Yakın tarihimizde yüzleşmemiz gereken olaylar, yaşananlar; öncesi ve sonrasıyla, toplumumuza, geleceğimize., insanlığımıza etkileri ile ders verircesine işlenmiş Belgeselini izlemiştim, kitap haline getrilmesi yerinde olmuş. Bir yönüyle bilgi ve ders verici nitelikte, diğer yönüyle ise eksik. Maalesef yakın tarihimizde anılmayan, üstü kapanan, o kadar çok "O" Gün var ki, cilt cilt devam etmesi gerekiyor kitabın. Merak ediyorum, "Tükiye gazetecilere yaptığı tutumlarla yüzleşse, biz o gün orada olur muyduk?" bölümünü yazabilecek mi? Tanıkların anlatımı kitabı zenginleştirdiği gibi, duygusal bir hava da katmış. Dili sade, akıcı, ve kesinlikle okumaya ya da izlemeye değer.
Diğer kitaplarına kıyasla yine yeterince olmamış bir Tess Gerritsen kitabı daha. Konuyu uzatmak için verilen detaylar çok fazlaydı bana göre. Bir gerilim romanında tasvire fazla başvuruyorsanız, tasvir ettiğini şey bir şeylerle bağlantılı çıkmalı yoksa gereksiz söylemden ileri gidemiyor gözümde. Kurguyu da vasat buldum açıkçası. Çıkar çatışması üzerinden ilerleyip çok farklı bir sonla bitirmek, evet şaşırtmak adına iyi bir hamle ama, o kadar detayı neden eklediniz sorusunu oluşturuyor insanın kafasında. Anlatım akıcı fakat, imla hataları ve anlatım bozuklukları bu sefer çok fazlaydı. Öyle ki bir paragrafta anlamı bile değiştirir nitelikteydi.
Başarılı bir kurgu bulamadım. Yazar konu bütünlüğü sağlamak ve olayı desteklemek adına, dedektiflerin özel hayatını ön plana alarak olay döngüsünü çevresinde işlemiş bu nedenle de konuşmalara ağılık vermiş, bu durum aslında sık sık hikayeden kopmanıza neden oluyor. Aslında hikaye, suç nedeni fena değil. Ama gerek anlatım tarzındaki gerekse kurgudaki eksiklikler nedeniyle güzel bir eser olarak çıkamamış ortaya. Dili sade, günlük dil, fakat çeviride de hatalar var. Çeviriye sadık kalmak adına, bazı Amerikan deyimleri birebir Türkçeleştirilmiş, bu da metni bayağılaştırılmış. Amerikan özentisi bir metin çıkarmış ortaya. Açıkçası beğenmedim.
Yıllar önce okumuştum, tatilde keyif alarak okuyacak bir şey ararken elime geçti. 17 yy'da yazılmasına rağmen her çağa uyabilen çok başarılı bir eser. Tiyatro okumaya alışık olmayanlar için, alışmak adına tercih edilecek nitelikte. Dil sade akıcı...
Yaşadığı dönem düşünülürse, dörtlüklerinde hayat felsefesini, yaşama ve dünyaya bakış açısını büyük bir özveri, büyük bir cesaret ile anlatmış. Kim bilir yüzlerce yıl önce nelerle uğraşmak zorunda kaldı, ne büyük tepkiler aldı. Zira, neredeyse 1000 yıl sonra, bu çağda bile bazı kesimler tarafından ciddi tepkiler alabiliyorsa, Ömer Hayyam zamandan arınmış demektir. Çevirinin yalınlığı ayrıca takdir konusu.
Yaşar Kemal'den yörenin diliyle kaleme alınmış, masalsı anlatımıyla sizi büyüleyen mükemmel bir eser. Gelenek ve göreneklerini bir Paşaya karşı savunmaya çalışan bir köy halkının hikayesi anlatılır, öyle de güzel anlatılır ki, Ahmet'in cesaretini, Gülbahar'ın aşkı uğruna deli divane çözümler arayışını, Memo'nun sevdasını kalbine gömüp, kendini feda edişini kıskanırsınız. Sofi'nin kavalı kulaklarınızdadır, Ağrı Dağı ise karşınızda.
Birbirlerinden ayrı düşen kahramanlarımız, değişerek, zaman içerisinde bir araya gelmeyi başarıyor ve evreni kurtarma mücadelesi başlıyor. Serinin ilk iki kitabındaki , eğlenceli anlatım, sürükleyicilik bu kitapta maalesef eksik kalmış