahnesini okurken her cümle o anı yaşatır insanda.Zebercetle birlikte yavaş yavaş sizde soluksuz kalırsınız

10 yıl, 10 ay
9 puan

kitap boyunca iç monologlar halinde yaşayan ve kendi sesine hasret
bi karakter zebercet.gecikmeli ankaralı treniyle gelen insanda umutlar bulmuş ve tek tek yitirmiş.bence türk edebiyatının en derin psikolojik analizlerin yer aldığı roman.

8 puan

Aylak Adam ile kıyaslanınca çok sönük kalan bir kitap ama yazar yine okuyucu etkilemeyi başarıyor.

10 puan

gerçek bir başyapıt.

geri 1 | 2