Beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürüme başlar. Ben Alper Kamu, birkaç ay önce beş yaşına bastım. Doğum günüm yaklaşırken vaktimin büyük kısmını pencerenin önünde, dışardaki insanları izleyerek geçiriyordum. Hızlanarak, yavaşlayarak, türlü sesler çıkararak ve bir yerlere bakarak yaşayıp gidiyorlardı. Bir gün onlardan biri haline geleceğimi düşünmek beni hasta ediyordu. Ne yazık ki bundan kaçış yoktu. Zaman acımasızdı ve ben hızla yaşlanıyordum. Hayatımdaki tek iyi şey artık anaokuluna gitmek zorunda olmayışımdı. Zarardan kâr. Uzun süre annem ile babama anaokulunun bana göre bir yer olmadığını anlatmaya çalışmıştım aslında. Bütün rasyonel dayanaklarıyla. Hiçbir işe yaramamıştı maalesef. İlla ki uykumda kan ter içinde tepinmek, servis minübüsü kapıya geldiğinde küçük çaplı bir sinir krizi geçirmek gibi yöntemlere başvurmam gerekecekti derdimi anlamaları için. Kepazelik. İnsanı kendinden utandırıyorlardı.
Alper Canıgüz, Tatlı Rüyalar'dan bilinen sürükleyici diliyle, 5 yaşındaki bir çocuğun içine düştüğü bir hikayeyi anlatıyor. Yaşının avantajıyla her yere girip çıkan, hem filozof, hem fırlama bir oğlan... Hikayeyi ve karakteri çevreleyen semt hayatı ve mahalle atmosferi de, bizzat karakter kazanıyor, anlatıda... Polisiye, fantastik ve mizahi edebiyatın tadlarını ustaca kaynaştıran, olağanüstü özgün, çok iddialı bir kitap.
Beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürüme başlar. Ben Alper Kamu, birkaç ay önce beş yaşına bastım. Doğum günüm yaklaşırken vaktimin büyük kısmını pencerenin önünde, dışardaki insanları izleyerek geçiriyordum. Hızlanarak, yavaşlayarak, türlü ses... tümünü göster
Türkiye'de bütün kitaplarıyla her zaman kendisine geniş bir okur kitlesi bulan John Berger'ın klasiğidir Görme Biçimleri. Dokuz basım yapan kitap, Berger'ın bir ekip çalışmasıyla BBC için yaptığı bir televizyon dizisinden kitaplaştırılmıştır.
Yayımlandığı 1972'den günümüze, yağlıboya resimden reklamlara, görselliği ve imgeleri anlamanın, eleştirel bir görme biçiminin manifestosu oldu bu güzel kitap. Metis Yayınları'nda da “görme” ile ilgili daha sonraki yayınlarımız için damar oluşturan esinleyici bir etkisi oldu.
Henüz okumadıysanız Görme Biçimleri'ne mutlaka bakmalısınız, ama okuduysanız daha anlatısal nitelikteki O Ana Adanmış'la devam edilebilir.
Türkiye'de bütün kitaplarıyla her zaman kendisine geniş bir okur kitlesi bulan John Berger'ın klasiğidir Görme Biçimleri. Dokuz basım yapan kitap, Berger'ın bir ekip çalışmasıyla BBC için yaptığı bir televizyon dizisinden kitaplaştırıl... tümünü göster
Türkiye'de bütün kitaplarıyla her zaman kendisine geniş bir okur kitlesi bulan John Berger'ın klasiğidir Görme Biçimleri. Dokuz basım yapan kitap, Berger'ın bir ekip çalışmasıyla BBC için yaptığı bir televizyon dizisinden kitaplaştırılmıştır.
Yayımlandığı 1972'den günümüze, yağlıboya resimden reklamlara, görselliği ve imgeleri anlamanın, eleştirel bir görme biçiminin manifestosu oldu bu güzel kitap. Metis Yayınları'nda da “görme” ile ilgili daha sonraki yayınlarımız için damar oluşturan esinleyici bir etkisi oldu.
Henüz okumadıysanız Görme Biçimleri'ne mutlaka bakmalısınız, ama okuduysanız daha anlatısal nitelikteki O Ana Adanmış'la devam edilebilir.
Türkiye'de bütün kitaplarıyla her zaman kendisine geniş bir okur kitlesi bulan John Berger'ın klasiğidir Görme Biçimleri. Dokuz basım yapan kitap, Berger'ın bir ekip çalışmasıyla BBC için yaptığı bir televizyon dizisinden kitaplaştırıl... tümünü göster
ALDIĞI ÖDÜLLER: 2001 Cevdet Kudret Öykü Ödülü Sokaktaki sıradan insanı değil, düpedüz bildiğimiz insanın insanlık hallerini üslupçu bir anlayışla yazan Sema Kaygusuz, Sandık Lekesi adlı bu yeni kitabında bir şeyi daha denedi: Öykü kahramanlarının karşısında bir öykücü gibi değil, bir vicdan gibi durmayı. Bu kez onun için önemli olan, yazarını unutturan yazılar yazmaktı. Her öyküde değişik teknikler kullanarak, değişik ses tonlarını yakaladı. Her birimizin biricik olduğuna bizi inandırmak istedi; öykünün o deneysel dünyasına dinamik bir arayışçı olarak girmeyi denedi. İçeride olanla dışarıda olan arasındaki tek fark, dışarıdakinin yıkanabilir, ütülenebilir, onarılabilir olmasıdır. Oysa sandıktaki, yıllar içinde koyulaşan lekesiyle öylece durur; söylememek için içimizde gizlediğimiz bir sözcük kadar soylu, anlamlı ve ağırdır. O lekenin varlığına her ne kadar içerlesek de, onu yok sayamayız. Her ne kadar istemesek de katlaya katlaya sandığa yerleştir-diğimiz insanlık hallerini anımsamak zorundayız. Sandıkta ne olduğunu sezinlesek de, onu dışarı çıkarmanın tek yolu başka birinin kapağı açmasıdır. Biri karşımızda vicdan gibi durmalı. Öyle biri mutlaka vardır. Çünkü biz, dünyaya, kendimizi tanıtmak için geldik.
ALDIĞI ÖDÜLLER: 2001 Cevdet Kudret Öykü Ödülü Sokaktaki sıradan insanı değil, düpedüz bildiğimiz insanın insanlık hallerini üslupçu bir anlayışla yazan Sema Kaygusuz, Sandık Lekesi adlı bu yeni kitabında bir şeyi daha denedi: Öykü kahramanlarının ka... tümünü göster
Türk edebiyatında ilk kez, bir şair, bir kitabın adlı adınca yazınsal kahramanı oldu. Günümüzün usta şairlerinden Birhan Keskin'i, bu kez gaipten gelen seslerin peşinden sürüklenirken okuyacaksınız...
Sema Kaygusuz, yine değişik bir edebiyat yaklaşımıyla çıkıyor karşımıza. Hikâyelerle bezeli çarpıcı bir anlatıyla... Kimi can yakan kimi güldüren sahnelerle örülmüş, çoksesli bir kitap elinizdeki.
Üstelik, Türk edebiyatında ilk kez, bir şair, bir kitabın adlı adınca yazınsal kahramanı oldu. Günümüzün usta şairlerinden Birhan Keskin'i, bu kez gaipten gelen seslerin peşinden sürüklenirken okuyacaksınız. "Dünyayı sözcüklerle okşayan" gerçek bir şairin ardı sıra, hüzünle keder arasındaki derin vadide, "karaduygu"nun kadim manasını keşfetmeye hazır olun.
Yalnızca Türkiye'de değil, uluslararası edebiyat çevrelerinde de ilgi çeken Sema Kaygusuz, toprağa ektiği sözcükleri gökten toplamaya devam ediyor.
Türk edebiyatında ilk kez, bir şair, bir kitabın adlı adınca yazınsal kahramanı oldu. Günümüzün usta şairlerinden Birhan Keskin'i, bu kez gaipten gelen seslerin peşinden sürüklenirken okuyacaksınız...
Sema Kaygusuz, yine değişik bir edebiyat ... tümünü göster