Anlatılanların tamamen yaşanmış hikayeler olması daha da acıtıyor insanın içini. Yalın anlatım dili her hikayeyi okutmuyor, seyrettiriyor. Zaten yazar da önsüzünde böyle bir amaç edindiğini belirtmiş. Belki de anlatım dilinde geçen, doğup büyüdüğüm coğrafyaya ait kelimeler hikayelerden daha da etkilenmeme neden olmuştur. Pek çok anıda göğsümün genişlediğini, nefes almakta zorlandığımı, boğazımın düğümlendiğini, burnumun ucunun sızladığını hissettim. Bazılarında ise bu iç ağlama gerçek göz yaşı olup döküldü gözlerimden. Gerçekten insanın içine işliyor.
http://sibelinkitaplari.blogspot.com/2013/08/peri-gazozu-ercan-kesal-merhaba-bir.html
Bozkır rayihâsı. Gülüşümün kıyısında, kirpiğimin ucunda, boğazımın ortasında ince sızı. Okuyun, bu mevsim kuş olup gitmeden evvel bir trenle.
Hikayeler çok iyi fakat ülslubu olmamış. Çok etkileyici hikayelerin daha güzel bir dille yazılmasını beklerdim. Yine de insanı etkileyen bir kitap.
insanın içine işleyen,sıcacık hikayeler.Yazarın kendi hayatından parçalarla ülke gündemine bakışı tam isabet.Herkes muhakkak okumalı bu kitabı.
Öykü kitabı olduğunu düşünerek almıştım ama bir anı kitabı. Anılarla ülke gerçeklerine temas edilmiş. Ercan Kesal'in ilk kitabı galiba doktorluk oyunculuk senaryo yazarlığı derken bu işi de başarmış görünüyor...
Bir günümü esir alan kitap. Ercan Kesal yüreğimize dokundu adeta. Çok hoş kitaptı. Samimiydi, gerçekti, dopdoluydu.
Hayata hekim olarak başlayıp şu sıralarda aktörlük ve senaristlikle uğraşan, Bir Zamanlar Anadolu'da filminin senaryosunda ve oyuncu kadrosunda gördüğümüz, Yozgat Blues filminin başrolünde döktüren Ercan Kesal'ın şahane kitabı. Başucu kitaplarım arasına girdi.
Ercan Kesal yazmak istediğim kitabın formunu aynı şekilde oluşturmuş. Bir kelimeden yola çıkarak anılarını bağdaştırmış o kelimeyle. Çok da başarılı, dokunaklı bir üslupla. Kolayca okuyabileceğiniz, geniş bir yaş kitlesine hitap eden bir kitap.
beklentim çok yüksek olarak aldığımdan olsa gerek biraz hayal kırıklığı yaşadım ancak, içimi ısıtan gözlerimi dolduran kısımlarda oldu gülümsediğim anlar da....illa ki okumalısınız diyemem, okusanız da zaman kaybı yaşamazsınız....benim için orta şekerli bir kitaptı....
adı gibi bi kitap. :)
okumak istiyorsanız ama karar veremiyorsanız şunları bilmeniz gerekir;
1- eser miktarda sosyalist cümleler içerir. :)
2- yoğun düzeyde anne, özellikle baba sevgisi içerir. :)
3- kısa kısa muhabbet yazılarıdır. :)
iletişim yayınları ne yayınlacağını, ercan kesal de ne azacağını iyi biliyor. :)
Sayfalarin nasil akip gittini,kitabin nasil bittigini anlamadim. Cok dokunakli bir kitapti. Tavsiye edilir.
fazlasıyla güzel bir kitap. içinde kendi hayatından hikayeler var yazarın; doktorluk yaptığı zamanlardan, öğrencilik yıllarından. aslında sadece insani şeyler var hatta o kadar insani ki oturup okurken ağlatabilecek kadar hem de bir çok yerinde. ölümlerin hikayesi, yaşamayı bu denli acımasız yapabilenlerin hikayesi ama hepsi birer anı aslında tek bir cümleyle dünyaları birleştirilmiş anılar. satırlarda cız ediyor içiniz film gibi zaten her şey oradan oraya yazarın da dilediği gibi .edebi bir taraf arıyorsanız orasını bilmiyorum okurken aklıma da gelmedi hiç. elinize aldığınızda 2 saat olmadan bitiyor kitap okuyun, hala bunca şeyden kafayı çıkartıp biraz da umut görebilmek için.
Tacizci kahveci tutuklandığında kafasına taş atan, serbest bırakılınca, hiçbir şey olmamış gibi gidip kahvesine oturanlar... Evet Ercan Kesal, sen haklısın, artık bir daha o kahvenin kapısına uğramamaktır doğru olan...
Güçlü bir anı kitabı. Yer yer hüzünlendiren, sayfaları boğazınızda bir yumruyla okumanıza sebep olan ama umut ettirmeyi de ihmal etmeyen bir kitap.
Yazarın kitabında da bahsettiği gibi, bir meslektaşı olarak mezun olunca gerçekten de sudan çıkmış balık gibi olduğumuzu anlattığı her noktada benim de benzer olaylar, vakalar yaşadığım olmuştur. Kitap bu anılardan oluşsa benim için daha sürükleyici olacaktı. Sol-sağ olaylarına bence çok girmemeliydi. Her solcu/sağcı yazar gibi o tarafın bakış açısından anlatıyor bazı olayları. Genel olarak çıtır çerezlik okunabilir bir kitap.
Yazar kendi hayatından derlediği hikayeleri anlatıyor, gerçekten de o anlatıyor siz dinliyorsunuz...
Öyle yalın, öyle içten ifadeler var ki sanki çok sevdiğim bir aile dostumuz karşımda ve ben, durmasa daha çok anlatsa diye gözünün içine bakıyorum!
Avanos'ta geçen çocukluk, siyasal macerası, malum karışık dönemler nedeniyle siyasaldan Ege Tıp'a geçiş ve sonra hekimlik yılları...
Her bölümün bir konu başlığı var ve bu konu başlığına uygun olarak yazarın hayatının farklı dönemlerinden derlediği hikayeler var.
http://kitapsevinci.blogspot.com.tr/2015/10/peri-gazozu-ercan-kesal.html
Bazı hikâyelerin sahiciliği en çok da bozkır'ından geliyor sanki.
Ercan Kesal bir kitap yazdı, biz bozkır'ı yudumladık, acıyı yudumladık, geçmişi ve geleceğe dair ümitleri, çaresizliği ve çareyi yudumladık... Daha da yazsaydı daha da yudumlardık. Belki dinerdi, umuda olan susuzluğumuz bir nebze...