Ursula K. LeGuin beni kelimenin tam anlamıyla büyüledi. Anlatımı o kadar güzeldi ki. Çok fazla detay vermiyor ama kafanızda her şeyi en ince ayrıntısına kadar canlandırabiliyorsunuz. Masalsı bir hikayenin altına gizlediği çok özel bir konusu var bu kitabın. Yazarın da dediği gibi; büyümek. Okurken kendi çocukluğuma geri dönmek istedim. Ged'le büyümek istedim. Ve onun yaptığı gibi kendi gölgemin peşinden koşabilmek istedim. Kendimi tamamlayabilmek istedim. Bilmiyorum belki de ben gözümde fazla büyütüyorum ama Ursula K. LeGuin in dili, anlatımı, hayal gücü, kelimelere sakladığı imgeleri beni etkisinden uzun bir süre çıkamayacağım bir dünyaya sürükledi. Okumak isteyen hiç vakit kaybetmesin.
Ilk kitaptan sonra bekleneni karsiladigini soyleyebilirim. Ozellikle Tyrion karakteri cok etkili yazilmisti. Olaylar hala gelisim asamasinda fakat boyle olmasi daha iyi. Islenecek cok karakter var ve bir de Demir Taht in asil sahibinin kim oldugu konusu .
Bazı kitaplar okurunu rahatsız eder. Bir şeyleri hatırlatır, zorlar, utandırır, pişman eder, nefret ettirir. Bu kitap da buna benzer izler bırakıyor okuyanda. Ayfer Tunç öyle bir yazmış ki suçlayamıyorsun Kapak Kızını, ne yaşamış olursa olsun. Çünkü anlıyorsun, bu dünya çürüyor ve sen öyle değilmiş gibi yapıyorsun. Ama Kapak Kızı yapmıyor. Kendini feda edebiliyor. Uğruna feda olunacak bir değer kalmadığı halde. Şiirlerle donatılmış kendisi de şiir gibi bir kitap Yeşil Peri Gecesi. Çok acı, karamsar ama bilhassa gerçek.