Gözden geçirilmiş metin, yayımlanmamış fotoğraflar ve Selim İleri’nin önsözüyle Anne Frank’ın Hatıra Defteri, özel baskısıyla raflardaki yerini alıyor!
"Tüm zamanların en önemli kitaplarından biri." -The Guardian
"Yıllarca, yazarlık hayatımda Tennessee Williams’ın Sırça Kümes adlı eserinin etkisi olduğunu iddia ettim. Ancak, şimdi dönüp baktığımda aslında Anne Frank’ın Hatıra Defteri’nden daha çok etkilendiğimi görüyorum... Peşimi hiç bırakmayan, büyük bir etki." -Selim İleri
"Günlüğünü okuyana dek bunca derin düşünceye sahip olduğunu anlayamamıştım. Bu hem şoke olduğum hem de çoğu ebeveynin çocuklarını gerçekten tanıma fırsatı bulamadığını düşündüğüm, korkunç bir andı." -Otto Frank, Anne'nın babası
"Hayatta kalma şansı bulduysanız, bunu başaramayanlar için konuşmak görevinizdir. Umarım dünya tarihinde böylesi bir zulmün tekrarlandığını asla görmeyiz!" -Nanette Konig, Anne'nın çocukluk arkadaşı
Henüz küçük bir çocukken İkinci Dünya Savaşı’nın acı gerçekleriyle yüzleşmek zorunda kalan Anne Frank, 12 Haziran 1942’de günlük tutmaya başladı. Bu tarih, onun doğum günüydü ve günlüğü de yeni yaşına adanmış bir hediye... Sürgündeki Hollanda hükümetinin Kültür ve Bilim Bakanı Bolkenstein’ın radyoda yaptığı bir konuşmayı dinleyene kadar, sayfaları yalnızca kendisi için doldurdu. Bakan konuşmasında, gelecek kuşakların savaşın dehşetini anlayabilmesi, Almanların zulmüne şahitlik edilebilmesi için kayıt altına alınmış tüm belgelerin yayımlanması gerektiğini ifade ediyor, buna örnek olarak günlükleri gösteriyordu. Artık savaştan sonra bir kitap yayımlama hayalleri kuruyordu Anne, günlüğü de temel taşı olacaktı. Ne var ki henüz on beş yaşındayken, Bergen-Belsen toplama kampında hayatını kaybetti.
Ölümünden sonra yazdıklarını onun adına yayımlayan ise ailenin sağ kalan tek üyesi ve çok sevdiği babası Otto Frank oldu. O günden bu yana Anne Frank’ın Hatıra Defteri, dünyanın en çok okunan eserlerinden biridir.
Anne Frank'ın doksanıncı yaşına adanmış bu özel baskıyı okurlarımızla buluşturmaktan onur duyuyoruz.
"Günlük tutmak benim gibi biri için tuhaf bir duygu. Yalnızca daha önce hiç yazmadığımdan değil. İleride ben de dahil hiç kimse on üç yaşında bir kızın aklından geçenlerle ilgilenmeyecekmiş gibi geliyor. Fakat aslında bunun hiçbir önemi yok, ben yazmak ve daha da önemlisi kalbimden geçen bir sürü şeyi ortaya dökmek istiyorum."
Gözden geçirilmiş metin, yayımlanmamış fotoğraflar ve Selim İleri’nin önsözüyle Anne Frank’ın Hatıra Defteri, özel baskısıyla raflardaki yerini alıyor!
"Tüm zamanların en önemli kitaplarından biri." -The Guardian
"Yıllarca, yazarlık hayatımda Tennessee Williams’ın Sırça Kümes adlı eserinin etkisi olduğunu iddia ettim. Ancak, şimdi dönüp baktığımda aslında Anne Frank’ın Hatıra Defteri’nden daha çok etkilendiğimi görüyorum... Peşimi hiç bırakmayan, büyük bir etki." -Selim İleri
"Günlüğünü okuyana dek bunca derin düşünceye sahip olduğunu anlayamamıştım. Bu hem şoke olduğum hem de çoğu ebeveynin çocuklarını gerçekten tanıma fırsatı bulamadığını düşündüğüm, korkunç bir andı." -Otto Frank, Anne'nın babası
"Hayatta kalma şansı bulduysanız, bunu başaramayanlar için konuşmak görevinizdir. Umarım dünya tarihinde böylesi bir zulmün tekrarlandığını asla görmeyiz!" -Nanette Konig, Anne'nın çocukluk arkadaşı
Henüz küçük bir çocukken İkinci Dünya Savaşı’nın acı gerçekleriyle yüzleşmek zorunda kalan Anne Frank, 12 Haziran 1942’de günlük tutmaya başladı. Bu tarih, onun doğum günüydü ve günlüğü de yeni yaşına adanmış bir hediye... Sürgündeki Hollanda hükümetinin Kültür ve Bilim Bakanı Bolkenstein’ın radyoda yaptığı bir konuşmayı dinleyene kadar, sayfaları yalnızca kendisi için doldurdu. Bakan konuşmasında, gelecek kuşakların savaşın dehşetini anlayabilmesi, Almanların zulmüne şahitlik edilebilmesi için kayıt altına alınmış tüm be... tümünü göster
2. Dünya savaşında insanların çektiklerini o kadar güzel anlatıyor ki bize.. Anne Frank sadece küçük bir kızdı.
"Eğer dünyada kimse yaşamıyor olsaydı, sorusuna çare arıyorum. Dostun Anne M. Frank"
Uzun bir süredir günce tutuyorsun ve olağan bir şekilde o günki olayları yazıp defteri kapatıyorsun.Savaştan sonrasında ilgili hayallerin var.On beşine yeni basmış genç bir kızsın nihayetinde.Umutların, hayallerin ve inançların var.
Öte yanda kendini yahudilerin soyunu kazımaya adamış bir komutan var.Yapamıyor, mümkün de değil zaten.
Senin tifodan ölmenden birkaç ay sonra intihar ediyor.Bugün hala adı işitildiğinde insanın kanı donuyor.
Peki senin hayatın Anne?
Yok oluyor.
Son satırların bile yaşasa felsefede boyut açabilirdi, dedirtiyor.
Sonsözde herkesin hayatının nasıl sona erdiği yazıyor.Benim gözlerim doldu.Uzun bir süre bir karaktere ısınıp iki satıra özetlenen ölümünü okumak.
Bir de filmi var, tutuklanmayla başlıyor.İzlemenizi tavsiye etmiyorum.Yahudi çocuklar yakılmaya giderken ağlaya ağlaya kapadım ben.
Kitaptan;
*Kağıt insanlardan daha sabırlıdır.
*Birinin karakterini onunla ciddi bir kavga ettiğinizde daha iyi anlıyorsunuz.
*Korkunç bir son, sonsuzluktan (beklemekten) çok daha iyidir.
*Öldükten sonrada yaşamaya devam etmek istiyorum.
*Hepimiz yaşıyoruz ama; neden, ne için olduğunu bilmeden.
Kitabı okumak ve ilerlemek boğazımda bir şeylerin düğümlenmesini sağladı desem sanırım yalan olmaz. Kendimi onun yerine koyabilmek , çektiği acıları ve orada bulabildiği azıcık mutluluğu defterine yansıtması sonunda ise gerçekleşen üzücü durumu kendimi kötü hissetmeme sebep oldu. Onun gibi birçoklarının çektiği acılar maalesef ki çok çabuk unutuluyor.
Muhteşem bir kitaptır. Bana kalırsa okullarda okutulması gereken kitaplardan bir tanesidir. Özellikle günümüzde gerek dünyada gerekse de Türkiye'de artan hoşgörüsüzlüğü ve bencilliği yıkacak bir kitaptır. Çünkü bu kitabın bize sunduğu en büyük fırsat empati yapabilmektir ve empati yapmaya başladığımız anda milli ve dini duygularımız geride kalıp insani duygularımız ortaya çıkıyor ki bu da karşımızdakinin de bizden farklı olmadığını anlamamızı sağlıyor. Mutlaka okuyun! İyi okumalar!
Sonunda kız dahil tüm karakterlerin ölmesi(1944-45) ve kızın Peter ile sevgili olmaması kitabın mutlu biten bir sonu olmamasını sağlıyor.Fakat güzel bir kitap ayrıca günlük olduğu için çabuk bitiyor.
bir arkadaşa verilip sonsuzlukta kaybolan kitaplar.
Yarısını okudum, sonra baktım aynı modda devam ediyor, açtım sonunu okudum. Ki bugüne kadar hiçbir kitapta yapmamıştım bunu. Bomboş yahu. Hiçbir şey yok. Yazıp duruyor, şöyle oldu böyle oldu, şunu yaptı bunu yaptı. Hiç hitap etmiyor bana, sevenleri kusura bakmasın. Bünyeye kattığı zerre bir şey yok. Puanı da ayıp olmasın diye verdim, yoksa puan verilecek durumda değil.
İngilizce ve Türkçe olarak okudum... İngilizce tiyatro metni de çok başarılı...
2. dünya savaşaını birde 15 yaşındaki kızın gözünden görün !
360 sayfa
11Haziran2019 tarihinde, Epsilon Yayınevi tarafından yayınlandı