-"İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz dengesi."
-"Coğrafya kaderdir."
Kitap başta karışık hatta sıkıcı gelebilir ancak sonradan insanı kendine çekiyor.
İçeriği biraz tarih biraz aşk ve tabiki biraz istanbul olan güzel bir romandı.
Livaneli okurlarına, aşk romanı sevenlere tavsiye edebilirim.
Tarih kitaplarını sevmeyen biri olarak öncelikle yazara teşekkür ediyorum.Bu kitap hem akıcı bir roman hem de tarihteki bazı olayların perde arkası.Çok beğendiğim ve başkalarıyla paylaşmak istemeyeceğim sayılı kitaplardan
çok fazla ayrıntı olduğunu düşünüyorum ama konu çok güzel.Sonu çok güzel .Güzel bir son için ben baya bekledim.
Mükemmel bir kitap. 2.Dünya savaşı, katliamlar ve zalim iktidar. Akıcı ve sade diliyle su gibi akıp gidiyor.
Okuduğum kitaplar içerisinde yeri ben de çok ayrı...
Tekrar tekrar okunası ve okumayanların da kesin okuması gerektiğini düşündüğüm bir kitap.
Kalemine sağlık Zülfü Livaneli
Bu kitabı sadece aşk kitabı olarak ele almak ona haksızlık olur.
Tarihte gömülü kalan pek çok acıyı ele aldığı gibi, yalın anlatımla da kendine bağlıyor. Livaneli ustadan bir şaheser daha kısacası...
Kolay okunabilen, akıcı, bir yere kadar sürükleyici ve dili oldukça sade bir roman. Her nekadar dili kullanma biçimi açısından çok iyi olsada edebi bir kaygı taşımıyor. İşlediği konu ve verdiği tarihsel bilgiler en artı yönü. Özellikle profesör ile Nadia'nın öyküsü insanın içini sızlatan, yürek burkan cinsten. Tarihsel gerçeklik ile kurgu tam belirgin değil, kurgu ve tarihsel olaylar çok içiçe geçmiş. Bu, gerçek (tarihsel) bilgi ile kurmacayı doğal bir anlatımla vermesini sağlamış. Ancak bu durum ne kadarının gerçek ne kadarının kurgu olduğunu zorlaştırıyor. Yazarın en beğenmediğim yönü, kendi doğrularını mutlak doğru olarak dayatma cabası. Bir yere kadar duygusallığı iyi aktarabilme yetisine ve tarihsel gerçekliği iyi yansıtma çabası takdire şayan. Fakat bu tarihsel gerçekliği edebi olarak iyi işleyebilmeye odaklanması gerekirken, üstüne basa basa sosyal-siyasi mesajlar verme kaygısı gütmesi hiç doğru olmamış... Bu romanı bitirdikten sonra kendime şu iki soruyu sordum ve bir paradoks içinde kaldım. "Ülkenin menfaati mi önce gelir, insanlığın menfaati mi? İki tercih hakkın var, ya gemiyi batırırsın ya savaşa girersin..." "Her iktidar öldürür, ister dolaylı ister dolaysız; peki öldürmeyen iktidar yaşatmayı başarabilir mi?"
Kitap Maya Duran adında üniversitede çalışan halkla ilişkiler personelinin, konferans vermek için İstanbul'a gelen Maximilian Wagner adındaki profesöre rehberlik etmesi sonucu gelişen olayları anlatıyor. Anılardan silinmeyen bir aşk hikayesi, su yüzüne çıkarılmamış, ısrarla unutturulmuş bireysel ve toplumsal geçmişler, önyargılar, ahlaki değerler ve en çok vurgulanmaya çalışılan insanları diliyle, diniyle, ırkıyla, ayırmayan hümanist yaklaşım...Bütün bunlar insanı hiç sıkmadan çok sürükleyici bir dille okura aktarılıyor. Kitabı okuduktan sonra bir çok şeyi sorgulayacaksınız. Okumak için geç kaldığımı düşündüm. Bence herkes okumalı...
Zülfü Livaneli'nin tüm kitaplarını almaya and içtiren kitap.
Beklemeyin, ertelemeyin.
Beğendiğimi söyleyip geçmek, bu kitaba haksızlık olur.
Hem su yüzüne çıkan gerçekler ile karşılaşacaksınız, hem önyargının, yargılamadan asmanın ne olduğunu, gücün nelere tanıklık edebileceğini, kişisel çıkarların yol açtığı sonuçları görebileceksiniz.
Bu kitap harika!
Bu kitap, beni gerçekten etkileyen, 10 numara bir kitap!
Profesyonelce yazılmış üstünde düşünülmüş ve emek harcanıldığı belli olan bir eser.Dili çok akıcı ve hikaye çok güzel.Okuduğun her sayfada acaba diğer sayfada neler olacak diye merak ettiren bir kitap.Ama bunlara rağmen kitabın beğenmediğim noktaları da var.Örneğin kardeşimin hikayesinde de böyleydi, yazar bir türlü asıl konuya giremiyor kitabın ortalarına geldiğinde ise konu yeni başlamış oluyor.Tüm konuyu kitabın son sayfasını okuduktan sonra anlayıp birleştirebiliyorsun.Livanelinin siyasi fikirlerini ve dünyaya bakış açısını pek beğenmesemde okudum.İtiraf etmek gerekirse okunası bir kitap ama kesinlikle dört dörtlük mükemmel bir kitap değil.
okumak isteyen herkese tavsiye ederim.sonunu çok güzel bir şekilde bağlamış harikaaaa
İnsanlığa dil, din, ırk, cinsiyet ayrımı gözetmeden acıların ortak olabileceğini anlatan, iç içe geçmiş ve çok iyi kurgulanmış hikayesiyle insanı içine çeken, sürükleyen ve araştırmaya yönelik merak uyandıran aşk, masumiyet, değer yargılarını içinde barındıran okunası roman. Livaneli bu kitabını özellikle Üstü kapatılmış ve ısrarla unutturulmak istenen geçmişimizin tarihi gerçekleri (Struma Faciası, Mavi Alay, Nazi Soykırımı, Yahudi katliamı) su yüzüne çıkarmak ve her devir değişmeyen devlet politikalarını birkez daha vurgulamak için yazmış sanki.
Ve tabiki kitaba ismini veren Serenad..Şile'de deniz kenarında buz gibi soğukta rüzgar, gece ve keman eşliğinde Wagner'ın yazdığı Serenad Für Nadia'yı dinlemek isterdim.Tarihle harmanlanmış hüzün veren masum tutkulu bir aşk hikayesiyle birdaha ne zaman karşılaşırım bilmiyorum. İyiki okumuşum dediğim kitaplardan..
Kitaptan altını çizdiklerim:
- Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına, ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak.Kimi insanın yüreği karanlık, kimininki aydınlıktır.Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme,herkesin iyi olduğunu düşünüp hayalkırıklığına uğrama!Kendini koru kızım, insanlara karşı kendini koru!
- Yaşlılıkta çoğu durumda, beden ve zihin aynı zamanda çökmüyordu.Genellikle bunlardan biri daha genç kalıyordu.
Hangisinin önce çökmesi daha iyidir gibi trajik bir sorunun cevabını bugün tam olarak öğrenmiştim. Önce zihin çökerse insan daha mutlu ölürdü.
- Cografya kaderdir..
- İnsan çok yakından bakınca bir şey göremez!
- Gücü olmayan adalet acizdir; adaleti olmayan güç ise zalim.
- Çünkü halk ancak örgütlü olduğu zaman etkili olabilir. Yoksa tek tek insanlar, zorbalık karşınında sinerler.
- Her iktidar adam öldürür mü?
“Evet! İktidar zulüm demektir. Hele denetlenemeyen iktidar.”
“Peki, iyi insanlar iktidara gelirse?”
“Öyle şey olmaz!”
“Neden?”
“İyi insanlar iktidara gelmez, gelse bile iktidar onu bozar, zalim yapar.”Siz bile adam öldürürsünüz. Çünkü iktidar olmanın başka yolu yok. Eskiden daha açık yapılıyordu, şimdi daha gizli.Dolaylı olarak öldürürsünüz, ölümlere neden olursunuz, ama bir şekilde, iktidarınızın sürekliliği öldürmeye bağlı olur. Belki şu anda böyle bir şey yapamayacak bir yapıdasınızdır. Ama iktidar yolu zorlu bir yoldur. Uzun bir yoldur. İnsanı dönüştüren bir yoldur. Ancak
iktidara hazır hale geldiğinizde, gerektiği kadar değiştiğinizde, bu yolu tamamlayabilirsiniz.”
benim ilk zülfü livaneli kitabım, sıkıcı kısımları var ama genel olarak okumaya değer.
İnsanlığa dil, din, ırk, cinsiyet ayrımı gözetmeden acıların ortak olabileceğini anlatan, iç içe geçmiş ve çok iyi kurgulanmış hikayesiyle insanı içine çeken, sürükleyen ve araştırmaya yönelik merak uyandıran aşk, masumiyet, değer yargılarını içinde barındıran okunası roman. Livaneli bu kitabını özellikle Üstü kapatılmış ve ısrarla unutturulmak istenen geçmişimizin tarihi gerçekleri (Struma Faciası, Mavi Alay, Nazi Soykırımı, Yahudi katliamı) su yüzüne çıkarmak ve her devir değişmeyen devlet politikalarını birkez daha vurgulamak için yazmış sanki.
Ve tabiki kitaba ismini veren Serenad..Şile'de deniz kenarında buz gibi soğukta rüzgar, gece ve keman eşliğinde Wagner'ın yazdığı Serenad Für Nadia'yı dinlemek isterdim.Tarihle harmanlanmış hüzün veren masum tutkulu bir aşk hikayesiyle birdaha ne zaman karşılaşırım bilmiyorum. İyiki okumuşum dediğim kitaplardan..
Kitaptan altını çizdiklerim:
- Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına, ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak.Kimi insanın yüreği karanlık, kimininki aydınlıktır.Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme,herkesin iyi olduğunu düşünüp hayalkırıklığına uğrama!Kendini koru kızım, insanlara karşı kendini koru!
- Yaşlılıkta çoğu durumda, beden ve zihin aynı zamanda çökmüyordu.Genellikle bunlardan biri daha genç kalıyordu.
Hangisinin önce çökmesi daha iyidir gibi trajik bir sorunun cevabını bugün tam olarak öğrenmiştim. Önce zihin çökerse insan daha mutlu ölürdü.
- Cografya kaderdir..
- İnsan çok yakından bakınca bir şey göremez!
- Gücü olmayan adalet acizdir; adaleti olmayan güç ise zalim.
- Çünkü halk ancak örgütlü olduğu zaman etkili olabilir. Yoksa tek tek insanlar, zorbalık karşınında sinerler.
- Her iktidar adam öldürür mü?
“Evet! İktidar zulüm demektir. Hele denetlenemeyen iktidar.”
“Peki, iyi insanlar iktidara gelirse?”
“Öyle şey olmaz!”
“Neden?”
“İyi insanlar iktidara gelmez, gelse bile iktidar onu bozar, zalim yapar.”Siz bile adam öldürürsünüz. Çünkü iktidar olmanın başka yolu yok. Eskiden daha açık yapılıyordu, şimdi daha gizli.Dolaylı olarak öldürürsünüz, ölümlere neden olursunuz, ama bir şekilde, iktidarınızın sürekliliği öldürmeye bağlı olur. Belki şu anda böyle bir şey yapamayacak bir yapıdasınızdır. Ama iktidar yolu zorlu bir yoldur. Uzun bir yoldur. İnsanı dönüştüren bir yoldur. Ancak
iktidara hazır hale geldiğinizde, gerektiği kadar değiştiğinizde, bu yolu tamamlayabilirsiniz.”
Livanelinin hayranıyım. Bu adamın yazdığı kitaplar hep mi güzel olur. Hele bu serenad paha biçilmez bir sanat eseri :)
Bana bir şeyler öğreten kitaplara bayılıyorum. . Güzel arkadaşımın sayesinde okuduğum ilk Zülfü Livaneli kitabı... Daha önce okumadiğım için hayıflanıyorum.. Ne çok şey kaçırmışim... Max ve Nadia aşkı , tarihi bilgiler ve Livaneli'nin muhteşem anlatımı.. Kitaba hayran kaldım. Şu an Maya gibi kitaptaki herseyi arastirmak istiyorum.. Çok akıcı, merak uyandıran , tarihi bir cok şeyi zihnimi hiç yormadan öğrendiğim, kurgusu müthiş son zamanlarda okuduğum en en iyi kitaptı..
"Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun!"
"Peki, sen ne görüyorsun bakalım?"
"İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan."
Adalet tartışmaya açıktır. Güç ise ilk bakışta tartışılmaz biçimde anlaşılır. Bu nedenle gücü adalete veremedik, çünkü güç, adalete karşı çıkıp kendisinin adil olduğunu söylemişti. HAKLI OLANI GÜÇLÜ KILAMADIĞIMIZ İÇİN DE GÜÇLÜ OLANI HAKLI KILDIK...
Maya'nın hayatının sıradanlığıyla profesörün başına gelenlerin sıradışılığı okuyucuya başarılı bir şekilde verilmiş.
Sanırım tam anlamıyla edebiyat diyebileceğim ilk kitabımdı. Fazla söze gerek olmadığını düşünüyorum
10 üzerinden 10 verdim.
13 yaşındaki bir çocuk hangi kitapta ağlayabilir sorusuna cevap olan bir kitap kesinlikle okuyun çocuğunuza okutun..
Okumayanların çok şey kaybettiğini söyleyebilirim. Eski zamanlar yaşanan aşkın, zorlukların, siyasi durumların.. Yani hem tarih hem duygu kokan çok güzel bir kitap. İnsanı başlangıçlar ve aşık olmak için cesaretlendiriyor.
Derslerim,işim, önüne geçilmez yoğunluğuma rağmen yine de yolda, kenarda, kıyıda köşede bulduğum tüm vakitleri değerlendirip 3 haftada 481 sayfayı okumuş bitirmiş bulunuyorum. Tavsiye ederim. Insanlığa din, dil, ırk ayrımı gözetmeden acıların ortak olabileceğini vurgulayan roman... Yine de acı gerçeklerin de olduğunu gözler önüne seren okunası bir yapıt...