Yedinci Gün

En Son Değerlendirmeler

Profil Resmi
10 puan

Aman Baba, "Ortaya Allah'ın varlığına olan itikadımı sürüyorum" dedi. "Eğer kazanırsam, artık her ne iseler, sizler de itikatlarınızı tümüyle değiştireceksiniz. İnandığınıza inanmayacak ve inanmadığınıza inanacaksınız."

Profil Resmi
9 puan

Etkileyici bir dili var İhsan Oktay Anar'ın, Her ne kadar bol miktarda günümüzde kullanımı çok olmayan, eski kelimeler serpiştirilmiş olsa da sayfalara akıcılığından ve anlaşılırlığından ödün vermiyor öykü. Ve o kadar güzel ironiler var ki kitapta, diğer eserlerinde de olduğu gibi, bazen attığınız kahkahalar yüzünden kesiliyor okuma serüveniniz. Yine kahramanımız İhsan isminde. Bu yüzden sanki İhsan Oktay Anar adeta üslubunu pastel boyalar olarak kullanıyor ve gerçeği boyayarak masal olarak anlatıyor kendi gözünden bizlere. Kitabın dili şahane, öykülerin birbiri ile bağlantılarına kopukluklar yok , icatlar ile tutkusunun peşinden koşan bir adamın garip öyküsü, dinsel simgeler ve ironilerle bezenmiş.

8 puan

Puslu Kıtalar Atlası'ndaki sürrealist kurgu ile bir daha karşılaşamayacağım ön yargısı ile okuduğumdan mıdır nedendir diğerleri kadar tat alamadım.

Bakış açısı, ilginç benzetmeleri, beklenmedik olaylar dizisine söylenecek söz yok elbette.

Okunmaya değer bir roman.


7 puan

İ. Oktay Anar'ın okuduğum ikinci kitabıydı bu. Puslu Kıtalar Atlası'nı mumla arattı diyebilirim. İçindekileri tek tek alıp okuduğunuzda aslında eğlenceli ama kitap tam bir bütünlüğe sahip değil. İlk elli sayfaya kadar olayları birbirine bağlayamıyorsunuz. 240 sayfalık bir kitap için oldukça geç bir açılış. Yer yer güldüm, eğlendim ama kitap bitince aklında bir şey kalmıyor insanın. Başından başlayıp biraz daha okudum ben bir şey kaçırmışımdır belki diye ama yok. Kurgu eksikliği göze çarpıyor. Kitabın özellikle başında oldukça fazla eski Türkçe kullanılmış sonraki sayfalara göre. Bu da kitaba ısınmayı zorlaştırıyor.

6 puan

İhsan Oktay Anar'ın Baba, Oğul, Hayalet adlı üç bölüm 240 Sh lık en çok tanınan ve tutulan romanlarından.

Benim okuduğum üçüncü Anar kitabı. Yazarın tipik matrak Osmanlı dönemi romanlarından Yedinci Gün. Roman 110 Sh kadar oldukça matrak sonra biraz yazarın çizgisinden sapıyor gibi. Son bölüm olan Hayalette yine o bildik çizgisine ulaşıyor.

Ben yazarla henüz tanışmayanlar için ilk olarak Puslu Kıtalar Atlasından başlamalarını öneririm.

6 puan

İhsan Oktay Anar favori yazarlarımdan oldu Puslu Kıtalar ve Suskunlar sayesinde. Bazen kara mizah, bazen bilgilendirici, bazen Rusvari betimlemeleriyle üslubu gerçekten acayip eğlendiriyor beni. Fakat bu kitapta bütünlük, sürükleyicilik eksikti diye düşünüyorum. Ayrılmak istemediğim diğer kitaplarına nazaran bu biraz bitirmek için zorladığım bir kitabı oldu. Piyasaya erkenden sürülmeyip biraz daha üzerinde çalışılsaymış keşke ama yaşattığı diğer güzel anlar için fazla sesimizi de çıkaramıyoruz.

Profil Resmi
7 puan

Yazarın diğer kitaplarına göre okuyanı daha fazla yoran bir anlatım tarzı vardı .Kitabın bölümlerinden Baba; Oğul ve Hayalet e göre okumayı zorlaştıran ayrıntılar içeriyordu. Ama son iki bölümde okuma zevkim ve ilgim daha yüksekti. Diğer kitaplarına göre okumayı ağır aksak bitirdiğim bir kitap oldu.
Bir Puslu Kıtalar Atlası ya da Amat etkisi yaratmadı bende.

10 puan

Bu kitabı çok severek okudum. Yazarın yaratıcılığı, yer yer kullandığı mizah, tarihi aktarımı çok etkileyiciydi. Özellikle kitabın sonuna doğru hızlı bir tarih anlatımı vardı ki, tek kelimeyle bayıldım. Kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum.

6 puan

238. sayfaya kadar bitsin artık diye direnirken, tam bu sayfanın sonunda ''haydaağğ'' diye tepki vermeme sebep oldu ve sadece kitabın son iki sayfasından zevk aldım.
Okuduğum ilk İhsan Oktay Anar kitabıydı ve bu yazarı okumaya başlamak için ideal bir kitap değildi. ( Benim açımdan.) Çünküsü kısa bir sürede bitirebileceğim kitabı ''bak burda farsça tamlama kullanmış bak bu kelime Fea'il vezni bak burda Fe'ale vezninin ismi failini yapmış diye diye okuyamadım ve bu işle uğraşmak şu an yapmak istediğim son iş. 'Kitabın ilgimi çeken taraflarından birisi ise ''5 dk da kısa dünya tarihi kısmıydı. Dili çok ağdalı. Sevemedim...

7 puan

Kitabın başını okuduğumda böyle biteceğini hiç tahmin etmemiştim. İlk 70 sayfayı okuyunca anlamadığım yerler oldu. Baktım kitap böyle gitmeyecek başa alıp tekrar okumaya başladım. Ondan sonra karakterler daha bir oturdu yerine. Bazı cümlelerini sevmesem de, ince mizahı ve yapmış olduğu dokundurmalar oldukça başarılıydı.

7 puan

İhsan Oktay Anar'ın roman dilini zorladığı ve büyülü gerçekçiliğe selam çaktığı son romanı. Önce şahsi olumsuz eleştirilerimi sıralamak isterim:

- eğer bunu roman olarak adlandırırsak ciddi anlamda kurgu sorunu var. her şeyden önce romanın olmazsa olmazı iskeleti, yani temel bir öyküsü yok.
- bunun dışında küçük küçük öyküleri birbirine bağlaması gereken bölümler arası geçiş amatörce ve hatta bazen zorlama.
-öykülerde genel itibariyle "son" kavramı olmaması gerekirdi. ama mesela romanın başında yaklaşık 25-30 sayfa anlatılan ve okurun başkahraman sandığı adam ölüyor ve romana katkısı bitiyor.
-"roman"ın dilinde de standart yok. romanın başında oldukça ağdalı olan dil sonlara doğru günümüz diline yaklaşıyor. tabi bu kurgunun parçası olabilir. tarihsel sürece paralel bir dil kullanılmış olabilir. ama dildeki bu değişimler okurun romanın içerisine girmesine engel teşkil edebilir.
-ilk 50-60 sayfayı tamamen anlayan beri gelsin.

pozitif düşüncelerime gelecek olursak:

-ilk dikkatimi çeken şey mizah. anar'ın mizahı oldukça sağlam. okurken kahkahalar attığım dahi oldu.
-eğer kitaba öyküler bütünü olarak bakarsak, tek tek gayet keyifli ve akıcı.
-oldum olası masalsı-efsanevi öyküleri çok severim. büyülü gerçekçilik akımına örnek dahi olabilecek bir sürrealite var kitapta.
-sonlara doğru biraç sayfada özetlediği medeniyet tarihine eleştirel bakışı etkileyiciydi.

genel itibariyle dilinin zorluğuna rağmen okuması gayet keyifli bir roman.

11 yıl, 10 ay
1 | 2 ileri