Ustalık döneminin doruklarında dolaşan Gabriel Garcia Marquezin, gençliğinde, günlük bir gazetenin muhabiriyken tanık olduğu bir olaydan yola çıkarak yazdığı bu roman, 1994 yılında ilk kez yayımlandığında hem dünyada hem Türkiyede çok ses getirmişti. Çok eski bir manastırın yıkıntıları üzerine, beş yıldızlı bir otel yapılacaktır. Manastırın mahzenindeki mezarlar kazılıp boşaltılırken, bir mezarda bakır rengi canlı bir saç yığını bulunur. Bu gür saçlar çekilip çıkarılmakta, ama bir türlü sonu gelmemektedir; sonunda hâlâ bir kız çocuğunun kafatasına yapışık son saç telleri de dışarı çıkar. O harikulade saçlar yirmi iki metre, on bir santim uzunluğundadır. Gabriel Garcia Marquez, yıllar önce tanık olduğu bu ilginç olaydan yola çıkarak, çocukluğunda büyükannesinden dinlediği bir köpek ısırması sonucunda kuduzdan ölen küçük bir kızın masalını birleştirerek olağanüstü güzellikteki bu yeni romanını yazmış. İnci Kutun İspanyolca aslından büyük bir özenle Türkçeye çevirdiği Aşk ve Öbür Cinler, bu ünlü yazarın yarattığı büyülü gerçekçiliğe yeni bir örnek.
Ustalık döneminin doruklarında dolaşan Gabriel Garcia Marquezin, gençliğinde, günlük bir gazetenin muhabiriyken tanık olduğu bir olaydan yola çıkarak yazdığı bu roman, 1994 yılında ilk kez yayımlandığında hem dünyada hem Türkiyede çok ses getirmişti. Çok eski bir manastırın yıkıntıları üzerine, beş yıldızlı bir otel yapılacaktır. Manastırın mahzenindeki mezarlar kazılıp boşaltılırken, bir mezarda bakır rengi canlı bir saç yığını bulunur. Bu gür saçlar çekilip çıkarılmakta, ama bir türlü sonu gelmemektedir; sonunda hâlâ bir kız çocuğunun kafatasına yapışık son saç telleri de dışarı çıkar. O harikulade saçlar yirmi iki metre, on bir santim uzunluğundadır. Gabriel Garcia Marquez, yıllar önce tanık olduğu bu ilginç olaydan yola çıkarak, çocukluğunda büyükannesinden dinlediği bir köpek ısırması sonucunda kuduzdan ölen küçük bir kızın masalını birleştirerek olağanüstü güzellikteki bu yeni romanını yazmış. İnci Kutun İspanyolca aslından büyük bir özenle Türkçeye çevirdiği Aşk ve Öbür Cinler, bu ünlü yazarın yarattığı büyülü gerçekçiliğe yeni bir örnek.
Dönemin ve yörenin din baskısını çok iyi vermiş. Ama o kadar yani. Bilsem okumazdım. Tavsiye etmiyorum.
Yarısından sonra hareketlenen kitaplardan.Ayrıca ortaçağda manastır hayatının nasıl olduğuna dair izlenim edinmenizi sağlayabilir.Ancak fazla beklenti içinde okumayın derim.Bir rahibin içine cin,şeytan girdiği düşünülen on iki yaşındaki bir kıza duyduğu aşkı konu ediniyor.Kanımca Marquez'in seçtiği konular ilginç ve güzel olmasına karşın bende doyum sağlayacak kadar güzel işleyemiyor gibi.
Beklediğimden çok iyiydi. Benim yazarı sevmeme bu kitap sebep olmuştu.
Marquez'in üslubunu beğenirim ancak bu kitap çok ağır ilerledi. Konu bir öykü konusu olsa sıkmazdı. Roman için yeterli değildi.
Marquez'den 175 Sh beş bölümlük kısacık ama dopdolu bittiğinde keşke bu kadar kısa olmasaydı dedirten bir roman.
Yazarın romanın çıkış noktasını. kitabın ön sözünden bir özetleme yapmak isterim. Yazar 1949 yılında 21 li yaşını sürerken muhabir olarak ve ilk yazılarını yayınladığı günlük gazetenin müdürü Marquez'e Üzerine beş yıldızlı otel yapılacak olan Azize Clara tarafında kurulan tarikatın manastırının mahzeninde bulunan mezarların boşaltıldığını, bir haber çıkarmı düşüncesiyle yazarı olay yerine gönderir.
Kitabın arka kapaktaki tanıtım yazısında da bulunan 22 Mt 11 Cm uzunluğunda bir kız çocuğuna ait kafatasına yapışık saçı üzerinde sadece Sierva Maria de Todos los Angeles adı bulunan mezar açılırken görür. Ve yıllar sonra ana kahramanı bu kız çocuğu olan Aşk ve Öbür Cinler adlı romanı yazar.
Olağan üstü bir kurgu çok severek okudum Marquez'i duyup okumayanlar bu kısa romanla gönül rahatlığıyla başlabilirler.
Kitabın ilk 50 sayfasında okumakta güçlük çekerek, karakterleri zihnimde tam oturtamadım. Kitabın ilgi çekici; gerçek ile efsanelerin perçinlendiği bir konusu var. Manastır yaşamı, ortaçağ kültürü ve sosyolojisini algılamamız için güzel bir örnek.
Marquez'in yazarlık konusundaki yeteneği zaten su götürmez bir gerçek. bununla birlikte güney amerika'yı anlatması benim her zaman ilgimi çekmiştir. sanırım bu bölgeye ait en güzel kitaplar, bölgeyi en iyi anlatan kitaplar marquez'e ait. en azından benim okuduğum kadarıyla.
bu kitabı ispanyol rahiplerin güney amerika kıtasındaki etkisini görmek için oldukça ideal. ispanya'da insan hakları hareketlerinin ispanyolların güney amerikadaki uygulamalarına karşı çıkan rahiplerle başladığını düşündüğümüzde hem sosyal hem de tarihi açıdan önemli bir eser olduğunu düşünüyorum.
yüzyıllık yalnızlık kadar karışık ve zor okunan bir roman değil. bu konulara ilgili olan arkadaşlar için kolay okunan bir kitap olabilir.
175 sayfa