Kitabın kalınlığı sizi korkutmasın asla. Öyle akıcı, öyle içine çeken bir anlatımı var ki sonlara yaklaştıkça bitmesin diye azıcık azıcık okumak isteyeceksiniz.
harika bir kitapti ama benim gibi bir aydan fazla surede okumayin iki haftada okuyun etkisini daha iyi hissedeceksiniz
Başları sıkıcı olsa da 2. Bölümden sonra her şey yerine oturmaya başlıyor. Ama kesinlikle sakin kafayla okunması gereken bir kitap.
Az ve Pic'ten sonra okudugum 3. Hakan Gunday kitabiydi. Ekim ayinda kitapkardesligi ile okudum. Yorucu ama bir o kadar guzel bir kitapti. "Hakan Gunday nasil bir kafayla yasiyor acaba?" Sorusunu soruyorum her biten kitabinda...
her bir yerini ezberlemek istedim. oralara kendimi ışınlarım abestir söylemesi. hangi hayat diye sormadan duramadım. o ezberleyebildiklerimi sindirmeye çalıştım. bende dursun ve ömür boyu çıkmasın diye.
bambaska bir dunya...ama en cok benı kayranın yolu etkıledi...devamı olmalı bence kayra kısmının ne yaptı kı acaba..
Kinyas ağlattı,Kayra'dan da etkilendim lakin en çok etkilendiğim Kinyas'ın yolu oldu... Yer yer sıkıldığım olmadı mı,oldu ama yine de okunmaya değer bir kitap.
Günday'ın ilk ve benim en beğendiğim romanı. Adam çok sıkı yazıyor kardeşim. Helal olsun.
http://kitapeylemi.blogspot.com/2013/10/88-kinyas-ve-kayra-hakangundaykitapkard.html
Hakan Günday kitaplarını herkes sevemez.Kinyas ve Kayra okunması gereken kitaplardan biri.
bir gün bir kitap okudum adı kinyas ve kayra olan sonra da 'evet bi kitap yazılmalı bu kadar anlamlı ' dedim ve çalışmalara başladım.
kitaptan tat almak istenirse, karakterlerin yaşadıklarına değil, yazarın zaman içinde düşüncelerinin nasıl değiştiği, nasıl olgunlaştığına dikkat edilmeli, çamur atmak gereksizdir.
Yakın bir arkadaşımın başucu kitabım dediği ve bana ısrarla tavsiye ettiği meşhur kitap. Okuduğum ilk Hakan Günday kitabı. Cinsellik, şiddet, ruhsal çöküş, psikopatlık... Çok farklı bir türde. Ancak bir o kadar da güzel. Birçok kalıp yargıyı sorguluyor. Gerçekleri bir tokat gibi yüzümüze çarpıyor. Diğer kitaplarını da okumaya karar verdim.
Biraz zor başladığı ortak kanı galiba ama kaç tane kaliteli kitabın hızlı bir başlangıcı var ki? Kitaba gelicek olursak insanın nefretine ve sisteme olan karşı gelişe hemen hemen her bölümde rastlıyorsunuz. Belki kitabı bu kadar özel kılan da içinde bizden de bir parça görüyor olmamız ve bizim yapamadıklarımızı yapanları okumamız, işte bize ilginç gelen nokta burası. Her neyse fazla uzatmadan eğer hala okumadıysanız okuyun derim sonuna geldiğinizde hak vereceksiniz..
Begeniyle baslayip bir donem sikilip biraksam mi diye dusunurken tekrar beni icine saran bir kitap. Psikolojik tahlillerine bayildigimi soylemeliyim. Insanin iki yonunu tarif eden yol ayrimlarinin bizleri nerelere surukleyecegini gosteren bir kitap.
Oncelkle kitabi begendigimi soyleyerek baslayayim, birakanlardan olmamak icin inadima kitabi okumaya devam ettim.. Hakan Gundayin dilini cok begendim siir gibi okudum resmen.. Bu kitapta aglayacagimi asla dusunmedim ama onu da yaptim, farkli bir kitap okumak isteyenler okusun bence depresyona girilecek degil depresyondan cikaracak bir kitap ayrica..
Başlarda çok güzeldi. Marjinal bir dili ve havası vardı. Ama öyle bir bunalım kokuyor ki sonralardan sıkmaya başladı beni. Böyle bir ruh hali olamaz.
Aynı fikri, düşünceyi bir çok defa tekrar etmiş kitap boyunca.
İyi tarafıysa hayatı sorgulatan, düşünsel yanı.
Ayrıca Kinyas da Kayra da iğrenç adamlar. İkisinden de nefret ettim.
hakan günday bunu hep yapıyor.
kitabı bittikten sonra sanki siz kitaptaki karakterlerden biri olmuşsunuz ve hayat bütün debdebesiyle üzerinize oturmuş.her seferinde de hayretler içinde kalırsınız ne ara değişti ruh halim diye.
hakan günday'ı depresyondayken okumayın, karamsarken okumayın,isyan ederken okumayın. sadece sağlam bi ruh haliniz varken okuyun.
Bu kitapta; hayata tutunamayan, sadece yaşıyor olmaktan bile acı çeken iki insanın zihin ölümünü bekleme yolunda yaşadıkları karmaşalar gel-gitler arafta kalmalar var; hayata, insanlara dair herşeyi çokca düşünmek ama umursamamazlık var ve herşeyin hiçbirşeye dönüştüğü, herşeyin hiçbir değerinin olmadığı bir dünya var.
Kitabın ergen edebiyatı gibi durmasının nedeni Hakan Günday'ın ilk kitabı ve lise yıllarında yazmış olması. Buna rağmen zeka ve kelime oyunları kitabı okutmaya yetiyor.Zaten bir röpartajında kendiside hikayeyi kafasında hiç tasarlamadığını doğaçlama yazdığını anlatıyor. Bir ara kitabın tanıtımına dair şöyle bir cümle okudum:
"Medeni dünya insanı dedikleri şey, sadece utanç verici rekabetlerin sonucu kazanılmış başarılarıyla övünen ve
sonrasında adına insanlık dediği yapmacık iyilikleriyle modern var olma çabasıdır. Bunun farkına varan insanlar da haklı olarak yakıp yıkmak isteyebilir herşeyi"
İşte benim ilgimi çeken kısımda bu oldu. Tabiki nihilistlik, megolamanlık, marjinallik hat safhada..Kitabı okurken bende bu fikirler oluşmaya başladığında dönüp dönüp kitap kapağına baktım "kapağı ile içeriği birbirini nasılda tamamlıyor iyi düşünülmüş "diye düşündüm.
Kitabı okurken aklım dağılsın kitabın etkisinden sıyrılayım diye araya başka kitapta sıkıştırdım çünkü karakterlerin şizoid yapılarına kayıtsız kalmamak mümkün değil ayrıca sütle rakı karışımı, cappuccino ve pepperoni pizzadan birara kusma eğilimine girdim:)
Kitaptan altını çizdiklerim:
-İçi ne kadar doldurulursa doldurulsun yine de hafiftir hayat. Çünkü altı deliktir. Delikse ölümdür! Bütün kazançlar bu delikten kayıp gider.
-Sorarlarsa, -Ne iş yaptın bu dünyada? diye, rahatça verebilirim yanıtını:
Yalnız kaldım, kalabildim! Altı milyarın arasına doğdum. Ve hiçbirine çarpmadan geçtim aralarından.
-Ne kadar yalnızsan o kadar uzaga gidersin. ne kadar terk edersen o kadar ölürsün
-insanlar..dedim fısıldayarak."Taşırlar insanları.Kundaktayken, tabuttayken.Hep taşıyacak birileri olur.Bazıları dostluktan, bazıları cepteki paradan, bazılarıda içinde bulundukları sistem birgün onlara da taşınma sırasının geleceğini söylediği için, taşırlar insanı.
-Yalan ancak ayrıntılarla gerçek olur.Birini kandırmanın en iyi yolu ayrıntılardır.
- Yarın,bugünü yaşanabilir hale getiriyordu. Kendimizi bir binanın tepesinden hepberaber boşluğa bırakmayışımızın tek nedeni yarındı! Latonun çıkma ihtimalini,aşık olunacak insanla tanışma ihtimalini,sonsuz mutluluk ihtimalini içinde barındiran o sihirli sözcük : yarın. Gelecek iyi bir sermayeydi. Yaşadığımız sürece bitmeyen anapara gibi..
-Yaşayarak intihar etmeyi seçenlere yardim edilemez.
-Çok şey gördüm beni yüzüstü gömün.
Hayatta hakkında hep kendimize sorduğumuz soruları dile getirmiş güzel bir çalışma olmuş 7/10
Hiç birşey yok diyerek zihin ölümünü gerçekleştiren Kayrayı anlamaya çalışmak bir ayrı,herşey var diyerek 8 yıllık kaçıştan sonra evine dönüp mutluluğu bulmaya çalışan Kinyası anlamak bir ayrı zevkti.Kayra ile hayattan soğudum nefret ettim ve sonunda onu anladım.Zihin ölümü onun kurtuluşu idi.Başka hiçbirşey yapmak istemeyen birisi için şarttı.Kinyas ile hayata tutundum ve yeniden hayat buldum.Mutlu olmanın nasıl birşey olduğunu keşfettim onunla yaşadım.Kelimelerin içinde boğulmak bu olsa gerek.Hayatımda okuduğum en orjinal ve marjinal kitaplardan biriydi.Kesinlikle favorilerim arasında ve daha fazla Hakan Günday okuyacağım bundan sonra.
Okuduktan sonra örnek alınamayacak kadar uzak, her kelimesinde kendini bulacak kadar aşina hem Kinyas hemde Kayra