Gülünç ile acıklının iç içe geçtiği anlatımıyla, yaşadığımız dönemin çelişkilerine tanıklık eden ilginç kişileriyle Yalan, günümüz toplumunun hastalıklı yanlarından birine parmak basıyor. Romanın odak kişisi, şaşırtıcı bilgisini ansiklopedilere ve olağanüstü belleğine borçlu olan, yapayalnız, silik, beceriksiz, ama benzerine güç rastlanır bir adam: Yusuf Aksu. Saçma bir aşk yüzünden on yedi yaşında kendini öldüren bir sınıf arkadaşının anısı, Yusufun yaşamına bambaşka bir yön verir. Arkadaşının kuramı kendisine mal edilince de çok geniş bir hayran kitlesinin gözdesi olur. Çevresinin kendisine dayattığı kimliği üstlenir. Ancak mutsuz bir aşkın ardından, yalnızca yanıldığını görmekle kalmaz, başta kendi kimliği olmak üzere, her şeyin yalan üzerine kurulduğunu anlar. Edebiyat dünyamızda büyük ses getiren Peygamberin Son Beş Günü adlı romanından tam on yıl sonra usta yazar Tahsin Yücel, çağımızda toplumsal bir alışkanlığa dönüşen, ama evrensel boyutlara uzanan Yalanı ele alıyor. İzdüşümlerini pek çok kesimde bulabileceğimiz, aynalarda yansımışçasına çoğaltabileceğimiz Yalan, çok katmanlı, derinlikli bir roman.
Gülünç ile acıklının iç içe geçtiği anlatımıyla, yaşadığımız dönemin çelişkilerine tanıklık eden ilginç kişileriyle Yalan, günümüz toplumunun hastalıklı yanlarından birine parmak basıyor. Romanın odak kişisi, şaşırtıcı bilgisini ansiklopedilere ve olağanüstü belleğine borçlu olan, yapayalnız, silik, beceriksiz, ama benzerine güç rastlanır bir adam: Yusuf Aksu. Saçma bir aşk yüzünden on yedi yaşında kendini öldüren bir sınıf arkadaşının anısı, Yusufun yaşamına bambaşka bir yön verir. Arkadaşının kuramı kendisine mal edilince de çok geniş bir hayran kitlesinin gözdesi olur. Çevresinin kendisine dayattığı kimliği üstlenir. Ancak mutsuz bir aşkın ardından, yalnızca yanıldığını görmekle kalmaz, başta kendi kimliği olmak üzere, her şeyin yalan üzerine kurulduğunu anlar. Edebiyat dünyamızda büyük ses getiren Peygamberin Son Beş Günü adlı romanından tam on yıl sonra usta yazar Tahsin Yücel, çağımızda toplumsal bir alışkanlığa dönüşen, ama evrensel boyutlara uzanan Yalanı ele alıyor. İzdüşümlerini pek çok kesimde bulabileceğimiz, aynalarda yansımışçasına çoğaltabileceğimiz Yalan, çok katmanlı, derinlikli bir roman.
Olayların anlatımı bakımından başarılı bulmadım ama tartışmlar ve Yusuf Aksu'nun içinde bulunduğu buhran çok iyi anlatılmış.Yusuf Aksu dışında gelişen olayların anlatımını beğenmedim
http://oklapkutuphanesi.blogspot.de/2011/07/yalanci-kimdi.html
Kitap içinde bir gizemin keşfini saklıyor gibi görünse de, ilk iki bölüm sonrası okuyucu bu gizemi çözebiliyor lakin gizemin ana ve yan karakterlar tarafından çözümlenme süreciyle sizi içine çekmeye çalışıyor.
Yalan iyi bir kitap tek sorun bence uzunluğu. Heleki o isimlerin soyadları ve çoğu zaman ünvanlarıyla birlikte kullanılması insanı bunaltıyor. Kitap bittiğinde aklımda en çok kalanlardan birisi
Profesör doktor osman nuri balcı idi. Özellikle sonralara soğru bu ismin bir sayfada bilmem kaç kez tekrarı kötü hisler yarattı bendde.
Profesör balcı de geç sayın Tahsin yücel.
Herneyse Kitap Yusuf Aksu'nun buhranı, Türk elitinin aydın sıfatını nasıl kullandığı hem tek hem iki taraflı, aydın ve bilgin insanlara yaklaşımın politize edilişi güzel işlenmiş. Cemile hanım 5. murat ve -yunus- karakterleri ise kitabın öne çıkanları çok sevilenleri olmuştur gözümde.
bir solukta okunabilecek bir kitap olduğunu söyleyemem ama gerçekten bilgi brikiminin çok olduğu bir kitap
Çok beğendim. İlk defa böylesine içli, böylesine etkileyici bir Türk Yazar okudum. Sıradan insanların bu kadar uzun sayfalı bir kitabı dolduracak ne gibi yaşantıları olmuştur dersiniz. Ama yazar kişileri çok fazla tasvir etmekle uğraşmadan, söz ve hareketlerini bize aktararak onları tanımamıza vesile olmuş. sadece onları değil, onların nezdinde bir toplumu ve o topluma hakim olan anlayışı. Ve okudukça ne olur şu anlayış artık yakamızdan düşsün diyorsunuz. kendinizden ait olduğunuz toplumdan tiksiniyorsunuz. Şüphesiz bu sadece bizim toplumumuza ait bir çürümüşlük değil ancak galiba biz onu kendimize çok yakıştırmışız.
Uzun uzun kitap yorumlarını okumaktan sıkılırım ancak bu sefer bende galiba uzun bir yorum yapacağım. Ve belkide bir müddet sonra kendi yorumla karşılaştığımda sıkılıp bırakacağım...
Romanın ana karakteri Yusuf Aksu. Kendi haline bıraksalar silik, kendinden bile bir haber ancak talihi yaver gitmiş ama kendisi bunu bile farketmeyen bir aciz.
Ancak ona öyle bir kisve giydiriliyor ki ne buna itiraz edecek gücü bulabiliyor ne koskoca kisveyi doldurmaya çalışıyor...
Ona yapılanları okudukça insan bunların hepsi uydurma olabilir mi, gerçeklik payı ne kadardır diye düşünüyor. Ve eğer ciddi bir gerçeklik var olduğu varsayılırsa medyada boy gösteren tüm ilişkiler, kişilerinde bir yanının yalan olup olamayacağı geliyor aklınıza. Onu, bunu, şunu sorgularken buluyorsunuz kendinizi. Ne kadar çok Yusuf Aksu,Bayram Beyaz, Cazibe Çelebi, Firuz Bolat olduğunun farkına varıyorsunuz. Ve koskoca bir yalanın içinde mi yaşıyorum diyorsunuz.
Biraz biraz Kemal Sunal filmi, biraz biraz Aziz Nesin kahramanları desem Romancıya haksızlık etmiş olur muyum acaba. Olmam galiba. Neticede hepsini senetezleyip, hepsinden farklı bir yapıt koymuş ortaya. Eline sağlık. Gerçekten.
Karton Cilt, 576 sayfa
2002 tarihinde, Can Yayınları tarafından yayınlandı