Gidişatı güzeldi ama sonlara doğru sapıttı. Yada martı olmadığım için ben anlamadım.
Durum ve şartlar ne olursa olsun,kendimizi hiçbir zaman sınırlamamalıyız.İstediğimizde herşeyin üstesinden gelebililecek kapasiteye sahip olduğumuzu bilmeliyiz.
kişisel gelişim kitaplarına benzettiğim , hoş ve anlamlı bir kitap. anlatmaya çalıştığı şeyleri satır aralarına gizlemeyip doğrudan size ulaştıran ufuk açıcı bir öykü
Yine fazlasıyla abartıldığını düşündüğüm kitaplardan biridir. Kötü mü? Asla, ama bu kadar övülecek, herkese tavsiye edilecek bir tarafı da yok, daha doğrusu bu kitaba kıyasla çok daha iyi kitaplar var bundan önce okunması, tavsiye edilmesi gereken. Şahsen bana benim bilmediğim, fark edemediğim hiçbir şeyi söylememiştir bu kitap; ama tekrar belirtiyorum iyi kitaptır. Sadece bu kadar abartıldığı için benim gözümde biraz değersizleşti.
öleceğini unutan, anasına babasına asilik yapan, kibirli, bülent akyürek gibi tanımlayacak olursak kişisel gelişimini tamamlamamış yunan tanrısı martı.çığlık atan gerzek kuş.OKUMAYIN.
Bir martının özgürlük hikayesini anlatan kitap bana göre güzel bir gönderme yapmıştır. Şöyle ki farklı olmak isteyen, biraz kendini farklı yönlere doğrultmak isteyen insanları, farklı düşünen insanları dışlayan toplumlara bir eleştiri var burada.
Herkesi tek tip yapıp robot gibi yaşatan ve onun dışına çıkanları küçük gören sisteme bir eleştiri var. Sizi siz yapan özelliklerinizi, özgürlüğünüzü kısıtlamalarına izin vermeyin diyor. Toplumun ne dediği önemli değil, sizin nasıl hissettiğiniz önemli diyor. En azından ben böyle anladım.
En yükseğe uçabilmeyi hedefleyen bir martının öyküsü... Güzel yalın anlatımıyla, ele alınan konu itibariyle her yaşa hitap eden, altını çizeceğimiz cümlelerin olduğu bir solukta okunabilecek bir eser. Bir kaç defa okudum. Her okuduğumda aynı heyecanı hissettim. Mutlaka okuyun tavsiye ederim.
Özgürüz, ne olursak olalım.
Kalıpları yıkın, ne olursa olsun.
Kaç kere gelip, kaç kere oynayacaksınız ki bu kumarı?
Hayalleriniz hayal kalmasın...
OKUYUN!
Hikaye kisvesi altında bir kişisel gelişim kitabı gibi geldi bana. Oldum olası sevmem gelişim kitabı.
Dil olarak güzel akıcıydı. Gerisi mesaj, mesaj, mesaj...
Cocuklara hitap ettigi soylenen fakat buyuklerin de yuregine isleyen kitaplari her zaman sevmisimdir (kucuk prens, seker portakali hatta cocuk kalbi vs.) ama ne yazik ki marti jonathan livingston onlardan biri olamadi. Bir kere dili cok yavandi ve mesaj kaygisi o kadar kuvvetliydi ki herhangi bir konu anlatimli ders kitabi kadar sikiciydi. Kisinin yapabileceklerinin sinirsizligi, calismanin onemi vs. verilen mesajlar onemli fakat bunlari elde etmek kitaptaki kadar kolay olmadigi icin fazlasiyla yuzeyseldi, marti jonathan bende ozgurluge ulasmis, tum sinirlarini asmis, zincirlerini kirmis, farkli bilinc duzeylerine erismis harika bir martidan ziyade kibirli ve hirs kupu bir marti izlenimi birakti ve gercek hayatta da jonathan'in turevi insanlardan nefret ederim. En azindan sevgi konusu biraz daha derin islenebilse oykuye sicak ve sevimli bir hava katilabilirdi.
Marti jonathan livingstan'a dair sevdigim tek sey-kitaptaki tek sevimli unsur- bir martinin isme hatta soyisme sahip olmasiydi. Gulumsedim. O kadar.
Bunun ve gorsellerin hatrina 4 puan.
Kişisel gelişim ambalajlı ağır antiteist çocuk kitabı.Protest antiteist bir adamın yanlış,yanlı bir çocuk kitabı için çok ağır din eleştirisi!cennet yoktur vs.dir cümleleri kanıtdır bence. Çocuklara okutulurken,her kitaptan ne anladığı sorulmalıdır,çünkü kitaplardan bazıları çocuklarda çok daha kolay karaktere yerleşebilir ve hayatları boyunca zarar verebilir.Haricindeki motivasyon tarafıyla çok erdemsel kasnak,vurucu,kısa ve dolu öyküsü; toplumun insanları yapamazsınlarla mahvettiği ve kendine inanıp sınırlarına mahkum olamamayı öğreten ve düşünmeyi öğütleme anlamında güzel ilham verdi.Verdiği öğütlerde bir sınırlamadır bi yandan ama iyi yanları eklemek gerekir ruha.
İş olsun diye; “Hikayeler komiteler ve dilbilgisi ile oluşturulmaz,kendi sessiz hayal gücümüzü etkileyen bir gizemden çıkarlar” (noktalama karşıtıyım). “ Sen kendini bulmaya ,her geçen gün daha bir gerçek ,daha bir sınırsız olan Martı Fletcher’ı bulmak için çalışmaya ihtiyacın var .Senin gerçek öğretmenin bu.Onu anlamaya ve öğrenmeye çalış.”
ikinci yada ucuncu okuyusum. cok begendigim kitap olmasina ragmen Hayat felsefesi ve ilke acisindan bana daha iyi gelen "siddharta " oldu.
Martı Jonathan Livingston, ortaokuldan beri senede ortalama 4-5 kere okuduğum beni rahatlatan kitap ötesi bir yapıttır.
"... çoğu kez birbirinin aynısı olan şeyi yaptık; bir dünyadan gelip diğerine gittik. Yemekten, birbirimizle mücadele etmekten, sürüye gücümüzü kanıtlamaya çalışmaktan daha başka yaşama nedenleri olduğunu öğrenmek için kaç yaşamdan geçmek zorunda kaldık, bir fikrin var mı Jonathan? Binlerce Jon, on binlerce! Ardından, mükemmellik diye bir şeyin varlığını fark edene kadar yüzlerce yaşam daha... Yaşama amacımızın mükemmeli bulma ve onu açığa çıkarma olduğunu anlamak için diğer yüzlercesi daha yaşandı.
Şimdi de aynı kural geçerli, tabii ki diğer dünyayı bir öncesinde öğrendiklerimizle kurarız. Fakat hiçbir şey öğrenilmemişse, sonraki yaşam öncesinin aynısı olacaktır; aynı sınırlar ve kazanmak için yüklenilen aynı sıkıntılar..."
Çocuklar için kişisel gelişim kitablarından biri sayılabilir bu fabl türündeki eser. Her zaman aykırı olmak hoşuna gidenler için ideal bir öykü. Kitap -çocuklar için- alttan alta -din dahil- her türlü öğretiyi insanı sınırlandıran dogmalar olarak kabul etmesi gibi bazı sakıncalar içerse de kitap bize sadece sınırları zorlamayı değil, aykırı olmayı da öğütlüyor olması en özgün mesajı oluşturuyor. Ayrıca kitabı özümseyerek okuyan büyükler şunu fark edeceklerdir ki Martı Jonathan bize bilginin (özgürlüğün) 3 halini anlatıyor: Herkesin ulaşabileceği bilgi, sadece bilginlerin ulaşabileceği bilgi ve sadece ermişlerin (bilge) ulaşabileceği bilgi... Bilgiden -dar anlamıyla özgürlükten- kasıt özgür düşünceye, gerçeğe 'Asıl'a, 'O'na, tek ideye ulaşmaktır.... Kişisel gelişim kitaplarının "kitabı okudum, hayatım değişti" gibi klişeleşmiş cümlelere pek inanmayın. "Martı Jonathan'ı okudum, içimdeki potansiyeli kefeştim" gibi sadece fikir olsun diye söylenmiş cümlelere de inanmayın. Zira bu kitabı okumakla kimsenin hayatı filan değişmez. "Bir kitap okudum ve tık diye hayatım değişiverdi" gibi cümleler kuranlardansanız, hala -zihinsel olarak- (bence) özgür olamamışsınız demektir.
"... Martı Maynard, sen sen olma hürriyetine sahipsin, bunu da şu andan itibaren kimse engelleyemez. Özgür olmak her martının hakkıdır. Özgürlük varolamanın özüdür. Unutma! Sen zaten özgür olarak doğmuştun. Senin şu anda yaptığın tek şey doğuştan var olan ancak daha sonra .... tarafından değiştirilen, özgürlüğünü kısıtlayan, boş inançları, gelenekleri, özgürlüğü kısıtlayan ne varsa kaldırıp attığın için özgürsün Martı Maynard. (Martı Jonathan Livingston)"
Martı Jonathan Livingston'ı okurken birden fazla düşünce belirdi zihnimde. Eğer lise zamanlarımda okusaydım çok sevebilirdim. Anlatım olarak basit buldum ama bu kitabın etkileyici olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Kitabı okurken ilk kısımlarda aklıma sık sık Küçük Kara Balık geldi. Sonraki kısımlar ise Türkiye'nin genel kafa yapısının küçük bir özeti gibiydi. İnsanların kavramların içini nasıl boşalttığını, körü körüne yanlışlara sıkıca tutunduklarının portresi çizilmişti. Martı benim genel anlamda beğendiğim bir kitap oldu.
Kısacık bir kitap zaten, içinde resimler de vardı. 10 dakikada bitirilecek bir kitap.
Çok zamanımı almadığı için okuduğuma değmedi diyemem. Bu tarz kitapların kişisel gelişimden farkı sanırım bir öykü üzerinden "yapabilirsin, edebilirsin" mesajı vermesi. 5 adımda nasıl uçulur adlı bir kişisel gelişim kitabı olsa bu kadar abartılır mıydı bilmem ama gerçekten yüzeysel buldum. Farklı olanlar acı çeker, Martımız pek pişmeden öğretmen oluverdi sanki ve okuyanların da, en azından benim, bilmediği bir şey söylemiyor. Etkileyici bulmadım o yüzden.
Belki küçükken okusam ya da Yeşilçam'da birlikteliği sağlayıp tüm esnafla dans eden Ayşecik gibi bir zihne sahip olsam sevebilirdim.
Ortalamanın üzerinde bir kitap ancak ağır bir dili var. Ağır gidiyor, ilerlemiyor.
Martı Jonathan Livingston (orjinal adı: Jonathan Livingston Seagull), Richard Bach'ın masalımsı ve ilham verici eseri.
Hikayenin kahramanı Jonathan Livingston; sınırlarını zorlayan, sadece karnını doyurmak için uçmayı kabullenmeyen, mükemmeli bulmak için sürekli arayışta olan, yüreği öğrenme ve öğretme arzusuyla dolu bir martı.
Sürüsünün rutinlerini terkedip düzeni bozduğu gerekçesiyle sürüden kovuluyor ve kendisini büyük fiziksel ve ruhsal değişimler yaşayacağı bir serüvende buluyor.
Jonathan'ı kâh öğrenirken, kâh öğretirken, kâh les ederken, kâh zincirlerini kırarken gördüğümüz bu serüven, oldukça derin duygular ve ilham verici bir felsefeyi içinde barındırıyor.
Jonathan'ın mükemmeliyet arayışına tanık olduğumuz bu hikaye; eğitimin, öğrenmenin ve öğretmenin kutsal olduğunu ve sevgiyi göstermenin en doğru yolu olduğunu yalın ve duru biçimde anlatıyor. Öğretmenliğin gerçekten de ne kadar kutsal olduğu hatırlatılıyor adeta bir kez daha satır aralarında...
Bu muhteşem eseri okurken, Küçük Prens isimli bir başka şaheseri de hatırlıyorsunuz inceden inceden...
Aşağıda yer verilen alıntılar bile kitabın ne kadar kayda ve takdire değer olduğu nu fazlasıyla gösteriyor.
Kitapta bol bol martı resmi de görüyoruz; hattâ gereğinden de fazla. Kitabın belki de tek olumsuz yanı bu.
Kitapların hayat değiştirdiğine değil; hayatını değiştirmeyi veya daha güzel kılmayı gercekten isteyen insanlara farklı, yeni ve faydalı bakış açıları sunduğuna inanan bir okuyucu olarak; kendine ilham arayan, yaşamanın asıl amacı hakkında tereddüte düşen gencinden yaşlısına herkese bu harika eseri kesinlikle tavsiye ediyorum.
Keyifli okumalar dilerim.
◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇
"Öğrenecek ne çok şey var!..."
"Sürü içinde sıradan bir martı olmaya karar vermek, kendini daha iyi hissetmesine neden olmuştu.
Artık onu öğrenmeye iten gücü umursamayacak, doğasına meydan okumayacak ve dolayısıyla başarısızlığa uğramaktan korkmayacaktı."
"Yaşamak için ne çok neden var! ...
... Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekamızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi, özgür olabiliriz!..."
"Artık yaşamak için bir nedenimiz olmalı; öğrenmek, keşfetmek, özgür olmak gibi..."
"Martı Jonathan bezginliğin, korkunun ve öfkenin bir martının ömrünü kısalttığını, bunları zihninden uzaklaştırdığında ise hoş ve uzun bir yaşam sürebileceğini de fark etmişti."
"Yaşama amacımızın mükemmeli bulma ve onu açığa çıkarma olduğunu anlamak için diğer yüzlercesi daha yaşandı.Şimdi de aynı kural geçerli, tabii ki diğer dünyayı bir öncesinde öğrendiklerimizle kurarız.Fakat hiçbir şey öğrenilmemişse, sonraki yaşam öncesinin aynısı olacaktır; aynı sınırlar ve kazanmak için yüklenilen aynı sıkıntılar.."
"Cennet bir yer, bir mekan değildir, bir zaman dilimi değildir. Cennet öğrenmektir, mükemmelliktir."
"Kural; gerçek doğasını, bilinen tüm rakamları aştığı, zamanın ve mekânın ötesine geçtiği zaman yaşayabileceğini bilmesiydi."
"Eğer ne yaptığını iyi biliyorsan her zaman başarırsın. Başarmak için ne yaptığını bilmek gerek."
"... Ve onun sevgisini gösterme yolu, yalnızca gerçekleri görmek için fırsat kollayan bir martıya doğruları öğretebilmekti."
"En yüksekten uçan martı, en uzağı görendir."
"Diğer martılar seni sürüden dışlamakla sadece kendilerine zarar verdiler ve inan, bir gün bunu anlayacaklar. Bir gün onlar da senin gördüklerini görebilecekler. Bağışla onları ve gerçekleri anlamalarına yardımcı ol..."
"Bir kuşu özgür olduğuna ikna edebilmek niye dünyanın en zor işi?"
"Gözünle gördüklerine sakın inanma. Görünenlerin hepsi sınırlıdır. Anlayarak bakmaya, bildiklerinin ötesine geçmeye çalış."