Samimiyete olan açlığım öylesine büyüdü ki içimde, yanımda 1 kitap taşımadan yapamıyorum. Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde'yi, hayatımın en güzel ve en önemli adımını atacağım an'a saatler kala okumaya başlamıştım. İyi ki de öyle yapmışım. Hepsi birbirinden sıcak, samimi öykülerdi. Emrah Serbes'in erkek çocuk hikayelerini yazdığı Erken Kaybedenler'le benzerlikler vardı yer yer ama Mahir Ünsal Eriş'in dili hüzünlü geldi bana.
Emrah Serbes, Hikayem Paramparça'da "Bir öğretmen arkadaşım var, okullarını depreme dayanıklı hale getirmek için yıkıp yeniden yapacaklarmış. Öğrenciler müdürün kapısına dayanmış, 'Biz yıkalım hocam!' diye. İşte okul sevgisi... Okul böyle bir yer, orada öğretilen her şeyi nefret ederek öğrendik. Milli eğitim bakanı olsam, bütün iyi yazarları müfredattan çıkarırdım. Edebiyat hocası kazma olduktan sonra ders kitabına Sait Faik koymanın anlamı yok. İyi yazar veli yarısıdır zaten. Bir hadise olmadıktan sonra okula gelmesine gerek yoktur." diyor. Ebeveynler çocuklarını okula göndermekten daha fazlasını yapmalı; onlara edebiyat sevgisini aşılamalı. Önce kendilerinden başlayarak!
Başkomiser Behzat Ç., "hayata karşı işlenen suçlar uzmanı." 2011 yılında Her Temas İz Bırakır'ı, inatla dizinin popülaritesinden uzak durduğum ama dizi sayesinde kitabını duyup bir solukta okuduğumu hatırlıyorum. Hızlı başladığım Başkomiser Nevzat serilerinden sonra polisiye anlamında hayal kırıklığına uğradıysam da, diziden devam ederek yanıldığımı anlamam uzun sürmemişti. Samimi diyaloglar, espriler, hatta Behzat Ç.'nin içtiği 216 sigaralar siniyor okuyucuya.
Ruh halimi yansıtan kitapları okudukça etkisi uzun süre üstümde kalıyor. Kardeşimin Hikayesi'ni herkesten uzaklaştığım, kimseyle görüşmek istemediğim bir dömemde okumuştum. İnsanlardan kaçıp hayatın boşluğundan çıkan, kitaplarıyla ve köpeğiyle, nadiren görüştüğü kardeşiyle yarattığı dünyasında, Podima Köyü’nde kendi halinde yaşamayı sürdüren başkahraman Ahmet Arslan'ın hikayesi. Genç bir kadının öldürülmesiyle başlayıp, genç, güzel ve meraklı gazeteci kızın tanışmasına da vesile olur, cinayet. Sessiz, sakin olan köyde cinayet olayı sarsıcı etki yapmış, genç gazeteci de bunun üzerine (Ahmet Arslan'la genç kadını öldürülmeden önce son görenlerden olması ve kadının adamı evinde sık sık ziyaret etmesi, onunla vakit geçirmesi sebebiyle), adamla ropörtaj yapmak için evinde ziyaret eder. Adam, genç gazeteciye kısa sürede ilgi duyar ve öngörüleriyle cinayetin hikayesini anlatır. Kızı yakınında tutmak için kardeşinin hikayesini de anlatarak uzun süre yanında kalmasını sağlamıştır. Romanda, adamın okuduğu kitaplardan alıntıları, göndermeleri okuduklarımın arasında oluşu çok hoşuma gitti.
Başkomiser Behzat Ç., "hayata karşı işlenen suçlar uzmanı." 2011 yılında Her Temas İz Bırakır'ı, inatla dizinin popülaritesinden uzak durduğum ama dizi sayesinde kitabını duyup bir solukta okuduğumu hatırlıyorum. Hızlı başladığım Başkomiser Nevzat serilerinden sonra polisiye anlamında hayal kırıklığına uğradıysam da, diziden devam ederek yanıldığımı anlamam uzun sürmemişti. Samimi diyaloglar, espriler, hatta Behzat Ç.'nin içtiği 216 sigaralar siniyor okuyucuya.
Edebiyat yerine araştırma-inceleme kitapları okuyan, polisiye edebiyatıyla dalga geçen biriydim, 2007 yılına kadar. Edebiyata mesafeli, polisiye romanlarınaysa dudak büküyordum. Kendimce "hafif" görüyor, "daha ağır" kitaplar okuduğumu düşünüyordum... 2011 yılında, Metin'in Beyoğlu Rapsodisi'ni hediye etmesiyle tüm önyargım kırılmış, yılda 10 kitaptan,2015 yılına geldiğimde 50 kitap üzeri ortalamasına çıkarak ne kadar yontulduğumu anladım! ... Hercule Poirot, gittiği kulüpte gazetede bir haberi okuyan adamı dikkatle dinler. Haberde, Londra'daki depremde Gordon Cloade adlı adamın evinin yıkıldığı ve yeni evlendiği karısı ile karısının abisi dışında kimsenin kurtulmadığı yazar. Kulüpteki adamın dikkatini çeken, depremde kurtulan Gordon Cloade'un karısının, adamın yakın arkadaşını terk eden kadın olduğudur. Zira vaktiyle arkadaşı adama, kadının kendisini terk etmesi üzerine dert yanmış ve Katolik olduğu için boşanamadığı eşinin kendisini habersizce terk etmesini hazmedemediğini anlatmıştır. Adamın arkadaşından bunu öğrendikten kısa bir süre sonra arkadaşının ölüm haberini duyar ve ölümü kadına bağlamıştır. Belçikalı dedektif iş başındadır!
17 Yaşında babası tarafından Orenburg'a gönderilen genç bir subayın, gitti yerde kale komutanın kızı Maşa'ya aşık olan Pyotr Andreyiç'in öyküsünü anlatıyor, Puşkin. Rus klasiklerine yeni başlayacak olanlar için ideal bir eser.