Bu kitapda aşkı bulan insanın gerçek hayattaki aşk algısı cinsel fantezilerden öteye gitmeyendir. Kitapda aşk namına ben bir şey bulamadım, hikayenin çekici yanları olsada saf erotizm yerine "salt" erotizme indirgenmiş olması -ki murakami okuduğum 4 kitabında da buna yol veriyor- etrafta zaten sıradışı bir öykü, büyüsel bir dünyada yoksa bu erotizme sıkışıp kalıyor kitap bi süre sonra çekilmez hale geliyor. Murakami'nin okuduğum 4. kitabıydı ve artık onun bir overrated olduğunu düşünmeye başladım. Başyapıtı olduğu söylenen 1Q84'ü de okuduktan sonra karar vereceğim.
Bu kitabı okuduktan sonra Fedailerin kalesi alamut'un ne kadar populist bir kurguyla yazıldığını anlıyor insan. Özellikle Türk tarihinin en önemli kadın karakterlerinden biri olan Terken Hatun'u tanımanızı da sağlıyor.